Savaş adı verilen canavarlaşmanın sesleri ötemizde. Yeni bir zamanın kapısını aralıyoruz şimdi Görüntüler hiç de iç açıcı değil. İnsanlığın girdiği gibi Ortadoğu yeni bir evreye girdi. Her savaş yıkım getirir. Ama Ortadoğu’daki bu sürekli savaş, yıkım ötesi bir gerçekliği içeriyor. Savaş ve Ölüm Üzerine Çağdaş Düşünceler. Freud, savaş ve ölüm üzerine çağdaşlık adı altında ki deyiminde şunu söylüyordu:
“Bize öyle geliyor ki daha önce hiçbir hadise insanlığın değerli ortak varlıklarını bu denli tahrip etmemiş, en parlak zekâları şaşkına çevirmemiş, ulvi olanı bu denli ayaklar altına sermemişti. Bilim dahi hırstan uzak tarafsızlığını yitirdi; derinden öfkeye kapılan hizmetkârları, düşmanla savaşmaya katkı sağlamak üzere onun silahından faydalanmaya çalışıyorlar.”
Savaş, her çağın kötülüğü. Ama günümüzdeki savaşlar etnik/ırkçı savaşlar olmakla birlikte; sınır çizme, yer değiştirme, toprak ele geçirme boyutunda akıl almaz yıkımları/çöküşleri/savrulmaları getiriyor. Uzunca bir döneme yayılan İsrail-Filistin savaşı, dönemsel ortakların “Demokrasi getiriyoruz” yutturmacasıyla, kanayan bir yaraya dönüştü. Ortadoğu’daki Filistin sorununu çıkmaza sokan en bariz hareket olan Hamas’ın hem sivil ağırlıklı, hem İslamcı hem de Filistin parlamentosunda etkin bir parti oluşudur.
Hamas’ı “Aksa Tufanı” adı verilen saldırıya yöneltenin ne olduğu ise artık bir “muamma” değil bence! Önceki saldırılar gibi bu saldırının da Hamas’ın bölgede neden var edildiğini anlatması açısından düşünülmesi gerekiyor. Özellikle ABD ve İngiltere bölgede boş durmuyor. Onların “önleyici savaş” uydurmacası yüzyılın projesini hayata geçiriyor.
Mısır, Türkiye, İran üçgeni açısından Mısır’da 1928’de kurulan Müslüman Kardeşler’in varoluş öyküsünü okuduğumuzda arka plandaki güçlerin bölgede neyi/niçin/nasıl, inşa ettiklerini gözleriz. Ortadoğu’da 1948’den beri var edilen İsrail, dün olduğu gibi bugün ve yarın da bu üçgenin “huzursuzluk fişeği”dir. Yaratılan Filistin sorununa eş, bölgede oluşturulması düşünülen bir başka gerçeği de göz ardı etmemek gerekir. Bu da “Kürdistan”ın kuruluşu için Türkiye/İran/Irak/Suriye üzerinden yapılan her hamlede İsrail ön plandadır. 12 Eylül 1980 askeri darbesi, ardından gelen “28 Şubat 1997” postmodern darbe bu yolun taşlarını döşeyerek; AKP’yi var eden bir siyasi manevra yapmış, “Büyük Yeni Ortadoğu Projesi” böylece biçimlenirken Türkiye’deki siyasi iktidar da buna göre “dizayn” edilmiştir. İktidarı da muhalefeti de seçim stratejileri de buna göre ayarlanmıştır.
“Yeni Türkiye” salvolarıyla ortaya çıkanlar, ülkenin laik yapısını İslamileştirme hamleleriyle bu yeni sürecin aktörleri olarak Ortadoğu’nun biçimlenmesine rotayı çevirmişlerdir. Suriye savaşı, Kürt sorunu derken bugünkü gündemimiz Filistin/Hamas ve İsrail üzerinden “Yeni Ortadoğu” gerçeğine dönük ateş topu Hamas’ı savaş arenasına sürerek topyekûn “çözüm” için savaşı sürdürme kararlılığı...Bu planın arkasında “Arap Baharı” safsatasının stratejisi yatmaktadır. ABD, kitle cinayetleri işlemeye devam ediyor. Ortadoğu’da yaşanan kargaşaya Türkiye’nin dahil edilme süreci Marshall Yardımı ile başlayarak bugüne gelmiştir, İsrail’in buradaki rolünü görmeden, Hamas’ın neden kurulduğunu bilmeden bu “kirli savaş”ın şifrelerini çözemeyiz, bence!
İstanbul
01.12.2024