Hiç kimse terörle yaşamaktan yana değildir; "Terörsüz Türkiye" kavramı bile kulağa hoş gelmektedir. Ancak terör örgütü PKK, kendi başına bir araya gelip eylem yapan veya bölge halkının menfaatlerini savunan basit bir örgüt değildir. PKK, uluslararası ayakları olan bir yapıdır. Tıpkı kuruluşu uluslararası toplum mühendisleri tarafından organize edildiği gibi, bugün de silah bırakma eylemi kendi başına veya Türkiye tarafından ikna edilmiş bir eylem değildir. Bu eylem, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında organize edilmiştir. PKK'nın hem Suriye hem de Türkiye'deki uzantıları devletlere entegre ediliyor.
PKK EMPERYALİST GÜÇLERİN MAŞASIDIR
Anadolu toprakları Türk yurdu olduktan sonra her dönemde hedef haline gelmiştir. Son yüzyılımızda, BOP projesi kapsamında Türkiye, Irak ve Suriye üçgeninde bölge halkının etnik yapısını istismar eden politikalar üretilmiştir. Barzani ailesi o bölgeye yerleştikten sonra, bölgede sürekli bir hareketlilik yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin istismara açık bölgelerinden olan Güneydoğu bölgesi, Irak ve Suriye ile kesişim noktasında bir Kürt sorunu haline getirilmiştir.
Barzani ailesinin bu siyasi çalışmalarına destek olarak ve bölge halkını bezdirme politikasıyla terör örgütü oluşturulmuştur. PKK, bölge halkının haklarını savunmak için kurulmuş bir örgüt değil, emperyalist güçlerin maşasıdır. Zaman içinde yapılan yanlış politikalar siyasal bir yapıya dönüşmüştür. PKK terör örgütü, Kürt siyaseti ve Kürt sorunu kavramlarıyla ilişkilendirilmiştir.
Emperyalist güçler, BOP projesi içinde ulusal devlet yapısı istememektedir. Bölgedeki tüm devletlerin ulusal yapılarını zorbalıkla bozmuşlardır. Türkiye daha hassas bir yapıya sahip olduğu için siyasi yapılandırma planı devam etmektedir.
Türkiye, Ortadoğu açısından kilit konumda bir ülkedir. Kendi iradesine bırakılırsa bölgenin lideri olur; ancak zorbalıkla veya işgalle olursa bölgenin kilit noktası işlevini yitirir. Bu sebepten Türkiye üzerinde olan planlar hep siyasi olmuştur ve şimdi de siyasi yollarla sürdürülmektedir.
TÜRKİYE'NİN KÜRT SORUNU YOKTUR, TERÖR SORUNU VARDIR
Bir ülkede etnik gruplar ve coğrafi bölgeler tek başına bir sorun teşkil etmez. Sorun, ülkeyi doğru yönetme veya yönetememe sorunudur. Güneydoğu bölgesinin sorunları, İç Anadolu, Ege, Marmara ve Karadeniz bölgelerinin sorunlarıyla küçük farklılıklarla aynıdır. Güneydoğu Bölgesi'nde istihdam sorunu olduğu gibi, diğer bölgelerde de aynı sorunlar mevcuttur. Diğer bölgelere ne yapılıyorsa, Güneydoğu bölgesine de aynı uygulamalar yapılmaktadır. O bölge istismara açık olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hassas noktası olduğu için sürekli gündemde tutuluyor ve bölgede oyunlar oynanıyor.
"Kürt sorunu" ve "Kürt siyaseti" deyimleri çok yanlış ifadelerdir. Bu durum diğer etnik gruplara ve bölgelere de yansırsa ne olacaktır? Yörük siyaseti, Laz siyaseti, Çerkez siyaseti vb. ucu açık bir sorun haline gelir.
Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır. Terör sorunu güçlü ve muktedir devlet politikalarıyla çözülür, tavizkar politikalarla değil.
PKK GERÇEKTEN SİLAH BIRAKTI MI? KİMİN EMRİYLE BIRAKTI?
PKK, yaptığı kurultayda kendisini feshettiğini ilan etti. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, kendisini feshetme metninde Türkiye Cumhuriyeti'ni ve ülkenin tapusu olan Lozan'ı yok saydı. Terörist Başı Abdullah Öcalan kurucu önder olarak adlandırıldı. Terörist başı ve PKK uzantısı DEM Parti oyun kurucu oldu. Silah bırakma töreninde PKK militanları, adeta asker gibi bir edayla sahneye çıktı. Ellerindeki silahları ateşe atıp poz verdikten sonra yine aynı şekilde bölgeden ayrıldılar. Sanki ordular arası ya da ülkelerarası ateşkes anlaşması gibi bir görüntü verip zaferlerini ilan ettiler.
PKK, kendisine verilen talimatla kendisini feshettiğini ve silah bıraktığını gösterdi. Ancak PKK uzantısı PYD ve SDG Suriye'de faaliyetlerine devam ediyor.
ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas J. Barrack'ın çalışmaları gösteriyor ki, kendisi PKK'yı Türkiye'de, SDG'yi de Suriye'de entegre etmeye çalışıyor. Silahlı terör örgütünü siyasi bir yapıya dönüştürüp bölgede bulunan Kürt unsurları terör örgütü etrafında birleştirme çabası son aşamada sonuç vermeye başladı.
Bir yandan Türkiye üzerinde yapılan ılımlı çalışmalar varken, diğer yandan Suriye üzerinde yapılan çalışmalarla Türkiye'nin zaman zaman kenara itildiği görülmektedir.
Doğu Fırat'taki gerginlikler ve Türk-İsrail kontrolünün güçlenmesi önemli konulardır:
Barrack, SDG'nin Suriye geçici ordusuna entegre edilmesini açıkça desteklemektedir. Ancak pratikte Deyrizor ve Bukemal gibi petrol zengini doğu bölgelerindeki ABD askeri varlığı artmış, SDG'ye yardımlar devam etmektedir. Barrack'ın Eş-Şara'ya desteği ve Türkiye'nin Şam'da dışlanması Ankara'yı kenara itmiştir. Eş-Şara'nın İsrailli yetkililerle görüşmeleri ve Golan Tepeleri konusunda verdiği güvenceler, Tel Aviv ve Riyad lehine bir güç kaymasına işaret etmektedir. Böyle bir sonuç, Suriye'nin fiili olarak bölünmesine yol açabilir: Doğu Fırat'ta Türkiye, güneyde ise İsrail.
ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas J. Barrack'ın bölgedeki çalışmaları gösteriyor ki, PKK'nın fesh ve silah bırakma olayı kendi istek ve arzusuyla veya Türkiye'nin ikna çabalarıyla gerçekleşmemiştir. Tıpkı zamanında ellerine silahlar verilip maşa görevi verildiği gibi, şimdi de siyasi figür görevi verilmiştir.
PKK, kendisini sözde feshetmiş, silahları da göstermelik yakmıştır. Bu oyun, tamamen BOP projesi kapsamında, hassasiyetleri güçlü olan Türk milletinin gönlünü alma ve alıştırma planı doğrultusunda ilerlemektedir.
TÜRKİYE’DE NELER OLURYOR, NEREYE GİDİYOR? (1)