YAZARI: Prof. Dr. Hüseyin Çelik
YAYIN YILI: 2023
YAYINEVİ: ALFA
SAYFA ADEDİ: 208
1946 yılından beri çok partili dönemin en uzun süreli Milli Eğitim Bakanlığını yapmış olan Hüseyin Çelik’in bu eserinin sonuç bölümünde özeti verilmiştir. Madde madde bahsettiği konuları bu özetten şöyle aktarmak mümkündür:
“Sultan Abdülhamid, ne “Kızıl Sultan” ne de “Ulu Hakan”dır. Ona gerçek adıyla hitabetmek en doğrusudur. Sultan Abdülhamid…
Hüseyin Çelik bu kitabında soru ve cevaplarla Sultan Abdülhamid’i anlatmak metodunu kullanmış. Kendine göre 24 soru sorarak aşağı yukarı yukarıda maddeler halinde vermiş olduğumuz muhtasar cevaplarla izahat yapmaya gayret etmiştir. Yazılanlarda teknik bazı hatalar olsa da özü itibariyle doğrudur. Eksiği var fazlası yoktur.
Kitabın eksikliği 93 Harbinden söz etmemesidir. Abdülhamid’in en büyük vebali 1877-1878 Rus Harbi ki 1293 Rumi takvimine denk gelmesi nedeniyle 93 Harbine onay vermesidir. Sultan Abdülhamid bu harbi Yıldız Sarayından telgraflarla idare etmek ve Paşaların eylemlerine müdahil olmasıdır. Bu dönemle ilgili olarak Sayın Hüseyin Çelik 1994 de çıkan ve 800 sayfayı bulan İngiliz Belgelerinden aktardığı doktora tezi “Ali Suavi ve Dönemi”nde bahsettiği 4 Haziran 1878 tarihli İstanbul Sözleşmesiyle Kıbrıs’ı İngilizlere adeta hediye edişine değinmiştir.
Dört bir yanı sarılıp kıskaç altına alınacağını sezen Osman Paşa, Plevne’den çıkmak için birkaç kez izin istemesine rağmen, Saraydan gelen telgraf; “Zinhar Plevne’yi terk etmeyin” olmuştur. 14 Kasım 1877 de Plevne’yi boşaltmasına izin verilmişse de bu izin emrinin Plevne’ye ulaştırılması bile mümkün olmamıştır. Çünkü 150.000 kişilik Rus ve Rumen birlikleri dört tarafını kuşatmışlar, dışardan erzak ve cephane girişi imkânsız hale gelmişti. Cephane ve erzakı tükenmekte olan Osman Paşa 10 Aralık 1877 de huruç harekâtında yaralandı ve 44.000 subay ve erimiz esir oldu. Bu Plevne esirlerinden savaş sonunda yurda dönebilenlerin sayısı 15.600 dür. Toplam verilen 113. 000 esirden öl(dürül)enlerin oranı: % 40,5 dır.
Bu savaş nedeniyle insan kaybımız, toprak kaybımız, savaş tazminatı ile maddi kaybımız 500 yıllık birikimin heba olmasını intaç etmiştir. Rumeli’yi Balkanları kaybımız ve bilhassa halkımız sivil katliamına maruz kalmış olup Rumeli’den göçler bu dönemde ivme kazanmıştır. Devlet-i Aliye’nin üç rauntluk ömrü kalmıştı. 93 Harbi ilk raundu, Balkan Harbi ikinci raundu, Birinci Dünya Harbi de üçüncü ve son raundu ifade ediyor. Bu savaştaki sorumluluğundan söz edilmemesi bir eksikliktir. Hem de en büyük eksiklik.
1876 da tahta çıkartılmasını Kanun-i Esasi ve Meşrutiyeti ilan şartına müstenit iken, 31 Ocak 1878 deki ateş kes antlaşmasından sonra yapılan müzakerede, kendisine yönelen eleştiri oklarından endişe duyan Abdülhamid’in 13 Şubat 1878 de Meclis-i Mebusan’ı kapatması da üzerinde durulması gereken önemde bir konu olmasına rağmen bahsi geçmeyişi de bir başka eksikliğidir.
Abdülhamid’in 1881 de darbeci ve muhalifleri addettiği eski dönem ricali aleyhine açtığı Yıldız Mahkemesinden de söz etmeyişi bir başka büyük eksikliktir.
Bu eksiklikleri nedeniyle, kitabın basımının tacil edildiği, bunun da günümüz tek adam yönetimine gizli bir eleştiri yaptığı yorumlarına neden olmuştur.
Aslında yazar Sultan Abdülhamid’i ve Dönemini uzun uzun anlatan kitaplardaki konuları bir buket halinde dillendirmek istemiştir. Bu eksikliklerle bazı yazarların dile getirdiği teknik hataların bir sonraki baskılarda tashihi ve tanzimiyle güzel bir esere daha imza atmış olacağı söylenebilir
İstanbul
26.12.2024