1901 de Londra Sefaretine katip olarak atanan Esat Cemal Paker, elçilik personelini tanıtıyor : Sefirimiz Fenerli bir Rum ailesinden eski Londra Sefiri Büyük Muzurus Paşa’nın oğlu Etienne Muzurus Paşa’ydı. Paşa beni dört gözle bekliyormuş. Türkiye’nin Londra Sefiri Türkçe bilmiyordu ; maiyetinde de dert anlatacak , iş gördürecek , kendisine Türkçe ders verecek kimsesi yoktu. Bana Fransızca olarak bunları anlatıp dert yandı.

Sefaret müsteşarı üstadı âzam Abdülhak Hamid’di. Hâmid , Lahey’de sefirken (büyük elçi) kendi isteğiyle Londra’ya müsteşar tayin edilmişti. Hâmid’in manzumelerinden kuşkulanan Abdülhamid, Onu Londra’ya iş görsün diye değil, sanki mecburi istirahate göndermişti.

İkinci kâtip Hamid’in oğlu Hüseyin Bey’di. Hüseyin Bey de babası gibi nâzik yaratılıştan asil bir gençti ; fakat gençlik çağları Türkiye’nin dışında , bilhassa Londra’da geçtiğinden Türkçesi kıttı.

Tueni Bey adında bir ikinci kâtip daha vardı. Suriyeli zengin bir ailenin oğlu olan Tueni Bey’i de Londra Sefaretine , Başmabeyinci İzzet Paşa tayin ettirdiğinden , o da amatör memurdu ve tek kelime Türkçe bilmiyordu. Tueni Bey keyf ehli bir zattı. İngilizlerin “season” dedikleri ilkbaharda kırlangıçlar gibi gelir, zevk ve eğlence yerlerinde boy gösterir, en büyük ve lüks otellerde avuç dolusu para sarf eder , Londra ve Paris Gazetelerinin “mondanite” (sosyete) sütunlarında , başka şahsiyetler arasında kendi adının da yazılmış olduğunu görür, sonra başını alıp başka bir yere yollanır ve sefarethanede kala kala bir üçüncü kâtip kalırdı.

Üçüncü kâtip Danyal Bey’di. Danyal Bey, Moda koyunda , spor meraklısı lövantenler arasında büyümüş , çetrefil Türkçe konuşan bir zattı.

Bir de kelimenin tam manasıyla züppe bir tercümanımız vardı. M. Jolivard , eski Fransız çapkınlarından ve “dandy” (züppe) lerinin bağladıkları Lavaliere kravatı ve kalın siyah bir şeride bağlı olarak hiç gözünden düşmeyen tek gözlüğü ile gece gündüz sarhoş gezer, alemin dikkatini üstüne çeker, herkes onunla alay ederdi.

M. Jolivard maaş olarak az para alır, bu paraya “Londra Mektupları” başlığı ile Paris’te çıkan Courier Diplomatique mecmuasına gönderdiği yazıların parasını ekler fakat yine de yemek parasını şöyle dursun , içtiği içkilerin bile bedelini temin edemez ve Paris’ten gelecek havaleyi karşılık göstererek sefarette önüne gelenden borç para ister, tuhaflıklar yapar, bu suretle geçinirdi. Bütün işi de İngiliz Gazetelerinde Türkiye’ye ait yazıları Fransızca ’ya tercüme etmekti.

Recai Efendi sefaretin imamıydı. Bu zat Kemahlı , ruhu asil bir adamdı. Sivri bir sakalı vardı ; yüzü Abdülhak Hâmid’e benzeyen sevimli bir zattı ve fevkalade şıktı… Londra’nın en büyük terzisi Pool’den giyinir, başından silindir şapkayı eksik etmez, imamdan ziyade sefaret kâtibini andırırdı.

Bu zarif ve şık Recai Efendi ile , gırtlağına kadar borçlu tercüman , Jolivard’ın bana hatırlattığı bir fıkrayı nakledeceğim :

Sefarethanenin imamı bir akşam elini şakağına dayayıp , “Oh Meded!... Meded!” diye gazel söylemeye başlamış. Bunu Fransızca “Ah Mes dettes “ yani “borçlarım” anlayan sefarethanenin gırtlağına kadar borçlu tercümanı :

* “Ya benimkiler, sen bunu gel de bana sor!...” demiş.

**

Bir akşam Hariciye nezaretinden konağa dönmekte olan Nazır sıkışmış ve araba Yeni Cami önüne gelince, arabayı durdurup inmiş ; abdest bozmak üzere Yeni Cami’ye bitişik abdesthaneye girmiş.

Ertesi gün saraydan çağırdılar.
Paşa’nın arabayı durdurup , Yeni Camii abdesthanesine girmesini o anda Abdülhamid’e jurnal etmişler. Padişah Hariciye Nazırından abdesthaneye girmesinin sebebini soruyordu.

**

Kapı kethüdası Hüsam Efendi-zade Selahaddin Bey, Paris sefareti başkatipliğine tayin olundu. Bu zat, Fransızcayı hiç mi hiç bilmezdi. Bir çok hayretler, tereddütler , müzakere ve istişarelerden sonra dediler ki ; “Küçük memurlar zaten takdim olunurken, İmparator, uzun uzadıya konuşmaz. Yalnız bir – iki sual iradı adettir ve sualler da mahdut ve muayyendir. İlkine “Oui Sir” (Evet efendimiz) , ikincisine “Non , Sir” (Hayır Efendimiz) cevabı verilince iş olur biter.”

Selahaddin Bey, Sefir Reşid-paşazade Cemil Paşa tarafından bir baloda İmparator Üçüncü Napolyon’a takdim edildi.

(Selahaddin) ismi İmparator’un nazar-ı dikkatini celbettiğinden :

 * “Siz meşhur kahraman Selahaddin’in ahfadından (torunlarından)  mısınız? Sualini irad etti.

Selahaddin Bey, öğrettikleri gibi :

 * “Oui , Sir” cevabını verdi.

İmparator :
 * “Viraiment ?” ( Gerçek mi?) deyince de Selahaddin Bey ;

 * “Non, Sir” i bastırdı.

Bu cevap üzerine İmparatorla sefir bir birine bakarak gülüştüler. [1]

**

Kalem efendileri nasıl para, rütbe ve nişana ehemmiyet vermesinler, en büyük dava diye bu işi benimsemesinler ki! Koca nezarette esaslı başka iş gördükleri ve yaptıkları yoktu. Hariciye Nezareti sanki memurlara para, rütbe ve nişan dağıtmak için kurulmuştu. Memurlara göre , kurulmasında bundan başka sebebi yoktu. Çünkü o devirlerde her hangi bir Avrupa Devleti ile bir anlaşmazlık çıktığı zaman , Hariciye kalemlerinde çalışan memurların bu anlaşmazlıklarla ilgilenmeleri , bu hususta fikir beyan etmek şöyle dursun , aralarında bu meseleyi konuşmaları bile “suret-i kat’iyede memnu’” (kesinlikle yasak) idi.

Bir ecnebi devletle olan anlaşmazlık hakkında söylenecek bir söz, ağızdan kaçırılacak bir laf “zülf-i yâre” dokunabilir, Abdülhamîd’in irili ufaklı jurnalcileri tarafından kulağına gidip , Padişahın türlü vehimlere kapılmasına sebebiyet verebilirdi ve böyle bir kabahat işleyenin cezası çok kere sürgündü.

Osmanlı Devletinin gerileye gerileye çöküp gitmesine şaşmamak lazımdır, çünkü devlet idaresi böyle bir zihniyetin eline geçmişti. [2]

 

 

 

 

[1] Pakalaın, Mehmet Zeki, Tarihe Mal Olmuş , fıkralar, nükteler İst-1946 sh : 79

[2] Paker , Esat Cemal, Kırk Yıllık Hariciye Hatıraları , Remzi Kitabevi 3. Basım 2001


BAŞKAN DURSUN İLÇEDEKİ MUHTARLARLA BİR ARAYA GELDİ

VİCDANINIZ VİCDANIMIZDIR

BAŞKAN MUTLU SEMT PAZARINDA

BAYRAMPAŞA'DAKİ PARKLARDA BAHAR TEMİZLİĞİ VE BAKIM ÇALIŞMASI YAPILIYOR

DİŞ AĞRISI NASIL GEÇER?

GAZİOSMANPAŞA BELEDİYESİ, GENÇLERİ BESYO VE PMYO SINAVLARINA HAZIRLIYOR

“BENDE İSTERİM HA…”

BİLİM TEKNİK SOHBETLERİ FATİH KAFALI’YI AĞIRLADI

İNTİHAR GİRİŞİMİ BAŞARISIZ SONUÇLANDI

BAYRAMPAŞA BELEDİYESİNDE YÜKSEL MANSUR KILIÇ ZİYARETİ

BAYRAMPAŞA BELEDİYESİ’NDEN GERİ DÖNÜŞÜM EĞİTİMİ

BAŞKAN ABDURRAHMAN DURSUN GENÇLERLE BİR ARADA

BELEDİYEYE ZİYARETLER DEVAM EDİYOR

ESENLER SEMALARI TÜRK BAYRAKLI UÇURTMALARLA RENKLENDİ

İBB’DEN CUMHURİYET İÇME ARITMA SUYU TESİSİ PROJE TEMELİ

SULTANGAZİ BELEDİYESİNDEN İHTİYAÇ SAHİPLERİNE YEMEK

GENÇLER BESYO VE PMYO SINAVINA HAZIRLANIYOR

İBB İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞINDAN ZİYARET

SABAH SAATLERİNDE YÜRÜYÜŞ YAPMAK DEPRESYONU ÖNLÜYOR

BAYRAMPAŞA BELEDİYESİNDE YOĞUN MESAİ

İBRAHİM YILDIRIM

KIRK YILLIK HARİCİYE HATIRALARI

İbrahim Yıldırım'ın sohbet köşesi

11.03.2022 13:29:00

İstanbul

29.04.2024

  • İMSAK 04:20
  • GÜNEŞ 05:58
  • ÖĞLE 13:06
  • İKİNDİ 16:56
  • AKŞAM 20:05
  • YATSI 21:37
  • Pazartesi 17.1 ° / 12.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 16.1 ° / 13.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 15.8 ° / 13.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 30 1 3 59 93
2.Fenerbahçe 34 28 1 5 58 89
3.Trabzonspor 34 18 12 4 15 58
4.İstanbul Başakşehir 34 15 12 7 7 52
5.Beşiktaş 34 15 13 6 5 51
6.Kasımpaşa 34 14 13 7 -3 49
7.Rizespor 34 14 13 7 -6 49
8.Alanyaspor 34 12 10 12 3 48
9.Sivasspor 34 12 10 12 -4 48
10.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
11.Adana Demirspor 34 9 11 14 2 41
12.Kayserispor 34 11 13 10 -9 40
13.Samsunspor 34 10 15 9 -7 39
14.Ankaragücü 34 8 12 14 -3 38
15.Konyaspor 34 8 14 12 -14 36
16.Gazişehir Gaziantep 34 9 18 7 -15 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 34 7 15 12 -10 33
19.Pendikspor 34 7 18 9 -32 30
20.İstanbulspor 34 4 23 7 -41 16