Vatandaş için Tapu Müdürlüklerine girmek, artık bir kamu binasına girmekten çok, bir “ekonomik dayanıklılık testine” benziyor. İçeri bir adım atıyorsun, sanki görünmez bir ses kulağına fısıldıyor:
“Hazır mısın? Cüzdanını bana doğru uzat lütfen…” der gibi…
Çünkü bu ülkede bir taşınmaz almak kadar, o taşınmazın kağıt üzerinde size ait olduğunu ispat etmenin de bir bedeli var. Hem de az buz değil…
Son yıllarda vatandaşın diline dolanan yeni bir ifade var: “Bu döner başka döner…”
Bakın bu döner, bildiğiniz tavuk döner değil. Adana, İskender hiç değil. Soğanlı, maydanozlu da gelmiyor. Sadece gidiyor… Hem de direkt gidiyor.
Bu döner, vatandaşın cebinden çıkıp gidiyor; hop diye dönüyor…
Nereye mi dönüyor? Anlatayım…
Tapuda Döner Sermaye Ücreti
Tapu işlemlerinden alınan “Döner Sermaye Ücreti” artık sembolik bir kalem olmaktan çıkmış durumda. Bugün 30 - 40 metre kare bir gayrimenkul hissesinin satışı için bile “Döner Sermaye” adı altında Tapuya asgari 5.323 TL ücret ödüyorsunuz. Gayrimenkulün rayiç değeri arttıkça, döner sermaye adı ile alınan ücret de artıyor.
Döner sermayede bu tutarlar birikiyor, birikiyor, sonra Tapuda çalışanlara ek ödeme olarak dönüyor. Yani döner sermaye adı ile vatandaşın cebinden çıkan ücret, tapu memurunun ek gelirine dönüşüyor.
Oysa tapu memuru da devletin resmi memuru, tıpkı resmi okuldaki öğretmen, resmi üniversitedeki öğretim üyesi gibi, karakoldaki polis, kışladaki asker gibi… Yani kamu hizmeti, memurlar vasıtasıyla vatandaşa ücretsiz olarak sunulur diye biliriz…
Peki, tapuda her işlem için döner sermaye adıyla vatandaştan alınıp, tapu memuruna ek ödeme yapılması neyin nesi?
Bunun adı resmi olunca döner sermaye oluyor, resmi olmayınca “rüşvet”…
Tabi, Tapuda vatandaşın ödemesi dönerle bitmiyor…
Döner sermaye için belirlenen ücreti ödediniz diyelim, bitti mi? Hayır. Sonra tapu harcı, satış miktarı üzerinden yüzde 4 alım-satım vergisi de (alıcı % 2, satıcı %2) kapıda bekliyor.
Tapudaki bir işlem için; döner sermaye, harç-vergi, bağış, damga pulu vb. üç/dört/beş farklı isim altında para kesmek, bunu “gelir modeli” haline getirmek, kamu hizmeti anlayışının değil, kamu adına haraç kesme anlayışının ürünüdür.
Toplayın, bölün, çarpın… Ortaya çıkan rakam ev almak değil, evin tapusuna sahip olmanın bir lüks haline geldiğini gösteriyor. (Bir dağ köyünde 40 bin TL’lik bir satış için Tapuya ödenen miktar/haraç 12.245 TL.)
Devlet dediğin, vatandaşın cebine değil; omzuna yük olmalıdır.
Tapu işlemleri için yapılan ödemeler, adeta ikinci bir vergi gibi tahsil ediliyor.
İtibardan Tasarruf Olmaz
Peki, vatandaş bunca yükü niçin çekiyor?
Cevabı aslında hepimizin dilinde: Bu döner başka döner… Ama vatandaşa değil. Bu döner, yıllardır ülkenin kaynaklarını hoyratça kullanan, “İtibardan tasarruf olmaz” diyen ve yönetimin hatalarının faturasını vatandaşa çıkarmayı alışkanlık haline getiren anlayışa döner.
Bilgi çağında, 2018/13 nolu genelgeye rağmen, kurumlar arası veri paylaşımı olmadığı için vatandaşın kurumlar (Vergi Dairesi, Belediye, Tapu, Tarım İl Müdürlüğü, Nüfus İşleri vb.) arasında baş döndürücü git-gelleri ve bürokratik işlemler ise işin cabası…
Bugün bir ev almanın zorluğu sadece konut fiyatlarından değil, bürokratik işlemlerin (Tapudaki bürokratik işlemleri geçen haftaki yazımızda anlatmıştık) yanında bürokratik masrafların ekonomik bir duvara dönüşmesinden geliyor. Vatandaşın ev hayalini büyüten değil, küçülten bir sistemden söz ediyoruz.
Tapu Daireleri bir kamu kurumudur. Kamu kurumlarında Döner Sermaye uygulaması “Performansa Dayalı Ek Ödeme” adı ile önce Sağlıkta başladı, bunu Tapu Dairesi takip etti. Bundan sonra hangi kamu kurumu bu döner işine katılacak merak ediyorum…
Bugün Tapuyu örnek alan diğer kamu kurumları da (Milli Eğitim, İçişleri, Dışişleri, Tarım, Diyanet İşleri vb.) benzer bir düzenleme ile verdikleri hizmetlerden döner veya dönmez(!) adı ile vatandaşa ücret karşılığı hizmet verirlerse şaşırmayın…
Sonuç ve değerlendirme
Kaynaklar dönüyor, ama halka değil…
Yükler dönüyor, ama hep aynı cebe…
Bu döner, gerçekten başka döner.
Ve ne yazık ki, vatandaşın cebine değil, sadece kaderine dönüyor.
Tapuda alınan ücretlerin toplamını duyunca insan ister istemez düşünüyor: Biz tapu almıyoruz, ülkeye küçük çaplı bir fon sağlıyoruz…
Tapu işleminden çıkınca insanın kebapçıya gidip “Bana bir döner ver ustam, en azından bu döner bana dönsün…” diyesi geliyor vesselam…
Not: Geçen hafta bu köşede anlattığımız “Dijital Çağda Tapu Çilesi …” başlıklı yazımıza çok olumlu geri bildirimler aldım… Okurlarıma çok teşekkür ediyorum…