MEHMET CEYLAN

Tarih: 14.01.2022 10:19

PROBLEMLER NE ZAMAN ÇÖZÜM ODAKLI KONUŞULACAK?

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’de problemler ne zaman suçlama olmadan, istismardan uzak çözüm odaklı konuşulacak?

Ne zaman bir problem olsa karşılıklı suçlamalar ve istismar odaklı laflar havalarda uçuşuyor. Bu durumda en çok zararı toplumun en önemsediği değerler zarar görüyor. 

Özellikle bir ucu dini konulara dayandığı zaman hemen birileri saldırıya geçiyor birileri de savunmaya. Bazı olaylar vardır ki, savunulacak veya saldırılacak konular değildir. Ortada bir problem var o problemin ortadan kaldırılması lazım. Saldıran veya savunanlar da normal vatandaş ötesinde problemi çözmesi gerekenler. 

Tabi burada sorulması gereken maksat üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?

SADECE SUÇLAMA POLİTİKASI OLMASIN

Geçtiğimiz günlerde diyanet işleri başkanlığının 4-6 yaş grubu için açmış olduğu kurslar üzerinden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özer eleştirisini İslam’ın doğuşu olan, İslam peygamberinin yaşadığı zamanı işaret etti “Orta çağ Karanlığı” diye mesnetsiz, uygunsuz bir laf ederek kendisine oy verenleri bile rahatsız eden, üzen bir laf söylemişti. 

Evet bu ülkenin eğitim sistemini sonuna kadar eleştirelim, diyanet işleri başkanlığının uygulamalarını eleştirelim ama bunu 1400 yıl öncesine bağlamak açıkça bir saldırıdır.

Şimdide bir genç insanın, bir öğrencinin sebebi çokta ne olduğu belli olmayan intiharı ve onun yayınladığı video ile gene istismar saldırısı ve istismar savunması haline dönüştü. 

İşte asıl sıkıntı burada başlıyor. 

Bu büyük bir olay, ne BBP’li Namık Akdoğan’ın dediği gibi bir velet olayına bağlamak da değil, getirip olayın ucunu İslam dini veya onun değerlerine bağlamak da doğru değil. Düzgün çalışan bir cemaat veya kötü çalışan bir cemaat olabilir, art niyetli hatta gayri meşru ortamda yaşananlar olabilir asıl sorun kaynağı nerden geldiğidir. 

Bu ülkeyi yönetenler veya yönetmeye talip olanlar önce dönüp kendilerine bakmak yerine bir yerlerde suç aramayı alışkanlık haline getirdiler.

İntihar eden Enes Kara bir tıp öğrencisi kaldığı yer muhalefete göre cemaat yurdu, iktidara göre öğrenci evi.

Kimin yurdu veya kimin evi olduğunun önemi var mı?

BU VEBAL HERKESİN

Önemli olan ülkeyi yönetenler veya yönetmeye talip olanlar bu öğrencilere, bu gençlere ne kadar sahip olabiliyoruz, diye kendilerine sormaları gerekmez mi?

Burada problemin kaynağını araştırmak, çözüm odaklı konuşmak ve oturup elbirliğiyle çözüm üretmek yerine, biri “Bir velet intihar etti diye cemaatleri kapatalım mı?” diyor, diğeri “Burası cemaat değil öğrenci evi” diyor, diğeri cemaatler ibaresinin üstüne basa basa hedefte İslam’ı gösteriyor.

Bu gün gerçekten, cemaat yurdu veya evi, öğrenci evi, çağdaşlar evi fark etmiyor asıl sorun gençlerin gelecek neslimizin sahipsiz olması, problemlerine çözüm üretilememesi, gelecek vaadedilememesi değil mi?

Ülkeyi yönetenler, yönetmeye talip olanlar, aile, öğretmen yaşadığımız çağın batakhanesinden gençlere ne verebiliyorsunuz?

Çağımızın vahşi çarkları içinde öğütülen bu insan kitlesinin geleceğini koruyacak sözü geldiği zaman geleceğimizin umudu dediğimiz yeni nesle ne verebiliyorsunuz?

Bu gelecek nesli insan gibi yaşaması adına ne yapıyorsunuz?

“Biz bu dünyaya ölmek için geldik, öldüğümüz zaman imtihan edilmek için geldik, bizi bir yaratan var yaratana kulluk yapmak için geldik, iyi bir insan olarak ahlak sahibi olarak yaşamak için geldik, dünyada yaşadığımız zaman sürecinde faydalı şeyler yapmak için geldik” demek yerine, biz bu dünyaya geliş amacımız, mal - mülk, hanlar, hamamlar, saraylar, lük arabalar, cebi topar dolu paralar, limiti kabarık kredi kartlarımız olsun diye geldik dercesine örnek olan büyükler bu vebal hepimizin.

Her konuda olduğu gibi dini ve iştimai, sosyal veya ekonomik hayatta çözüm üretmek yerine bir yerlerde suç aramak kimseye fayda getirmez. Gerek yönetenler, gerekse yönetmeye talip olanlar, örnek olması gereken toplum önündeki insanlar daha geç kalmadan ülkenin ve insanımızın önündeki sorunlar biran önce çözüm aranmalı.

Kutuplaştırıcı, bölücü, düşmanlaştırıcı, suçlayıcı politikalar hiçbir işe yaramaz, daha çok Enes Kara’lar bir sebeple bu hayattan koparlar giderler.    


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —