HAKAN GEZER

Tarih: 17.01.2020 09:32

UMUT FAKİRİN EKMEĞİ

Facebook Twitter Linked-in

Umut fakirin ekmeğidir diye bir söz vardır bizde. Çünkü biz inanırız ki dünyada iyiler ve kötüler vardır. Bu kötü arkadaşlar haksızlıkla hayatta kalır, sadece bundan nemalanırlar.

İyiler işi hak olan kuralına göre oynadıklarından bu kötü şahıslarla mücadele etseler de çoğunlukla kaybeden taraf olurlar.

 Onlar hileden, belden aşağı vurmaktan, yalandan, faizden, haksız kazançtan sakınırlar.

Kötüler de ilk günden beri bu galibiyetlerine her gün bir yenisini ekleyip yeryüzünde sarhoş sarhoş gezinirler.

 Fakat iyiler çok iyi bilir ki; esas galip olanlar iyilerin kendisidir. Çünkü onlar bilir ki; ??vallahugalibun ala emrihi ve lakinneekserennasi la ya´lemun.´ Yani "...Allah, her işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. "

 İşte burada insanların çoğu dediği kesim günümüzde ne yazık ki kötüler. Haksız güçlü olunca haklı suçlu olurmuş ya, tam o hesap anlayacağınız?

Bu ayet-i kerimeye sığınan fukaranın başka bir umuda ihtiyacı yoktur. Umudunu Allah´a bağlayan kişi hayatta temiz kalır. ?La galibe illallah´ der ve ?oyunu kuralına´ göre oynamaz, çünkü bilir ki hayat bir oyun değil;  Allah´ın adaletinin, yarattığı insanoğlu eliyle yayılması gereken kısıtlı zaman dilimidir.

İyi, kötüye yenildiğinde bilir ki kendi mağlubiyeti de kötünün galibiyeti de Allah´tandır.

Adalet terazisinden şaşmayan, harama el uzatmayan, hayatında haktan şaşmayan kişi, kötünün ne yaptığıyla ilgilenmez bile çoğu zaman. Çünkü iyi kişi bilir ki; Allah´ın değirmeni ağır öğütür ama kusursuz eler ve Allah, mukaddes kitabında adaletinin tecelli etmesinin bir mühlet alacağını açıkça söyler. Sabır ilimdendir kısacası.

Tuhaf günler yaşıyoruz. Herkes birbirini hak hukuk temelli suçluyor. Bazısı iftiradır, bazısının elbette hakkı vardır. Açıkçası kendimi bu konuda şu haklıdır, bu haklıdır diyecek konumda görmüyorum. Ancak muazzam bir suçlama borsası oluştu. İşte böyle sıkıntılı günlerde iki genç tüm ülkenin içini ısıttı: Ümmügülsüm Genç ve Ankaralı evsiz Hasan. Bu insanlar hakkında sayfalarca yazılabilir ancak ben bu iki güzel insanı sadece ?işte iyiler´ diye tanımlamak istiyorum.

Yüzlerce kişisel gelişim kitabı var. Kişisel gelişim kitaplarının satışları da hayli yüksek. Belli ki toplumumuzda bu hususta bir ihtiyaç doğmuş yada hali hazırda bu ihtiyaç mevcut olabilir. Kendine güven eksikliği, iletişim sorunları vs? Bunların hepsi iyi olmaya çalışmaktan vazgeçip ?oyunu kuralına göre´ oynamaya çalışmamızdan kaynaklı medeniyet krizinin sonuçlarıdır. Yanlış anlaşılmasın, bu kitapları ve yazarları asla hor görmüyor veya küçümsemiyorum. Hatta tam tersi toplum yararına bir iş yapmaya çalıştıklarının farkındayım lakin nasıl bu aşamaya geldik, nasıl oldu da Hasan ve Ümmügülsüm´ü görünce çok ütopik karakterlerden bahsediliyormuş gibi davranmaya başladık onu sorgulamanızı tavsiye ediyorum.

İyi olmanın lüks olduğu kanısının yaygın olduğu ciddi bir medeniyet krizinin eşiğindeyiz. Oysa sırtını Allah´a yaslayan, başkalarına nasip olana el uzatmayan, başkasının ayıbını araştırmayan insan zaten hem kendine güvenir, hem de toplum içinde iyi bir iletişimcidir.

Bakın Ümmügülsüm´e; nasıl da geçirdi toplumun her kesimine gönlünden geçenleri. Alın size iletişim yetisi! Bakın evsiz Hasan´a, nasıl da güven içinde anlattı halini. Bunu dert edinmedi, sadece vaziyeti anlattı. Alın size özgüven!

Kendinize gelin! Yunusları yetiştirmiş bu toprak hiçbir zaman sadece bir toprak parçası olmadı! Hamurunda bilgelik olan insanlar olarak ?iyi olmak´ bizi duygulandıran nostaljik bir anı olmaktan çıkıp bir an önce esasımız olmalı. Medeniyet krizleri hiçbir şeye benzemez. Çabuk ayılsak iyi olur. Tedavisi mümkün olmaya doğru ilerliyoruz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —