Bayrampaşa Gündem Gazetesi’nde geçen hafta yayımlanan “Eğitimde Bir Gözlem ve Örtük Müfredat” başlıklı yazım özellikle eğitim kamuoyunda beklemediğim şekilde yankı yaptı…
Yazıda özetle; bireysel kullanıma özel tasarlanmış öğrenci sıralarının kapitalist anlayışın temeli “biz yerine ben merkezli düşünmeyi” beslediği, gençlerimizin egoist-bireysel çıkar uğruna haksız, meşru olmayan kazancı normal karşılayan, ahlaki ilkeleri önemsemeyen bir hayat tarzını benimsemeleri, her geçen gün yaygınlaşan toplumsal problemlere (tek sebep olmasa da) önemli bir kaynaklık ettiğine işaret etmiştim.
Bu bağlamda, eğitim sisteminde ıskalanan her sürecin zaman içinde bireysel haz uğruna yapılanların toplumsal problemlere yol açtığını belirtmiştim.
Sosyal medyada konu ile ilgili bazı okurlarımın rastladığım yorumlarını, değerlendirmelerini görmezlikten gelemezdim. Okurlarımın benim için çok kıymetli yorum ve değerlendirmelerinden (yerimizin darlığı sebebiyle) bazılarını kısaltarak bu hafta okurlarımla paylaşmak benim için bir görev oldu…
Bu yorum ve değerlendirmelere, Sayın Ali ÇAKIROĞLU’nun oldukça detaylı görüş ve tespitlerinden sadece sonuç bölümünü paylaşarak başlayalım.
“Örtük Müfredat”
"... Örtük Müfredat" başlıklı yazınızda geçen, "öğrencilerin tek tek, birer kişilik sıralarda oturması"nı; kapitalizmin 'bize karşı ben'i üreten örtük müfredatı olduğu teziniz üzerinde durulmalıdır.”
…
“Eğitimde örtük amaçlara çekilen dikkat yerinde ve önemlidir. Bu anlamda değerli Kadir Beye çok teşekkür ederim. Eğitim sürecinde belirlenen amaç ve istekler açık, anlaşılır, tam ve net olarak belirlenmelidir. Sözü edilen amaç ve isteklerden başta öğretmen-öğrenci-Veli olmak üzere herkes aynı şeyleri anlamalıdır.”
“Örtük müfredat vb. demokratik toplumun, hukuk devleti ilkelerinin gerekleri bakımından görünür kılınmalıdır.” (MEB Emekli Daire Başkanı, A.ÇAKIROĞLU)
“Eğitimin Yönetilemeyen Kısmı”
“Eğitimin yönetilemeyen veya yönetilmek istenmeyen tek konusu “Örtük Müfredat”ı dile getirdiğiniz için teşekkürler.”(MEB Emekli Eğitim Uzmanı, M.KARAŞAHİN)
“Etim, pedagojinin ilke ve yöntemlerine göre yapılır…”
“…Kaleminize, zihninize sağlık. Sahnede gösterilenle ya da kürsüde söylenenle mutfakta pişenin aynı şey olmadığını açık bir şekilde ortaya koymuşsunuz.”
“Eğitim, pedagojinin ilke ve yöntemlerine göre eğitim ortamlarında ve öğretmen olarak yetiştirilenlerce gerçekleştiriliyor, birilerinin kürsülerde kendi zihin yapılarına uygun şekilde söylediği ağdalı ifadelerle değil. Şayet ağdalı ifadeler etkili olsaydı, sizin yazı içeriğinde altını çizdiğiniz olumsuzluklarla karşılaşmazdık.” (Sağlık Bilimleri Fakültesi, Prof.Dr.M.DAMAR)
İlk Defa Duyduğum Bir Kavram
“Örtük müfredat kavramını ilk defa duydum. Kavramların içinin doldurulması ve doğru kullanılması bence Türkiye'nin en önemli meselelerinden biridir. Bu çerçevede örtük müfredatı kapitalizmle ilişkilendirmeniz bana doğru gelmedi. Kapitalizm kavramı da Türkiye de içi doldurulmamış kavramlardan biri.
Japonya, Güney Kore hatta ABD gibi ülkelerde durum nedir bakmak lazım. Önyargı ile söyleyeyim bizim kadar dejenere değildir.” (Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı B. ERTEN)
“Örtük Müfredat Konulu Yazı İçin Teşekkür Ediyorum”
“Özellikle yazının girişinde yer verilen çarpıcı tespitler ve berrak açıklamalar dikkat çekiciydi.”
“Yazının ilerleyen bölümlerinde tartışmaya açık noktalara yer verilmesi, metni tek boyutlu bir anlatının ötesine taşıyarak düşündürücü kılmış. Katkılarda bu anlamda oldukça değerli ve öğretici olmuştur.“
“Bu tür platformlarda önemli olan yalnızca görüş bildirmek değil, gelen eleştirileri ve katkıları da dikkatle değerlendirerek olgunlukla yanıtlayabilmektir. Hiçbir insan her şeyi eksiksiz bilemez; bilgi ancak diyalog, tartışma ve karşılıklı öğrenmeyle gelişir. Bu noktada eleştirileri kişiselleştirmek yerine anlamaya çalışmak, hem entelektüel seviyeyi hem de ahlaki olgunluğu gösteren temel bir ölçüttür…” (Av.E.DEMİR)
“Kadir Beyciğim…”
“Teyiden bir kaç kelime ilave etmek adına: Japon eğitim sistemi Konfüçyüs’e kadar uzanan kolektivist ve toplum temelli gelenekçi bir eğitim yöntemini benimserken, Amerikan eğitim sistemi ise birey temelli kapitalist bir yöntemi benimser ve bireysel yeteneklerin ön plana çıkarılmasına önem verir.”
….
“Türkiye ise eğitimde kendine özgü bir eğitim anlayışı geliştiremediği ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda kurumsallaşamadığı için biraz Japon, biraz Amerikan vb. sistemler üzerinde savrulup gitmektedir maalesef.”
“Kendi özgün sistemimizi geliştiremedik… Olmadı, olmadı, olmuyor…” (MEB Emekli Genel Müdür, Dr. B.TURGUT)
Yazınız Bana Mutluluk ve “Ubuntu” Felsefesini, Hatırlattı: “Ben yerine Biz”
“Afrika’da çalışan antropolog bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir. Çocukları meydana toplar. İleride görünen ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü, o meyveleri yemek olacaktır.”
Çocuklara “Haydi, şimdi başlayın! Unutmayın, birinci olan meyvelerin sahibi olacak!” der.
O an bütün çocuklar el ele tutuşur, koşarlar ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu cevabı verirler;
“Biz “UBUNTU” yaptık. Yarışsaydık yarışı kazanan bir kişi olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül olarak o meyveleri yiyebilir? Oysa biz “Ubuntu” yaparak hepimiz yedik.”
Ubuntu’nun anlamını açıklarlar: Ben, ‘biz’ olduğumuz zaman ‘ben’im.” (İsmi mahfuz)
….
Gerek telefonla arayarak gerekse sosyal medyada (bazılarını yukarıda paylaştım) olumlu, olumsuz görüş bildiren, yorum yapan ve değerlendirmelerde bulunan Değerli Okurlarıma çok teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum…
Kalın sağlıcakla…
İstanbul
28.06.2025