Yeni seçilen İran Cumhurbaşkanı’nın göreve başlaması sebebiyleİran’da bulunan Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail HANİYE’ninTahran’daki konukevinde uğradığı suikast sonucu şehit edilmesi,Büyük Orta-Doğu Projesinin (BOP) uygulama sürecindekicehennem ateşini harlatmıştır.

Bu bağlamda Coğrafyamızda ülkelerin bölünüp parçalanmasını hedefleyen BOP (Fas’tan Malezya’ya kadar olan bölgedeki 22 ülkenin siyasi sınırlarının değiştirilerek küçük devletçiklere bölünmesi) uygulama sürecinde çok yol kateden (Libya, Sudan, Yemen, Irak, Suriye bölünmüş/parçalanmış) İsrail, Filistin’i yutmuştur.

İran ve Türkiye de BOP’a göre bölünecek (Allah korusun) 22 ülke içindedir.

Haniye’den bir gün önce de Hizbullah Liderlerinden, ABD’nin arananlar listesinde bulunan Fuat ŞÜKRÜ’nün Lübnan’da hava harekatı ile vurulduğu haberi gelmişti… 

ABD ve İngiltere’nin sınırsız İsrail desteği, İsrail’i Orta-Doğuda şımartmış ve 7 Ekim’den bu tarafa medeni dünyayı, akıl almaz insanlık dramlarının yaşandığı Filistin/Gazze gerçeği ile yüz yüze bırakmıştır. Gazze fiziken yok olmuş ve çoğunluğu kadın-çocuk olmak üzere 40 binin üzerinde Filistinli katledilmiş, yüz binin üzerinde yaralı ve yüzbinler göçebe halinde büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. 

Sınırlarının nerede başlayıp, nerede bittiği belli olmayan İsrail,savaşı Orta-Doğuda genişleterek muharref Tevrat’ta Tanrının İsrail oğullarına verdiği belirtilen “Kutsal Topraklara-Nil’den Fırat’a” sahip olma konusunda süreci devam ettirmektedir.

Daha önce Gazze ve Filistin ile ilgili yazılarımda da belirttiğim gibi İsrail uzun vadeli hedefler ortaya koymakta, bu hedefleri gerçekleştirmenin stratejilerini de uzun vadeli olarak belirlemektedir. Bu stratejiler günü birlik değil yıllara, on yıllarasari olarak İsrail Hükümetlerince adım adım hedeflerini gerçekleştirme konusunda, hiçbir insani kural tanımadan yürütülmektedir…

Avusturya Yahudisi bir gazeteci olan Theodor HERZL, 1896 yılında yazdığı  Judenstaat (Yahudi Devleti) isimli kitabında Siyonizm’in kuruluşunu anlatmış ve 1897’de İsviçre’nin BASEL kentinde toplanan I. Siyonist Kongresi ile Dünya Siyonist Teşkilâtı kuruluşunu gerçekleştirmiştir. 1897’ye kadar Yahudilerin, Filistin’de toplanması ve Yahudi devleti kurulması bir fikir iken, 1. Siyonist Kongresinde hedef haline getirilmiştir.

Bu Kongrede, hazırlanan Siyonist programını hayata geçirmek üzere ihtiyaç duyulan altyapının oluşturulması için finans desteğini sağlamak amacıyla bir fon kurulması kararlaştırılmıştır. Bu fonun, Filistin’de toprak satın alınması ve bu topraklarda bir devletin altyapısının oluşturulmasına harcanması kararlaştırılmıştır.

20. yy başından itibaren Filistin topraklarına yerleşmeyi sıkı takibe alan Dünya Siyonist Teşkilatı kurucusu Theodor Herzl,dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit ile de görüşür. Osmanlı’nın dış borçlarını ödeme mukabilinde Yahudilerin Filistin’e yerleşme isteği II. Abdülhamit tarafından geri çevrilir. 

Ancak Osmanlı’nın yıkılışına giden son yıllarında ve 1. Cihan Harbinin ardından, 1917 yılından itibaren İngilizlerin Filistin’i işgali ile onların korumasında Yahudiler Filistin’e yerleşmeye başlarlar… İngiltere’nin himayesinde Filistin halkını terör ve baskı ile yerlerinden-yurtlarından çıkararak onların topraklarına sahip olurlar…

➢ 1947 yılına gelindiğinde, Birleşmiş Milletler(BM)’ce, Filistin topraklarının yalnızca %7’sinin sahibi olmalarına rağmen Yahudilere bölgenin %56’sını veren Filistin Paylaşım Planı ile Arap ve Yahudi devletleri kurulması öngörülmüştür.  

➢ 1948 yılında da BM’in tanıdığı İsrail devleti kurulmuştur. 

1948’de İsrail Devleti’nin Kuruluş Deklarasyonu BM’de kabul edilirken, Theodor Herzl’in 1897’de I. Siyonist Kongresinde “Ben Basel’de İsrail Devletini kurdum. En geç 50 yıl içinde bu gerçek olacak.” sözü, sürecin uzun vadeli olarak yürütüldüğünün göstergesidir.

Haniye suikastını bu bağlamda değerlendirirken, olayın çokönceden planlandığı ve içinde bazı pazarlıkların da olma ihtimalinin bulunduğu mümkündür. Bununla birlikte akla gelen şu soruları sorarak yazımızı bitirelim…

1- Haniye korunamadı mı, korunmadı mı? Yani zaaf mı var,kasıt mı? 

2- Haniye İran’a öldürülmek için mi davet edildi? İran’ın kalbinde, başkentinde, “İran koruması” altındayken bu suikast nasıl yapılabildi?

3- Katar’da korunan Haniye, İran’da nasıl korunamadı? 

4- Suikast yeri olarak İran’ın başkentinin seçilmiş olması, başta İran olmak üzere bölge ülkelerinin liderlerine gözdağı mı verilmek istendi?

5- Ön hazırlığı olmadan, zaman planlaması yapılmadan böyle bir suikastın gerçekleştirilmesi mümkün olmadığına göre,Haniye’nin İran’a davet edileceğine, nerede kalacağına dair bilgi ve yönlendirmelerin İran istihbaratından sızdırılmış olma ihtimali olabilir mi? 

6- O zaman İsrail/Mossad veya ABD-CİA İran istihbaratına sızmış olabilir mi?

7- İsrail’in bugün İran’da yaptıklarını yarın Türkiye’de veya bir başka ülkede yapmayacağının garantisi var mı?

8- Coğrafyamızdaki bütün kirli ve kanlı işlerin merkezindekiİsrail’i kim durduracak?

Sorular, sorular peş peşe geliyor… Ancak bu sorular ömrünü Filistin’in özgürlüğüne adamış olan Haniye’yi gerigetirmeyecek… Allah Rahmet Eylesin… 

Son söz; daha yaşanabilir dünyanın inşasını ve devletlerarası ilişkilerin geliştirilmesini önceleyen, “Kural Temelli Dünya” söylemini hiçe sayan ve bütün uluslararası kuralları ihlal eden İsrail’in gerçek amacının insanlık tarafından anlaşılması dileklerimle…