DR. KADİR ÇETİN

Tarih: 18.10.2025 08:18

YIKINTILAR ARASINDA ŞOV YAPMAK: GAZZE'NİN ENKAZI ÜZERİNE

Facebook Twitter Linked-in

Mısır’ın tatil kenti Şarm El Şeyh’te sahnelenen diplomatik tiyatro…

Liderlerin kameralara verdikleri pozlar, göz göze gelen gülümsemeler, barışın geldiğini müjdeleyen nutuklar… 

Sahneye çıkanlar gülümseyerek "Barışı getirdik" dediler. Ama o sahnenin ardında bir gerçek var, Gazze...

Gazze’deki soykırımı iki yıl boyunca dünya ile birlikte bu liderler de izledi. Bu süre içinde 20 bini çocuk olmak üzere 70 binin üzerinde Filistinli, katil Netanyahu’nun emriyle katledildi. 

Hastaneler, okullar bombalandı, ibadethaneler yerle bir edildi. Elektriksiz, susuz, gıdasız bırakılan yüz binlerce insanın feryadı, sadece vicdanı olanlarca duyuldu.,. Gazze yerle bir edildi, binlerce bina yıkıldı, yüzbinlerce insan sakat kaldı, acıların, travmaların tarifi mümkün değil…

Barış Mı Dediniz?

Ve şimdi, bu enkazın üstünde bir “barış öyküsü” yazılmaya çalışılıyor.

Hayır, bu barış değil. Bu, Gazze’de uygulanan soykırımı unutturma çabasıdır.

Bu, sessiz kalmanın utancını örtme/perdeleme gayretidir.

Zira barış, ölülerin ardından poz vermek değildir. Barış, yıkılmış bir halkı alkışlar arasında selamlamak hiç değildir. 

Barış, savaş başlamadan önce onu önleyebilme gayret ve cesaretini gösterebilmektir. 

Ve siz, sözüm ona Dünya Liderleri… 

İki yıl boyunca susarak, görmezden gelerek, katliama diplomatik kılıflar biçerek ve hatta koşulsuz destek vererek katil Netenyahu’nun suç ortağı oldunuz. Bugün kalkıp da bu yıkımın üzerine barış kutlaması yapmanız, sadece siyasi bir ayıptır ve bu ayıbınızı perdeleme gayretidir...

Eğer bu “barış” gerçekten kıymetli olsaydı, 70 bin insan ölmeden önce sağlanmış olurdu. 

Eğer bu barış, insani bir değer taşısaydı, çocuk cesetleri, çocuk mezarları üzerinden değil, çocukların hayalleri üzerinden yükselirdi.

Bir halk, tüm dünyanın gözü önünde soykırıma uğradı. Ve bu soykırımın ardından utanmadan, sıkılmadan sahneye çıkıp “barışı getirdik” diyorlar. Hangi yüzle buna barış diyorsunuz?

70 Bin İstatistik Değildir

20 bini çocuk, 70 bin can… Bunlar istatistik değil. Bu sayılar, isimleri olan, hayalleri olan,  oyuncakları, oyunları yarım kalan çocuklar, ailesini kaybetmiş kadınlar, sokak ortasında can vermiş yaşlılar... Şimdi hangi söz, bu sessiz çığlıkları bastırabilir?

Sözüm ona Siz Dünya Liderleri,

Siz Gazze'yi iki kez yıktınız: Birincisi bombalarla, ikincisi utanmadan seyrederek…

Siz Dünya Liderleri, savaşların artık bir çözüm değil, bir çöküş olduğunu öğrenmiş olmalıydınız. Ama ne yazık ki hâlâ şiddetin dilini konuşuyorsunuz. Hâlâ güçlü olmakla, insanları öldürecek güçlü silahlar üretmekle ve savaş bakanlıkları kurmakla övünüyorsunuz. Ve hâlâ enkazların üzerine kurulan masalarda barış şovları yapıyorsunuz.

Gazze’nin Çocukları

Bugün Gazze’den bir çocuk size baksaydı, gözlerinin içine bakıp ne derdiniz?

"Geç kaldık ama barışı getirdik" mi?

Yoksa "Ölümünüzün ardından poz vermeyi başardık" mı?

Bu çocukların öfkesi değil asıl sorun, sessizliği olacak. Çünkü tarih boyunca en büyük utançlar, susturulmuş halkların ardından sahnelenen gösterilerde gizliydi. Gazze'nin çığlığı, bir gün bütün salonları bastığında, bugün çektirdiğiniz o gülümseyen fotoğraflar, kara bir leke gibi düşecek önünüze.

Ve şimdi kalkıp, yıkıntıların ortasında barış şovları yapıyorsunuz. Bu bir başarı değil, bu bir ahlaki çöküştür. Diplomasi, cesaretle insanı yaşatma sanatıdır ve bu amaca hizmet etmeyen diplomasi sadece bir şovdur.

Yapanın Yanına Kâr Kalmamalı 

Tarihin önünde soykırımcılardan bir gün hesap sorulacak. Bir başka ifade ile yapanın yanına kâr kalmayacak. O gün geldiğinde bu çocukların, bu anaların, bu yıkıntıların dili olacak. Ve sizin pozlarınız o fotoğrafların arkasında kara bir leke olacak.

Bu dünyada hâlâ utananlar kaldıysa, işte onlar sadece barışı değil, adaleti arıyor ve suçluların yargılanıp hesap vermesini bekliyor. Çünkü adalet olmadan barış, sadece bir sus payıdır.

Ve bizler, gerçekleri gören insanlar olarak bu kirli şovun seyircisi olmayacağız.

Sonuç ve Değerlendirme

Gazze yıkımının ve soykırımın baş sorumluları bellidir. İsrail Başbakanı katil Netenyahu ve ona doğrudan ya da dolaylı destek veren ülke liderleri bu soykırım utancının ortağıdır ve adalet önünde hesap vermek durumundadırlar. Bu bağlamda Gazze yıkımının ve soykırımın tazminatı ödettirilmelidir. Bundan sonra hiç kimse böyle bir vahşete cüret edememelidir. 

Diğer taraftan bütün bu acıların ve bu travmaların sonucu, Başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 yılı sınırları temelinde bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü olan bir Filistin devletinin kurulması olmalıdır.

Ve biz biliyoruz ki: gerçek barış, ancak yıkılmamış şehirlerde, yaşatılmış hayatlarla mümkündür.

Gazze’nin enkazı altında sadece insanlar değil, insanlığın vicdanı da yatıyor. O vicdanı yeniden diriltmek, hepimizin boynunun borcudur. 

Artık herkesin safını belirleme zamanıdır: Ya suskunların dünyasında bir seyirci olacağız ya da adaletin tarafında, insanlığın yeniden uyanışına katkı vereceğiz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —