“Türk siyaseti yeniden şekilleniyor (2)” yazımda 2000’li yıllar Türk siyasetinin nasıl yapılaşmasını yazıp ve 3 Kasım 2002 seçimlerinin ilk sonuçlarına değinmiştim.
Bu bölümde 3 Kasım 2002 seçimlerinin getirdiği iktidar AK Partinin dönemini ele alacağız. Mutlaka her iktidarın yaptığı güzel işlerin yanısıra yanlış ve eksik yaptığı işlerde vardı.
19 yıl iktidarda kaldıktan sonra ülke neden krizler ülkesi oldu ve AK Parti neden bu sıkıntılara düştü bunu irdelemeye çalışacağız.
Önceki yazımızda 3 Kasım 2002 seçimlerinde AK parti için %34.42 ile %80 hükümet olduğu gün kaybetti diye yazmıştım.
Devlette hedefi olan yönetimlerin ilk yapması gereken iş adalet, ekonomi, eğitim ve toplum değerleri sistemini doğru oluşturmalıdır.
AK PARTİ’NİN KENDİSİNİ 2002 ÖNCESİYLE KIYASLAMA HAKKI YOK...
Öncelikle şunu bir tespit olarak ortaya koyalım.
AK Parti 3 Kasım 2002 Yılı öncesi dönemleriyle kendisini kıyaslama hakkı yoktur. Önceki dönemlerde iktidarlar çok kısa süreli, koalisyonlu ve sayısal olarak da çok zayıf dönemler yaşardı. AK Parti hem sayısal olarak güçlü geldi hem de 19 yıllık bir iktidar dönemi yaşadı.
AK Parti aynı zamanda yönetim şeklini İslam referanslı gösterdiği için muhafazakar kesimin de umudu oldu. Tüm krizlere rağmen toplum sabırla bekledi.
ADALET DİYE ADLİYE SARAYI YAPTILAR
Bir toplumda adalet olmazsa o toplumun batması haktır. Adaletin olmadığı toplumlar kısa süreli refah yaşasalar dahi bir süre sonra olumsuzluklar başlar ve batar.
3 Kasım seçimlerinde adaletsiz bir seçim sistemiyle güçlü iktidar olan AK Parti devam ettiği zaman içinde de adaleti tam anlamıyla uygulamadı. Adaleti Adalet sarayları yapmak olarak gördü. Bol bol adalet sarayı, hapishane ve hastane yaptı.
Zaten bir türlü hukuk devleti olamayan, kanun devleti olan Türkiye AK Parti iktidarı döneminde de gerçek adalet sistemini ortaya koyamadı.
İslam referansıyla gelmesine rağmen, İslam’ın devlet yönetimlerinden en çok istediği adalet olmasına rağmen, hiçbir konuda adaleti sağlayamadı.
Kendin için istediğin adaleti düşmanın için bile istemiyorsanız, adaleti sağlamış olamazsınız.
Eğer muhafazakar bir siyaset üzerine oturuyorsanız kinle, düşmanlıkla, ayrımcılık ve kutuplaştırma siyaseti yapamazsınız, adaleti her kesime uygulamanız gerekir.
Hepimizin bildiği Cihan padişahı, çağ açıp çağ kapatan padişah Fatih Sultan Mehmet Rum mimara karşı dava kaybetti. Böyle bir padişaha karşı bir gayri Müslüm olan Rum mimar dava açabiliyorsa adaleti uyguluyor deriz, yoksa adalet uygulanıyor denilemez.
AK Parti döneminde menfaat adaleti uygulandı. İşte onun için 3 Kasım 2002 seçimlerinde çok güçlü hükümet olmasına rağmen kaybetti.
EKONOMİDE TOPLUM KATMANLARI DÜŞÜNÜLMEDİ
Ekonomi bir toplumun bel kemiğidir.
Ekonomi toplum katmanlarını kapsamıyorsa o toplumun beli kırılmış olur. Bir tarafta zengin daha zengin olurken diğer tarafta yardıma muhtaç toplum katmanı haline geldiyse o toplumun ekonomisinin bel kemiği yok demektir.
AK Parti iktidarı daha çok rant odaklı ekonomi politikası uyguladı. Neredeyse tüm ekonomiyi inşaata bağladı.
Toplumun katmanlarının tamamını inşaat kapsamadığı için toplum ekonomik sıkıntıya düştü.
İlk yıllarında güçlü iktidar olmanın verdiği güvenle finans sektörünün hareketli olması sebebiyle sanal da olsa ekonomi çok iyi göründü, sanal olarak enflasyon tekli hanelerde gösterildi, faizler düştü toplum sokaklarda satılan kredi ve kredi kartları nedeniyle ciddi borçlandırıldı. Borçlanan toplum bağımlı hale geldi.
Bu arada AK Parti iktidarı sadaka ekonomisi uygulayarak sosyal devletçilik adıyla yardımlara ağırlık verdi. Yardımların sonucu tembelleşen bir toplum kitlesi oluştu. Yardım kesilmesin diye bulduğu işte çalışmayanların sayısı arttı. Ürettiği üründen kazanmasını sağlamak yerine, tarıma ve esnafa verilen teşvik bahaneli yardımlar hazırcılığa alışkanlık haline getirdi, hammaddenin de pahalı olmasıyla üretimden kazanamayan esnaf ve çiftçi yapılan yardımları çare gördü.
Bu yapılan yanlışlıklar çok kişiyi inşaata yöneltti. Diğer sektörlerde üretime sekte vuruldu.
İstihdamı bölgesel olarak Anadolu’ya yaymak yerine, büyükşehirlerde toplum yoğunluk oluşturdu. Büyükşehirler yaşanmaz hale geldi.
Yanlış yapılaşma sonucu tarım arazileri yok edildi.
Yapılan köprüler, otobanlar, hava limanları çok güzel görünmesine rağmen verilen garantilerle ülke ipotek edildi, bütçe ciddi zarar görür hale geldi. Dünyanın en pahalı yolları haline geldi.
Yanlış yapılan özelleştirmeler sonrası üretim yapan fabrikalar kapandı, alanlar kazandı istihdam yok edildi.
Geçmişten gelen yabancı sermaye yanlışlığına devam edildi.
Bu garantiler Anadolu’da insanların doğduğu yerlerde bölgesel olarak iş kurmak şartıyla iş dünyasına verilseydi Anadolu’da istihdam oluşmuş olsaydı büyükşehirlerde yoğunluk oluşmazdı.
Göz dolduran yapıların perde arkasında kalan ekonomi toplum katmanlarını kapsamadığı için toplumun azınlık bir bölümü zengin olurken, büyük bir kısmı rakamları büyük alım gücü düşük bir ekonomiye mahkum edildi.
Önümüzdeki yazıda AK parti dönemini değerlendirmeye devam edeceğiz.