DR. KADİR ÇETİN

Tarih: 27.09.2025 13:03

“ERDOĞAN ÖVÜLÜRKEN, TÜRK HUKUKU DÖVÜLDÜ MÜ?”

Facebook Twitter Linked-in

25 Eylül’de Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve heyeti, ABD Başkanı Trump tarafından Beyaz Saray’ın meşhur “Oval Ofis”inde ağırlandı. Basın karşısında Sayın Erdoğan’a ve heyetine “Hoş geldiniz.” dedikten sonra Trump’ın ilk kurduğu cümle Rahip Brunson’ın serbest bırakılması ile ilgili oldu. 

Kıymetli okuyucularımın malumu olduğu üzere Rahip Brunson; Ülkemizde 15 Temmuz hain darbe girişimine adı karışan ve mahkum olan bir ABD ajanı… 

Konu Brunson ile açılınca hemen; “Donald Trump yine yaptı yapacağını.” dedim kendi kendime… Küçümsedi mi bu cümlesi ile Sayın Erdoğan’ı, yoksa övdü mü, çözüme muhtaç. Ama Trump’ın kurduğu cümle şu:

 “Rahip Brunson’ı bırakmıyorlardı, sonra ben aradım, dedim ‘Bırakın.’ Erdoğan güçlü liderdir, hemen bıraktı.” 

Tabi, Rahip Brunson’un tutuklandığında Sayın Erdoğan’ın “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız." cümlesini de bütün Türk kamuoyu gibi ben de anımsıyorum.

Ve ardından Trump sözlerine devamla, “Sayın Erdoğan herkesin saygı duyduğu, benim de saygı duyduğum, harika bir adam. Suriye’de önemli işler yaptı, Suriye’yi aldı.” vb. sözlerle “Sırt sıvazlamaya” devam etti.

Bravo! Ne güzel değil mi? Ülkemizin Cumhurbaşkanı Trump tarafından “güçlü lider” olarak ilan edildi. Hem de ABD Başkanı’nca övüldü! 

Türkiye’de her gün yerli ve milli duruştan, bağımsız yargıdan bahsedenler için bu sözler bir madalya(!) gibi takıldı. 

Yine de içimde garip bir his var: Sanki bu madalyanın(!) arkası biraz isli/paslı gibi...

Yüzeysel bakıldığında bu sözler bir övgü gibi algılanabilir. Ancak biraz dikkatli okuyan herkesin fark edeceği gibi özellikle Rahip Brunson ile ilgili ifadeleri, Türkiye’de yargı bağımsızlığının ve hukuk devletinin hangi noktada olduğunu, nasıl dış müdahalelerle yönlendirildiğini gözler önüne seriyor.

Trump şimdi çıkıp bunu açıkça “Ben Brunson’ı bırakmalarını istedim, Erdoğan yaptı” şeklinde anlatıyor. Bu ABD’nin iç kamuoyuna yönelik bir siyasi başarı hikayesi olabilir. Fakat Türkiye açısından durum çok farklı tabiki. Yani bu tablo, bağımsız bir hukuk devletinde asla olmaması gereken bir müdahaleyi normalmiş gibi gösteriyor.

Şimdi durup düşünelim: Trump, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargı kararlarına dışarıdan bir telefonla müdahale ettiğini ve bu müdahalenin “anında” sonuç verdiğini söylüyor. Ve bunu utanmadan gururla anlatıyor! Yani hukuk değil hükmünü yürüten, telefon ve güç…

Ama mesele bu değil tabii. Mesele, Trump’ın bunu “övgü” olarak anlatması. “Aferin Erdoğan dedim, yaptın(!)” 

Ne hoş(!), değil mi?

Birileri hemen sahipleniyor tabii bu sözleri: “Bakın bakın, Trump bile Erdoğan’ı övüyor!”

Yahu durun bir dakika… Trump Sizi mi övüyor, yoksa Türkiye’de ‘hukukun nasıl işlediğini’ tüm dünyaya ifşa mı ediyor?

Bu noktada insan sormadan edemiyor: Gerçekten güçlü liderlik, ülkede bağımsız mahkemelerin kararına karışmadan, süreci adil ve şeffaf yürütmek değil midir? Yoksa asıl güç, bir gece ansızın bir yargı kararını “kaldırmakta” mı yatıyor?

Kaldı ki Trump’ın Türkiye’yi övmesinden daha ironik bir şey varsa, o da onun “adalet” anlayışıyla bizim “hukuk devleti” iddiamızın yan yana gelmesidir. Bir yerde “güçlü lider” tanımı yapılırken hukuk yerle yeksan ediliyorsa, bu övgü değil, tokat gibi bir ithamdır.

Ama biz alışkınız. Ne zaman bir Batılı lider Türkiye’yi övse, iç politikada bunu “milli zafer” diye sunarız. O lider aynı gün içinde Türkiye’yi eleştirse, bu kez “emperyalist tabi” der geçeriz. Dakikalar içinde milli olur, dakikalar içinde hain olarak hedefe konanlardan oluruz.

Peki ya bizim yargımız? O nerede bu tabloda? Onun sesi çıkmıyor. Zaten çoktandır çıkmıyor. Trump ya da Alman eski Başbakanı Merkel mahkum olan kişileri “Bırakın” dediğinde bırakan bir yargıdan söz ediyorsak, hâkimlerin cüppesinde artık düğme değil, telefon kulaklığını aramak gerekebilir.

Sonuç olarak, Trump bizi övdü mü, dövdü mü bilinmez ama şurası kesin: Türkiye’de hukuk, bu hikâyede başrolde değil. Belki figüran bile değil. Olsa olsa “telefon geldikten sonra sahneden çıkan bir karakter”.

İşte size güçlü bir hukuk devleti(!) fotoğrafı: Dışardan gelen talimatla içeride şekillenen adalet(!)… 

Adı hukuk devleti ama fiiliyatta “rica, minnet devleti.”

 Trump bir telefon açtı, biz de notumuzu aldık.

Bravo(!) bize… 

Diğer taraftan Tüccar Trump’tan ne aldık ve Türkiye olarak ne verdik? Suriye’deki SDG/PKK/YPG/PYD için ABD’nin 2026 yılı bütçesine 130 milyon Dolar ödenek koyması ile ilgili ve Gazze konusunda Türkiye olarak ABD’ye ne sorduk, ne söyledik? F-16, F-35, CAATSA yaptırımları vb. hususlar ayrı yazı konularıdır…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —