Eylül ayıyla birlikte yeni bir eğitim yılına daha umutlarla başlıyoruz. Her yıl olduğu gibi yine iyi dilekler, süslü açılış törenleri, yaldızlı mesajlar havada uçuşuyor...
Ancak unutulmaması gereken temel bir gerçek var: Eğitim sistemleri temennilerle değil, sistemli ve bilimsel yönetim anlayış ve yaklaşımlarıyla geliştirilir. Bu bağlamda, çağdaş yönetim yaklaşımlarından biri olan Toplam Kalite Yönetimi (TKY) genelde kamu, özelde eğitim yönetiminde vazgeçilmezimiz olmalıdır.
MEB Eğitimde Kalite Uygulamasından Niçin Vazgeçti?
Ne var ki, ülkemizde eğitim sistemi hâlâ büyük oranda geleneksel, hiyerarşik, siyasetin ve ideolojik tercihlerin baskın olduğu reaksiyoner bir anlayışla yönetilmektedir. Öğrenciden öğretmene, veliden yöneticiye eğitimin tüm paydaşlarının katılımını öngören, süreç odaklı ve sürekli gelişmeyi esas alan ve eğitimcilerimizin yabancısı olmadığı TKY anlayışından uzak bir yönetim anlayışı sergilenmektedir.
Oysa 1999 yılında eğitim sistemimizde zamanın eğitim bakanının onayı ile yürürlüğe konulan MEB Toplam Kalite Yönetimi Uygulama Yönergesi ile Bakanlık personeli “Kalite Yönetimi” ile tanışmıştı. Ardından pilot uygulamadan heyecan verici sonuçların alınması ve eğitimde kalite ödülü uygulaması ile kalite sürecinin yaygınlaştırılması hedeflenmişti. Bu çerçevede 25 binin üzerinde eğitim yöneticisi “TKY” kurs ve seminerlerine alınmıştı.
Akademisyen Nail YILDIRIM’ın yaptığı araştırma(*) ile de Eğitimde TKY uygulamasının başarılı olduğu ortada iken, 2018 yılında bir talihsizlik yaşanmıştır. Hiçbir gerekçe belirtilmeden “Eğitimde Kalite” uygulamasına ilişkin mevzuat (Yönerge), Bakan Sayın Tekin’in müsteşarlık yaptığı o tarihte, kamu yönetiminde usule de uygun olmayan bir yöntemle(**) kendi imzası ile yürürlükten kaldırılarak eğitimde kaliteden vaz geçilmiştir.
Toplam Kalite Yönetimi Nedir?
TKY, bir kurumun tüm paydaşlarını sürece katan; kaliteyi yalnızca sonuçta değil, süreçte de arayan; sürekli iyileştirmeyi hedefleyen çağdaş bir yönetim anlayışı ve yaklaşımıdır.
TKY'nin temel ilkeleri:
- Müşteri (Paydaş) odaklılık,
- Süreç yönetimi ve sistem yaklaşımı,
- Sürekli iyileştirme,
- Ekip çalışması ve katılımcı yönetim,
- Veriye dayalı karar alma,
- Liderlik…
Bu ilkelerin her biri, eğitim sistemine doğrudan uyarlanabilir ve sistemin kalitesini artıracak temel taşları oluşturur. Ancak bugün eğitim yönetimi pratiklerine bakıldığında, yukarıda da ifade edildiği üzere bu ilkelerin göz ardı edildiği görülmektedir.
TKY İlkeleri Işığında Eğitim Sistemimizin Sorunları
1) Müşteri (Paydaş) Odaklılık Yerine Ezberci Yaklaşım
TKY’ye göre en önemli öncelik, hizmet verilen kesimin –yani eğitimde öğrencilerin ve dolaylı olarak toplumun– ihtiyaçlarını karşılamaktır. Ancak mevcut sistemde öğrencinin bireysel ihtiyaçları, öğrenme stilleri, ilgi ve yetenekleri genelde göz ardı edilmekte; sınav merkezli, ezberci ve standardize edilmiş bir eğitim yapısı dayatılmaktadır.
TKY'nin müşteri memnuniyeti ilkesi eğitimde; öğrencinin öğrenmeden tatmin olması ve hayatın gerçeklerine karşı donanımlı kılınması, velinin sisteme güven duyması ve toplumun nitelikli birey beklentisinin karşılanması anlamına gelir.
Ne yazık ki eğitim yönetiminde bugün bu hedeflerin çok çok uzağındayız.
2) Süreç Odaklılık Yerine Sonuç Odaklılık
Eğitimde kalite, yalnızca mezuniyet oranları, sınav başarıları veya uluslararası sıralamalardaki yerle ölçülemez. Önemli olan, bu sonuçlara nasıl ulaşıldığıdır. TKY, “doğru sonuçlara ulaşmanın yolu, doğru süreçlerden ve süreçlerin doğru yönetilmesinden geçer” der.
Bugün eğitim sistemimizde genellikle sadece çıktılar ölçülür; öğretim süreçlerinin yönetimi, niteliği, sınıf içi etkileşim, rehberlik hizmetleri, bireysel gelişim gibi süreç göstergeleri yeterince dikkate alınmamakta ve değerlendirilmemektedir.
Oysa kaliteli bir eğitim, süreçlerin sistem bütünlüğü esas alınarak kaliteli yönetilmesiyle mümkündür.
3) Sürekli İyileştirme Yerine Durağanlık
TKY, kurumların kendilerini sürekli sorgulamasını, değerlendirmesini ve iyileştirmesini savunur. Ancak eğitim sistemimizde planlama ve uygulama genellikle statik/durağan bir yapıdadır. Okullar kendi kendini değerlendirme/öz değerlendirme konusunda yeterince donatılmamış, izleme-değerlendirme sistemleri ise çoğunlukla formaliteye indirgenmiştir.
Sürekli gelişim kültürü, öğretmenlerin mesleki gelişiminden müfredatın esnekliğine kadar her alana yansıtılmalıdır. Bugün genelde öğretmenlerimiz değişen kuşaklara ve teknolojik gelişmelere rağmen aynı yöntemle ders anlatmakta, sistem ise bu durağanlığı yeterince sorgulamamaktadır.
4) Kalite Kültürü ve Katılımcı Yönetim Yerine Tepeden İnmeci Anlayış
TKY’ye göre kalite, yalnızca yöneticilerin değil, sistemin tüm paydaşlarının sorumluluğundadır. Kalite yönetiminde karar alma süreçlerine, eğitimin paydaşları olan öğretmen, öğrenci, veli ve diğer eğitim personelinin ekip çalışması bağlamında katılımı esastır…
Bu ekip çalışmasında paydaşların sürece, sistemin bütününü görerek ortak bir sahiplenme kültürü ve katkısı vardır ve olmalıdır.
Ancak, eğitimde çalışanların genelde kendilerini sistemin edilgen unsurları olarak görmeleri, "Bana ne" duygusunun yerleşmesine yol açmakta; eğitimde kaliteyi sahiplenme kültürü oluşmamaktadır. Bu da doğal olarak yenilik ve değişim karşısında direnç yaratmakta, gelişmeyi baltalamaktadır.
Diğer taraftan, ülkemizde eğitim politikaları çoğunlukla yukarıdan aşağıya, siyasal ve ideolojik tercihlerle belirlenmektedir. Öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, velilerin ya da öğrencilerin karar süreçlerine gerçek anlamda katkı sunabildiği mekanizmalar ya çok sınırlıdır ya da semboliktir.
Bu nedenle merkezden alınan kararlar, sahada karşılığını bulamamaktadır. İşbirliğine dayalı çalışma kültürü yerleşmeden kalite kültürü ve eğitimde kalitenin yakalanamayacağı bir gerçektir.
5) Veriye Dayalı Karar Alma Yerine Sezgi ve Talimat
TKY’de kararlar objektif verilere, ölçme-değerlendirme sonuçlarına ve analizlere dayanır. Bugün eğitim yönetiminde çoğu kararlar, yeterli saha verisine dayanmadan, bildik ezberlerle veya merkezden gelen talimatlarla alınmaktadır.
Eğitim sisteminde okulların, öğretmenlerin ve öğrencilerin performanslarına dair anlamlı ve analiz edilebilir veri sistemleri kurulmadığı sürece, kararlar rastlantısal kalmaya mahkûmdur.
6) Liderlik Yerine Yönetici
TKY, yöneticilik ile liderlik arasında net bir ayrım yapar. Yöneticiler verili işleri yürütür; liderler ise gelişmenin vazgeçilmezi olan değişimi yönetir, vizyon belirler, çalışanları motive eder ve onlara ilham verir.
Bugün çoğunlukla okul yöneticileri, yetersiz mali kaynak ve artan bürokratik yükler nedeniyle liderlik rolünü geri planda bırakmakta, yalnızca rutin yönetim faaliyetleriyle meşgul olmaktadır.
Oysa nitelikli/kaliteli bir okula; vizyoner, katılımcı, şeffaf ve yenilikçi liderlerin gayret ve çalışmaları ile ulaşılır.
Sonuç: Kalite Tesadüf Değil, Bir Yönetim Meselesidir
Eğitimde nitelikli sonuçlar istiyorsak, kalite ile buluşan bir yönetim anlayışına sahip olmak durumundayız. Toplam Kalite Yönetimi, bu noktada çağdaş ve sistemli bir rehberdir. Eğitimi TKY ilkeleriyle yönetmeyi düşünmezsek, yüzeysel ve geçici çözümlerle günü kurtarmaktan öteye geçemeyiz.
Artık temenni çağını geride bırakıp, eğitimde sistemli, katılımcı, veriye dayalı, insan odaklı bir yönetimi tercih etmeli ve başlatmalıyız. TKY’nin ilke ve uygulamaları yalnızca sanayi kuruluşları için değil; eğitimin kalitesini arayan tüm toplumlar için yol göstericidir. Eğitim kurumları da birer öğrenen organizasyon olarak kendini sürekli yenilemeli, geliştirmeli ve hep daha iyiye ulaşma iradesi göstermelidir.
Unutulmamalıdır ki, insanın ihtiyacı olan ürün ve hizmette kalite asla bir rastlantı değildir.
Eğitimde kalite; planlama, uygulama, izleme, değerlendirme ve geliştirme bağlamında akıllı bir çaba ve çağdaş bir yönetim yaklaşımı ile elde edilebilecek bir sonuçtur.
Biz de rutini tekrar edelim. 2025-2026 Eğitim-Öğretim yılının, başta öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenlerimiz, eğitim yöneticilerimiz ve velilerimiz için hayırlı olmasını diliyoruz…
(*)Bkz. Doç.Dr.N.Yıldırım, Milli Eğitim Dergisi, S. 211 (2016-211).
(**) MEB Toplam Kalite Yönetimi Uygulama Yönergesi Bakan Onayı ile yürürlüğe konduğu halde, ”usulde paralellik ilkesi” ihlal edilerek Müsteşarın imzası ile yürürlükten kaldırılmıştır.