IRAK’taki Pençe‑Kilit operasyon bölgesinde 1 Temmuz’da başlayan mağara içinde arama/tarama sırasında 12 kahraman askerimiz metan gazına maruz kalmış ve boğularak şehit olmuştur.
Acı haberin basın-yayın organlarına düşmesi ile birlikte şehit ailelerinin, o bildik sıvasız ve bakımsız evlerine rutin bayrakların asılması yine vicdanları sızlatmış, yürekleri dağlamıştır.
Göz göre göre askerlerimizin şehit olması, sadece teknik bir zafiyet değil; siyasi ve idari bir sorumluluk meselesidir. Artık “şehit verdik” demek yetmiyor, neden verdik sorusu sorulmalıdır…
Görünmeyen Düşman
Vatanı için nefes alan 12 Kahramanımız bir mağaranın karanlığına sızarken şehit düştüler. Ancak, bu kez bomba veya mermilerden değil, görünmeyen bir düşmandan, metan gazından.
Kahramanlarımızın mağara aramaları sırasında metan gazına maruz kalarak hayatlarını kaybetmesi, sadece bir “kaza” olarak geçiştirilemez. Çünkü bu, önlenebilir acı bir gerçeğimizdi.
Bu tür gazların bataklıklarda ve özellikle kömür madeni yataklarının bulunduğu yer altı boşluklarında birikmesi, bilinen bir risktir. Konunun uzmanları, mağara operasyonları, özellikle de kapalı alanlardaki aramalar, sadece askeri değil mühendislik ve güvenlik uzmanlığını gerektirdiğini belirtmektedirler.
Akla Gelen Sorular:
Yarım asra yakındır TSK’nın, özellikle kırsalda PKK’ya karşı yürüttüğü faaliyetlerde çok büyük deneyim kazandığı bilinmektedir.
TSK’nın dağda, bayırda ve yürüttüğü binlerce mağara operasyonunda kazandığı bunca deneyimin ardından 12 Kahraman Askerimizin şehit olmasıyla yaşanan acı, cevaplandırılması gereken şu soruları akla getirmektedir.
Bu mağara operasyonunda;
Bu Soruları Sormak Zorundayız Çünkü:
Çünkü 2025 Türkiye’sinde, düzenli ordu mensuplarının, metan gazı gibi bilinen bir tehlikeye karşı ön hazırlık yapılmadan ve korunmadan görevlendirilmesi affedilemez bir eksikliktir. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri veya Milli Savunma Bakanlığı’nca yukarıdaki soruların tatminkâr cevaplarının verilmesi gerekir.
Elbette hiçbir cevap, 12 Kahramanı geri getirmeyecektir. Ama bu sorular sorulmazsa, bir sonraki mağarada yine sessizlik olacak. Yine “kaza” denilecek. Yine benzer acılar yaşanacak…
Bütün dünyada askeri operasyonlarda risk yönetimi en az operasyonun kendisi kadar ciddiye alınır. Bizde ise hâlâ “ne olduysa oldu, olanlar geride kaldı” denilerek geçiştirilmeye, unutturulmaya yönelik tutum ve davranışlar kabul edilemez.
Yukarıdaki soruların cevapları kamuoyuna şeffaf ve detaylı bir şekilde açıklanmalıdır.
Bu Kahramanlar, sadece savaşarak değil, görevini yaparken, göz göre göre ihmal edilen bir ölümle şehit olduysa, sessizlik ve sineye çekme suç ortaklığıdır. Ve bu milletin, evlatlarının neden, nasıl şehit olduğunu bilmek en tabii hakkıdır.
Yukarıdaki sorular cevapsız kalmamalı, ilgililerce cevaplandırılmalıdır...
Çünkü bu millet, evlatlarını böyle sessizliğe gömerek büyütemez.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum…
İstanbul
12.07.2025