İBRAHİM YILDIRIM

Tarih: 15.04.2021 17:23

MERHABA !..

Facebook Twitter Linked-in

Selam
“Selam , kabl’el kelam” ( Söze başlamadan önce Selam) diye bir kelam-ı kibar vardır. İletişimin usul ve adabındandır.

Merhum Doğan Cüceloğlu’nun  bu konuda eserlerinde çok güzel, eğitici anlatımlarını okuyucularımız hatırlayacaklardır. Şimdi kalabalık şehirler için , kalabalık caddelerde uygulanması imkansızdır da , tenha bir sokakta, parkta giderken karşıdan gelen biri ile karşılaşıldığında selam verilmelidir. Verilmelidir de , verilir mi acaba?
Hani , Temel fıkrasında geçer ya … Kendisine selam veren adamı sigaya çeker.
-“Haçan sen benim anamı tanay mısın?”
-“Tanımayrum”

-“Babamı tanay mısın?”

-“Tanımayrum”

-“Dedemi tanay mısın ?” tanımayrum.

-“Nene mi tanay mısın?”

-“Tanımayrum”

Temel tek tek, amucamı, dayımı, hala mı, teyze mi diye bütün akrabalarını sorar. Hepsine de “tanımayrum” cevabını alır.

-“Eee , de bakayum. Sen benim anamı, babamı , dede mi , nene mi, amucamı, dayımı, halamı, teyze mi tanımaysun da, ne demeye bana selam vereysun?”

Şimdi bu fıkra gibi olmadık mı?  Kimse kimseye selam vermez oldu adeta…
Ozan Arif’in bir kaseti vardı, adı ; “Merhaba”…

Ne güzel seslenirdi :

“Birliğiniz ne muhteşem, ne âlâ,
Bu birlikle karşılanır her belâ ,
Sohbetime başlamadan evvelâ,

Merhaba, merhaba yine merhaba” diye…

Yaklaşık üç yıl yaşadığım İngiltere’den bir anımı nakledeyim. Londra’da North Fincley denilen bir bölge vardır. Türklerin asıl yoğun olduğu , Dalston ve Harringay’den uzak ve çok az Türk’e rastlanılan bir muhit. Bir Pakistanlı müşterimize delivery (servis) yapıyor, kamyondan mal indiriyordum. Bir adam Türkçe söylene söylene yanımdan geçti. Belli ki kafasında bin bir tilki cirit atıyor. Az ileride durdu. Aklında ne var idiyse ,geri döndü… Tekrar yanımdan geçerken , Pir Sultan Abdal’ın bir deyişini onun duyacağı şekilde okumaya başladım. Bu arada adama bakmıyor, işimle meşgul oluyorum :
-“Sevdiceğim kati yüksek uçarsın,
Selamsız sabahsız gelir geçersin,
Söyle muhabbetten niye kaçarsın ;

Böyle miydi yolunuzun töresi”

Göz ucuyla adamı seyrediyorum. Bu yaban elde biri Türkçe sözler söylüyor, ilgisini çekti tabii. Adam durdu. Bir şey de diyemedi … Az  sonra yoluna devam etti. Biraz sonra da geri geldi :
-“Selamün aleyküm” dedi.

-“We aleyküm selaaaaam, bu ne güzel kelam” diye tebessümle mukabelede bulundum.

Beni dükkanına davet etti; Coffe Shop denilen çay kahve ve aperatif atıştırmalık olan dükkanına . Dört yol kavşağındaki dükkanına ;  Junction  Cafe… (kavşak kafe) diye tabela asmış.  Aksaraylı bir vatandaşımız. Ahbap olduk…

Sohbetimizi bir hadis-i şerifle noktalayalım :
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Size bir birinizi sevdirecek bir şey söyleyeyim mi ? Aranızda selamı yayınız”

Herkese , can-ı yürekten selam …

Hayırlı cumalar ve hayırlı ramazanlar dilerim.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —