HATİCE GÖK

Tarih: 30.11.2023 12:06

YAS

Facebook Twitter Linked-in

''Herşey aynı baktığında, birşeyler yapıyorum, yürüyorum,konuşuyorum, yemek yiyorum her zaman yaptığım ve yapmakla mükellef olduğum şeyleri yapıyorum,  ama bir boşluk duygusu, yer çekimsiz ortamda duruyor, sallanıyor, takla atıyor ama ilerleyemiyor duygusu içerisinde''.

Böyle diyor yasta ki insan. Sadece annen ve evladın artık veya hiç olmayışın da değil nefes alışverişinin farkındalığın da ki korku ve ''neredeyim''liğin korkusu da yasa sebep oluyordu. Ağlatmıyor, güldürmüyor, tepki verdirmiyordu bu yas. ' Hiç' ti  içinde bulunduğu mekan ve zamanın tanımı onun için . Ve evrende ki hiç birşey onun ruhuna 'hiçlik' kadar baskı yapamıyordu. Baskıya adeta kendine saldıran köpek sürüsüne hareketsiz kalarak karşılık verenler gibi hareketsiz durarak, tepkisizlikle tepki veriyordu. Sorgulamayı bırakmış, aramayı bırakmış, umut etmeyi,bir yere varacağını düşünerek yürümeyi bırakmış kendi peşini bile bırakmıştı. Yas'ına sebep aramaktansa geminin su aldığını bilmelerine rağmen gemiyi terketmekten yana olmayanları izlemeyi tercih etmişti. Çünkü iyileşmesi kendi elindeydi insanın, yasından kurtulması kendi elindeydi fakat acınmayı tercih ediyor hareket etmiyordu. Böyle ilerlemeyi tercih edene hekim tavsiye edilmez, hasta ziyaretine gidilmez, acınmazdı. 

Daha uzun yaşasa daha mutlu olabilirmiydi peki  genele göre erken, kendine göre sona ramak kala yasa giren bu varlık. Tatmin edecek olan bumuydu girişten tevafuk eseri yol aldıktan sonra gelişmesini dahi bulamamış gelişmede yasa girmiş sonucu meçhul olan, süreçten sağ salim çıkmayı uman insanı. Uzun yaşamak, sağlıklı yaşamak, mutlu yaşamak değildi bence, sadece hayatta olmak-kalmak  kafiydi, yasıyla başbaşa kalarak baş edebilmesi için. Uzun süreler ! nefes almak değil baş edebildiğini  görerek  tatmin olabilecekti. Yaradılışa göreydi aramak, sormak, bulamamak ve yas tutmak.

Yasta olmalıyız insanlığımızı hakettiği gibi irdeleyemeden kaybettiğimiz için, ben, ben diye sayıklarken ''ben''  ne demektir diye sormadığımız, anlamımızı bilmediğimiz ve dolayısıyla   var olmayı bilemediğimiz için. Bu varoluşsallığın ürküntüsünü içimizde duymadığımız, duymanın işimize gelmediği için. Hakiki bir kaynak hiçbir zaman yok, olmayacak. 

İspatlar ve sana verilenler ile gördüklerine inanarak yasla başa çıkabilir, varlığını! onurlandırabilirsin.

 Ya hepsisin ya hiçsin en azından kendin hepsini ver kendine zira  sonunda “ben” denilen varlığın, kozmik sonsuzlukta bir an yanıp sönen bir ateşböceği bile olmadığını öğreneceksin. 

Sana selam ediyorum uzay ve zamanın sonsuzluğunda birbirinin yanından geçen iki küçük meteor gibi ve YAS' ının hic bitmemesini temenni ediyorum.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —