Recep ayının 27. Gecesi olarak idrak edilen Miraç bir arınma ve Allah’a yükseliştir. Bu geceyi idrak ederken imanımızın amellerimize ne kadar tesirinin olduğu sualini kendimize sorarak, hareketlerimizin ve yaşantımızın bir otokritiğini yapalım. Kur’an’ın yaşantımızda ne kadar yer aldığını sorgulayalım.
Miraç’ta farz kılınan namazı gerçek manada eda edebiliyor muyuz? Yoksa günlük belli saatlerde otomatiğe bağlanmış bir hareketler bütünü olarak mı tekrar ediyoruz? Suallerine cevap arayarak ibadetlerimizi şuurlu bir şekilde yapmanın gayreti içerisinde olalım.
İsra Suresinin 23 ile 39.ayetleri arasında insan- Allah ve insanlar arası ilişkilerde uyulması gereken akidevi ve ahlaki kuralları hatırlatan Allahu Teâla şöyle buyuruyor:
“Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın.
Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.
Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”
Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.
Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.
Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.
Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.
Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.
Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.
Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla
erişemezsin.
Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.
Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra
kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.” (İsra Suresi 22- 39)
Ayetlerde bahsedilen, Rabbimizin vahyettiği hikmetlerin hayatımızda yer alması temennisi ile…