RECEP VAROL

Tarih: 19.11.2020 19:41

Siyasette nezaket

Facebook Twitter Linked-in

Öncelikle şunu belirtmeliyim; Siyasetçi özüyle, sözüyle farklı olmalıdır…

Konuşan siyasetçi de, dinleyen siyasetçi de edebini korumalı en nihayetinde insan olduğunu unutmamalıdır.

İnsanlar siyaseti kırıcı olmayıp, hakaret ve iftiraya başvurmadan, saygı ve nezaket çerçevesi içerisinde yapmalıdır. Zira, iftira ve hakaret yaparak siyaset yapanlar asla başarılı olamadılar ve olamazlar da..
Bugün bakıyoruz gerek sosyal medyada, gerekse ulusal medya ve basında iftiralar, hakaretler, en ağır ithamlar birbirini izliyor. Oysa bu davranış şeklinin ne insanlıkla ne de müslümanlıkla bağdaşır bir tarafı yoktur.

Siyasetçinin topluma örnek olması gerekir. Siyaset, belli bir toplumda çatışma halinde olan düşüncelerin uzlaştırılması faaliyeti, siyasetçide doğal olarak bunun uygulayıcısı olması gerekirken tam tersi bir durumu görüyoruz. Malesef günümüz siyasetçisinin uzlaştırıcıdan çok, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve nihayetinde düşmanlaştırıcı bir role soyunduğunu görüyoruz. Halbuki halkı temsil edenlerin, aynı zamanda halka örnek olması gerektiğini unutmamaları gerekir.

İlle de nezaket, ille de nezaket

Mark Twain; ”nezaket öyle bir dildir ki onu sağır olan da duyar, kör olan da görür” der.

Tıpkı yılanı deliğinden çıkaran tatlı dil misali, nezaketle de gönüllerin fethedileceği asla unutulmamalıdır.
Bakıyoruz da bugün en ağır sözler, (vatan haini gibi) en ağır ithamlar en basit tartışmalarda bile ne kadar çabuk dillerden dökülüyor. Bu mu yani..
Sorarım size birbirlerini idare edemeyenlerin memleketi idare etmesi mümkün mü?

Asla..

İşte tam da bugün bunları yaşıyoruz

Ve inanın halk ağır söylemleri içinde barındıran bu çatışmacı dilden bıktı, usandı. Yapmayın, insanımız bir yanda ekonomik buhranla, diğer yanda pandemi ile yaşam mücadelesini sürdürürken sizler bugünlerde dahi tabiri caizse düşmanca tavırlarla birbirinize mukabelede bulunuyorsunuz.

Ne oluyoruz beyler, nereyedir bu gidişat?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —