"TERÖRSÜZ TÜRKİYE" PROJESİ: MİLLİ POLİTİKA MI, BOP PROJESİ Mİ?
Geçtiğimiz yıl Ekim ayında MHP Lideri Devlet Bahçeli, Meclis grup toplantısında terörist başı Abdullah Öcalan'a çağrı yaparak "PKK kendini feshettiğini açıklasın, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun" dedi. Kısa süre öncesine kadar PKK için her şeyi söyleyen, Öcalan için ip atıp idam et diyen Devlet Bahçeli'nin birdenbire böyle bir davette bulunması herkesi şaşırttı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da destek vermesiyle, ışık hızıyla DEM Parti heyetine İmralı izni verildi. Bunun üzerine terörist başı Abdullah Öcalan, "PKK kendini feshetmelidir" şeklinde bir talimat verdi ve PKK da kendini feshettiğini ilan etti. Fesih metninde devleti ve Lozan'ı yok saydılar; buna rağmen kimsenin sesi çıkmadı.
PKK FESİH METNİNDEN ÖNEMLİ BÖLÜMLER
Fesih metninde şu ifadeler yer aldı: "Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası'ndan alan Kürt inkar ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek, silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü."
PKK, kendisini feshederken açıkça Türk devletine ve kuruluş değerlerine meydan okuyarak, 1924 Anayasası'nı ve Lozan'ı tanımadığını ilan etti. Bu iki belgeyi, Kürt inkar ve imha siyaseti olarak tanımladı.
Fesih metninde ayrıca, "PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi" denilerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin "imha siyasetini, soykırım ve asimilasyon" yaptığını ilan ettiler.
PKK'nın "1978'den başlayarak yürüttüğü özgürlük mücadelesiyle Kürt varlığını kabul ettirmeyi ve Kürt sorununun Türkiye'nin temel realitesi olarak görülmesini esas aldı. Bu temelde başarıyla yürüttüğü mücadele sonucunda halkımız adına diriliş devrimini gerçekleştirerek bölge halklarının özgürlük umudu ve onurlu yaşam arayışının sembolü haline geldi" sözleri de yer aldı. Bölge halklarının özgürlük umudu derken, Türkiye Cumhuriyeti'nin özgür bir devlet olmadığının altını kalın çizgilerle çizdiler.
TÜRKİYE'NİN BİR KÜRT SORUNU DEĞİL, TERÖR SORUNU VARDIR
Metinde şu ifadeler de dikkat çekiyor: "Turgut Özal'ın Kürt sorununu siyaset yoluyla çözme arayışı gelişti. Önder Apo bu arayışa 17 Mart 1993 ateşkesiyle cevap vererek yeni bir süreç başlattı. Ancak reel sosyalizmin ağır etkileri, savaş çizgimize dayatılan çeteci anlayışlar ve derin devletin Turgut Özal ve ekibini ortadan kaldırması, Kürt inkar ve imha siyasetinde ısrar ederek savaşı tırmandırması neticesinde bu yeni süreç sabote oldu."
Bu metinde, Turgut Özal üzerinden sorun olmayan bir bölgeyi ve etnik kökeni sorunlu hale getirdiklerini ilan ediyorlar.
Türkiye'nin bir Kürt sorunu yoktur; Türkiye'nin sorunu, ulusal ayaklı emperyalistlerin uşağı, taşeronu olan terördür. PKK hiçbir zaman Kürtlerin temsilcisi olmamış, aksine Doğu bölgemizdeki Barzani ailesinin siyasi uzantılarının ardından ortaya çıkan silahlı bir katil ekibi olmuştur.
"İmralı işkence ve soykırım sisteminde tutulmasına karşın Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollardan çözme yönündeki ısrarını sürdürdü. 27 yıldır mutlak tecrit altında tutulan Önder Apo İmralı soykırım sistemi ile mücadele ederek uluslararası komployu boşa çıkardı." Bu sözler, üzerinde ciddiyetle durulması gereken ifadelerdir.
RESMEN DÜNYAYA ÜLTİMATOM VERDİ
Kırk bin insanımızın katledilmesine ve binlerce Mehmetçiğimizin şehit edilmesine sebep olan bebek katilinin Türk adaleti tarafından hapsedilmesi, "İşkence ve soykırım sistemi" olarak gösterildi. Ayrıca, bebek katilinin 27 yıldır tecrit altında tutulduğu da ifade edildi. "Önder Apo İmralı soykırım sistemi ile mücadele ederek uluslararası komployu boşa çıkardı" denilerek, böylece bir zafer ilan edilmiş oldu.
"PKK 12. Kongremiz 3 Temmuz 2018 tarihinde şehit olan Partimizin önder kadrolarından Fuat-Ali Haydar Kaytan ve 25 Eylül 2019 tarihinde şehit olan Rıza Altun yoldaşların şehadetini ilan etmiştir" denilerek, sözde meşru bir parti gibi gösterilerek, Türk askerini şehit eden ve Türk milletine çocuk, kadın, erkek ayrımı yapmadan silah doğrultarak canına kıyan katiller "şehit" ilan edildi.
Ulus devlete karşı çıkarak, "Ulus devletçi sosyalizm yenilgiye; demokratik toplum sosyalizmi zafere götürür!" diyerek dünyaya ültimatom verdi.
VERİLEN FOTOĞRAFLAR VİCDANLARI ACITTI
Bu metinlere baktığımız zaman PKK kendisini feshetmiyor; devleti yok sayıp yıllardır sürdürdüğü katliamlarına ve bebek katillerine meşru zemin arıyor ve meşrulaştırıyor.
"Denilebilir belki, onlar bunu yapıyor da kabul ediliyor mu?" Evet, bu metinler ve akabinde DEM Parti milletvekillerinin söylemleri ne siyasiler ne de kamuoyunda keskin bir şekilde tartışıldı ne de konuşuldu.
Aslında verilen fotoğraflar her şeyi anlatıyordu. İmralı heyeti adı verilen DEM'li vekiller ile terörist başının verdiği fotoğraf. Sonrası, Öcalan'ın mesajının okunduğu basın toplantısında milletvekillerinin zafer kazanmış mutluluğunda verdiği kareler. Son olarak sözde silah bırakma olarak dünyaya gösterilen tiyatroda asker edasıyla gelip ellerinde oyuncakları bırakmaları, toplu fotoğraf vermeleri ve yine asker edasıyla tekrar gitmeleri. Sanki savaş yapan iki devlet yada iki ordu arasında yapılan ateşkes anlaşması gibi övüldü. Sanırım bu görüntüler dostun vicdanını acıttı, düşmana mutluluk yaşattı.
Gelecek yazı Osmancılık ve Birleşik Türkiye
Tıkla:
TÜRKİYE’DE NELER OLURYOR, NEREYE GİDİYOR (1)
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE” BİR DEVLET POLİTİKASI MI? TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR (2)
