
Geçen hafta Çarşamba günü Çorum’a gitmiştim. Gitmişken bazı dostlara uğrayıp hasret gidermek istedim. Dostlarımdan Av. Uğur KÜÇÜK ve Av.Tuğrul DAMAR’ı Çorum Adliye’sine yakın bürolarında ziyaret ettim. Bir başka dostumu ziyaret için oradan ayrıldım ve yolumun üzerinde “Diyanet Okuma Salonu” tabelası dikkatimi çekti…
Basın-yayın organlarında, gençler arasında yaygın olan garip isimlerde suç örgütlerinin, çetelerin olumsuz haberlerine üzülürken bu tabela bana çölde bir vaha gibi geldi…
Bir toplum, bir şehir gençlerine ne kadar imkân sunarsa o kadar geleceğine yatırım yapmış olur...
Bazı mekânlar vardır; duvarları taş, beton, çatısı belki ahşap ama içinde atılan her adım, yüreklerde bir sıcaklık uyandırır.
Dışarıdan baktığınızda sade bir yapıdır; fakat içine girdiğinizde kalbinizi saran bir huzur duyarsınız.
İşte Çorum İmam Hatip Lisesi Tatbikat Camisi’nin bahçesinde Çorum İl Müftülüğünce açılmış o mütevazı “Diyanet Okuma Salonu” böylesi yerlerden biri...
Görevli Ş.A, bu mekânı anlatırken gözlerindeki parıltıdan anlıyorsunuz ki burası kitap okuma salonundan çok daha fazlası ve zamanı sınırlamayan, gönlü geniş bir sevda mekânı olmuş.
Gençlerle birlikte düşünmenin, üretmenin, hayal kurmanın; çay kokusuna karışan heyecan dolu sohbetlerin buluştuğu bir mekan...
Klasik usulde dizayn edilmiş, Şark Köşesini andıran, pırıl pırıl, otantik bir atmosfer...
Zamanın duvarlarda asılı kalmadığı, her saatinin anlam kazandığı bir yer burası.
Yumuşak minderlerde sıcacık sohbetler, sessizliğin ortasında bir sayfanın hışırtısı, yanı başından gelen ezan sesi... Hepsi bir araya gelince insan “İşte ilim, işte huzur” diyor içinden.
Az da olsa raflarda dizili kaynak kitaplar sadece bilgi değil, umut taşıyor sanki. Gençler burada kitap okumanın ötesine geçiyor; proje üretiyor, hayal kuruyor, geleceğe dair fikirler geliştiriyor.
Bir grup lise öğrencisi, bir köşede bilim projesi tartışıyor. Yan masada üniversiteliler, toplumsal bir girişimin detaylarını yazıyor. Hepsinin ortak noktası ise aynı çatı altında, aynı amaçta birleşmiş olmaları… Üretmek, paylaşmak ve topluma, insanlığa faydalı olmak...
Ve işin en güzel tarafı, tüm bunlar bir menfaat, bir karşılık beklentisiyle değil; gönülden, samimiyetle yapılıyor.
Çay, kahve ikramı... Hepsi ücretsiz; ama o bardaklardan süzülen sıcaklık, insana paha biçilemez bir değer sunuyor.
Bu mekânın hayata geçmesinde Çorum Belediyesi’nin katkısı da takdire şayan. Kurumlar el ele verince, bir şehrin kalbinde ne güzel filizler yeşeriyor. Bu okuma salonu da işte o filizlerden biri…
Küçük bir adım ama bereketli; tıpkı toprakta kök salan bir tohum gibi, gençliğin ruhuna umut ekiyor.
Ş. A, bu mekânda gençlere rehberlik etmekten duyduğu mutluluğu öyle içten anlatıyor ki; dinlerken insan, onun bu işi bir görevden öte, bir gönül hizmeti olarak gördüğünü hissediyor.
Belki de hizmetin en güzeli budur: bir yüreğe dokunmak, bir gencin hayatına ışık tutmak...
Evet, bu salon sadece bir “okuma” mekânı değil; bir diriliş, bir nefes, bir buluşma, bir aydınlık noktası. Belki gün gelir, bu masalarda fikir üreten o gençlerden biri El Biruni gibi, İbn-i Sina, Mimar Sinan gibi ülkesine büyük değer katacak, belki bir diğeri insanlığa umut olacak bir eser yazacak...
Kim bilir… Büyük işler bazen küçük bir odada, bir bardak çayın etrafında doğar.
Ne güzel demiş Mevlana:
“Bir mum, diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.” aksine aydınlık çoğalır.
İşte Tatbikat Camisi’nin bahçesindeki bu Okuma Salonu da, Çorum’un gönlünde yanan bir mum artık.
Ve biz biliyoruz ki, o ışığın etrafında toplanan her genç, bu şehrin yarınını biraz daha aydınlatıyor…
Çorum örneğindeki bu güzel uygulama umarım projelendirilerek Türkiye genelinde yaygınlaştırılır…