DR. KADİR ÇETİN

Tarih: 13.09.2025 19:39

SUÇUN VE SUÇLUNUN GÖLGESİNDE BÜYÜYEN ÇOCUKLAR

Facebook Twitter Linked-in

Bir zamanlar misketlerin yuvarlandığında, yakar top oyununda çocuk seslerinin yankılandığı sokaklar, artık güvenlik görevlilerinin gelişine alamet, siren seslerine, suç ve şiddet haberlerine sahne oluyor… 

12 Eylül 2025 tarihli TRT’nin ana haber bülteninde; “13’ü 18 yaşından küçük, 30 şüpheli yakalandı.” haberi yer aldı. Bu tür çocuk yaşlarda şiddet ve suçların haberleri son günlerde sıradanlaştı adeta…

Konu ile ilgili olarak,  – Şiddet Olayları Artarak Devam Ediyor!!! – başlıklı iki yıl önceki (16 Ağustos 2023 tarihli kilit tv.)  yazımızda, şiddetle ilgili olarak tespitlerimizi yapmış ve ardından beş soru sormuştuk. Bu sorulardan ikisi; 

  1. Ceza infaz yasasında yapılan özel (aflarla) düzenlemelerle hapisten çıkartılan mafya liderlerinin parti başkanları ile poz vermeleri mafyayı meşrulaştırıyor mu? 
  2. Denetimsiz yönetimin boşluğunu öfkesi kabaran sokak kabadayıları mı dolduruyor?  soruları idi.

Aradan geçen 2 yılı aşkın sürede olaylar azalmamış, yürek yakan şiddet olayları ve şehirlerimizin sokaklarında mafya vari örgütlenmeler özellikle çocuk yaşlarda artarak devam etmiş ve etmektedir.

Bugün büyük şehirlerin sokakları, çocuk yaşta oluşturulan suç örgütleri yüzünden her geçen gün biraz daha korku tüneline dönüşüyor. 

Bir yaşanmışlık:

Sokaklarımızın bu güvensizliği beni 30 yıl geriye götürdü. 

1995 yılında ABD Arizona eyaletinin başkenti Phoenix’te, Arizona Devlet Üniversitesinin bir programına katılmıştım. Bu vesile ile 4,5 ay geçirdim Phoenix’te. Bana üniversitede danışmanlık yapan öğretim üyesi Mrs. Marina’nın ilk tembihatı: “Phoenix’in merkezine sakın yalnız gitmeyesin ve akşam hele hiç uğramayın”, olmuştu.

Ben de hayırdır, niçin? diye sormuştum…

Danışmanım:

“Orada siyahi gençlerin oluşturdukları çeteler var. Sizi soyarlar, üzerinizdeki kıymetli eşyalarınızı alırlar ve karşı koyacak olursanız şiddete başvururlar, sopa yersiniz.”, demişti. 

Ben bu durumu çok garipsemiş ve ABD gibi bir ülkenin eyaletinin başşehrinde, hem de merkezinin cadde ve meydanlarının güpegündüz insanlar için güvenlikli olmamasına şaşırmıştım... 

Ama yazılanlardan/çizilenlerden şunu biliyordum, ABD’de Afrikalıların uzun yıllar okullarda, toplu taşıma araçlarında, sinema, tiyatro ve ortak yaşam alanlarında beyazlar tarafından dışlanması, aşağılanması Afrikalı gençleri suç makinasına dönüştürmüştü…

 30 yıl sonra benim ülkemde de şehirlerimizin sokaklarında benzer sorunların yaşanacağını hiç ama hiç düşünmemiştim. Çünkü o yıllarda bizim böyle bir sorunumuz yoktu. Bugün geldiğimiz noktada, çocuk yaşlarda örgütlü işlenen suçlar geleceğimiz için endişe vericidir…

Cevaplandırılması gereken soru:

Burada sorumluluk sahiplerinin kendilerine şu soruyu sorması gerekir. 

Şiddete ve suça itilmiş bu çocuklar kimin ve neyin kurbanı?

Çocuk yaşta olanlar değil ama gençler üzerine yapılan bir araştırmaya (2023 Türkiye Gençlik Profili Araştırması) göre gençlerin % 92’sinin bir sosyal medya kullandığını ortaya koyuyor. Bu veri çocuklar bakımından da dikkate alınabilir. 

Bugün özellikle iletişim teknolojisinin hızla gelişmesiyle beraber oluşan sanal dünya, gençler ve çocuklar için bir sığınak olmaktan çıkmış, birer yol gösterici ve yönlendiriciye dönüşmüştür. Hemen her alanda bilgiye ulaşmak kolaylaşmış ve aynı zamanda şiddete, suça, yanlış rol modellere rahatlıkla ulaşılmaktadır... 

Yani çocukların hayatlarında yanlış seçim yapmalarında etkili olan unsurlar arasında sanal medyanın olduğu kanaati yaygındır. Gerçek hayatta değer görmeyen yeni nesil, ekran başında/sanal ortamda sahte bir kimlik edinmenin peşine düşmektedir. 

Çocukların denetimsiz kullandıkları sanal ortamlar, onların karakterini şekillendiren bir okula dönüşmüştür adeta... 

Ama bu okulun programı ve öğretmeni ne yazık ki kötü niyetli çıkar odaklarının kontrolünde.

Diğer taraftan, sosyal medyada “fenomen” diye yüceltilen birçok isim, gösterişli hayatlarının arkasına sakladıkları gri hatta karanlık geçmişleri ya da illegal bağlantılarıyla arkadan gelen nesiller için adeta birer “başarı” örneği haline geliyor. Saygı duyulması gereken insani değerlerin yerini alan maddi güç ve büyüklük karıştırıldığından; emek değil, kısa yoldan o maddi gücü elde etmenin yolları aranır oluyor. 

Ve bu haksız ve hukuksuz olarak elde edilen maddi güç de alkışlarla karşılanıyor ve değer görüyor. Bu durum karşısında değer verilmeyen, yer yer dışlanan sokaktaki çocuk da doğal olarak neyin doğru, neyin yanlış olduğunu karıştırıyor…

Sonuç ve değerlendirme:

Ellerinde kalem yerine bıçak ve bellerinde silah taşıyan çocuklar, hem toplumun hem de sistemin sessiz kurbanları… Suça karışan ve suçlunun gölgesinde büyüyen bu çocuklar sadece fail değil, aynı zamanda göz göre göre sokaklarda kaybettiğimiz bir nesil...

 

Sonuçta, suçun ortasına düşen çocuklar… Hem fail, hem mağdur… Küçük yaşta çeteler tarafından “adam” yerine konan ama devlet eliyle yeterince korunamayan çocuklar... 

Artık sadece çocukları değil, sokakları da kaybediyoruz. Bu sorun ne sadece sanal dünyanın, ne sadece büyüklerin, ne de yalnızca eğitim sisteminin suçu. 

Bu, topyekûn bir toplumun aynaya bakması gereken bir durumdur. 

Sorumluluk hepimizindir…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —