Manisa’da faal “Anemon Dağcılık ve Spor Kulübü” sadece sporla değil aynı zamanda kültür gezileriyle de dikkat çekiyor. Başkanlığını emekli Maarif Müfettişi Sayın Ömer Bülbül’ün yaptığı kulübün 08.12.2024 Pazar günü yaptığı kültürel gezinin durağı Akhisar idi. Akhisar’daki bu gezide bize rehberlik eden, Sayın Mustafa Kuzucuk hocayı, giden kafileye, Sayın Erkan Akbalık, otobüste şöyle tanıttı:
“Muhterem arkadaşlar!.. Akhisar’da bize rehberlik edecek arkadaşımız, Mustafa Kuzucuk’tur. Kendisi çok mütevazıdır. Hayatta iken hakkında tez yazılan başka kimse var mıdır, bilmem. Ama Mustafa Kuzucuk böyle donanımlı, Akhisar ve ona bağlı köyleri hakkında derin bir bilgi ve vukufiyete sahiptir” dedi.
Şahsen de tanıştığımız Sayın Mustafa Kuzucuk hakkında verdiği bu çarpıcı bilgiden sonra, bir otobüs dolusu Anemon Dağcılık ve Spor Kulübü kafilesini anılan tarihte Akhisar’da rehberimiz karşıladı.
İlk önce “Tepe Mezarlığı” olarak bilinen, MÖ yıllardan kalma Ören Yerine gittik. Şahsen bir Manisalı olarak ilk kez ziyaret ettiğim bu yeri Manisa ve çevresinden benim gibi görmemiş çok insan vardır. Biz oraya gezerken Güney Kore’den 20-25 kişilik bir turist kafilesi de görmeye geldi. Adamlar dünyanın öbür ucundan bu öreni gezmeye gelmişler. Rehberimizin derin bilgisine, arkeoloji öğrenimi da almış kafilemizden Dr. Fahrettin Er Bey, Yunanca yazıları okuyarak sütunları yapan ustaların isimlerini okuyarak katkıda bulunması ayrı bir zenginlik kattı.
Gün boyu yağmurlu geçen zamanda Akhisar Müzesi de ziyaret edildi. Burada rehberimizi bir köşede Sultan II. Mahmud tuğrasıyla iki fermanın bulunduğu yere geldik. Bu fermanların her biri birer daire fiyatı eder kıymette imiş. Müzeye “Mustafa Kuzucuk tarafından bağışlanmıştır” yazıyordu. Mustafa Bey; “Bu Akhisar Müzesi Manisa’ya bağlıdır. Kendisi bağımsız bir müze değildir. Elimde üç tane daha böyle Padişah Fermanı var. Bir gün, Akhisar Müzesi bağımsız müze olduğunda onları da buraya bağışlayacağım” dedi.
Bundan sonra yürüdüğümüz mahalle eski Rum evlerinin bulunduğu bir mahaldi. İlk durağımız, dünyaca ünlü armatör ve dünyanın sayılı zenginlerinden olan Onasis’in doğduğu evdi. Resimde onun doğduğu evi görmekteyiz.
Ondan sonra eski Rum evlerinden oluşan ve sit alanı olduğu otantik halinden belli olan sokaklardan rehberimizin engin bilgisinden istifade ederek geçip, Zeynelzade Çocuk Kütüphanesine geldik.
Akhisarlı önemli bir aileden gelen Zeynelzâde Hacı Ali Ağaoğlu, Hacı Ali Efendi tarafından Hashoca mahallesinde 1797 (Hicri 1212 ) yılında yaptırılmış bu tarihi kütüphane ve onun 2007 de yapılan restorasyonu sırasında gördüklerini rehberimizin açıklamalarından sonra Şeyh İsa Camiine geldik. 1447 de Akhisar’da doğan Şeyh İsa ve oğlu İlyas’ın mezarının da bulunduğu ve adını da Mahalleye verilen bu yeri ziyaretten sonra asıl dikkat çekici ve fakat bir o kadar da yürek dağlayıcı yerlere geldik.
Geldiğimiz evlerin resimlerini bulacaksınız.
AKHİSAR’DA TARİH CAN ÇEKİŞİYOR!..
2 – Şerifzade denilen Şerif oğullarına ait bu ev, Kurtuluş Savaşında bu bölgede, Soma, Kırkağaç, Akhisar, Gölmarmara komutanlarına gizli toplantı yaptıkları bir evdir. Daha sonra burası kreş oldu, aileler oturdu. Daha sonra Akhisar Belediyesi Kent Arşivi olarak 10 yıllığına kiralamak için anlaştı. Bunun dört yılı geride kaldı. Ama şu son halini görüyorsunuz. Yakın zamana kadar gayet güzeldi. Yan taraflardan da duvarlar açılmış durumda. Mükemmel hikâyesi olan bu ev bu halde kalırsa yıkılmak mukadderdir. Resimde İstiklal Savaşının kurmaylarının karargâh olarak kullandıkları ev. Bu tarihi ev görüldüğü gibi bakımsız. Yakında harabeye dönüşecek gibi.
“29 Ocak 1923 günü Latife Hanımla evlendi. Birkaç gün sonra, İzmir’den harekete ederek Akhisar’a geldi. 5 Şubat 1923 günü İzmir’den ayrılan Gazi, beraberinde Latife Hanım ile Kazım Karabekir Paşa olduğu halde Akhisar’a geldiler ve sevgi gösterileriyle karşılandılar. Manisa-Akhisar arasındaki Kapaklı istasyonunda bir süre duruldu. Burada, kendisi ve eşi için kurbanlar kesildi. Kendisini karşılamak için gelen halkla sohbet eden Mustafa Kemal Paşa, saat 11.00’de Çiftlik (Kayalıoğlu) istasyonunda Fahrettin (Altay) Paşa tarafından karşılandı ve askerleri teftiş etti. Askerlerin üç saatlik manevralarının ardından Gazi ve Latife Hanım, Çiftlik Hastanesini ziyaret ederek hastaların gönlünü almışlar ve onlara çeşitli hediyeler vermişlerdir.” (Atatürk ve Akhisar adlı kitaptan)
(Aziz Atatürk, 5-6 Şubat günü kaldığı Akhisar’dan ayrılmış, 7 Şubat 2023 Çarşamba günü Balıkesir’e gelerek, halkın toplandığı Zağanos Paşa Camiinde meşhur hutbesini vermiştir.)
4-Selman Bey Konağı.
Aziz Atatürk’ün 1924 Şubat’ında iki gün kaldığı konağın bugünkü hazin hali:
Karaosmanoğlu Halit Paşa olduğu Saruhanlı-Akhisar cephesi idi. Halit Paşa, masraflarını karşıladığı ve yüzlerce kişiden oluşan milli kuvvetlerin başına geçip Rum köylerine ve Yunan birliklerine baskınlar düzenlemiştir. Rum köylüleri ile Halit Paşa'nın arasında iyi ilişkiler bulunmakla beraber düşmanlıklar da vardı. Kendisinin Türk köylerine saldıran Rumlara karşı sert ve acımasız davranışları, Türkleri Rum baskısından korumuştur
56. Tümen Komutanı Bekir Sami Bey'in 24 Mayıs'ta Akhisar'a gelmesi üzere, kendisine Kuva-yı milliye'ye yardımcı olabilecek bir şahıs olarak Halit Paşa'nın adı verilmiştir. Bekir Sami Bey ile Halit Paşa'nın görüşmesinde Halit Paşa, bin atlı ve bin yaya kuvvet sözü vermiştir. Bu doğrultuda Halit Paşa, 24-25 Mayıs gece yarısında Akhisar'dan gizlice hareket etmiştir.
6-7 Temmuz gecesinde Nomikos isimli bir papazın kışkırtmaları ve Rum köylülerin Yunan kuvvetleriyle yaptığı işbirliği sonucunda çiftlik üç taraftan Rum köylüler tarafından kuşatılır. Çiftliğin doğu tarafında ise geçilemez büyük bir bataklık vardır. Sayıları iki yüze ulaşan kuşatmacı Rum köylülerin bir kısmı çiftliğe saldırmıştır. Halit Paşa ile bazı adamları ölmüş, Hafız Hüseyin ile Halit Paşa'nın oğlu Mehmet bataklığı kullanarak kurtulabilmiştir. Halit Paşa öldürüldükten sonra Rum köylüler tarafından başı gövdesinden ayrılmış, kendisinin ve adamlarının parmakları kesilmiş ve kıl bir torbaya konulmuştur. Bunun amacının, Halit Paşa'nın başını Manisa'da dolaştırmak olduğu tahmin edilmektedir. Halit Paşa’nın başı ve vücudunun parçaları bir araya getirilerek bu mezar oluşturulmuştur.
1922 yılındaki büyük yangında Halit Paşa'nın konağı ve aileye ait bütün evrakla birlikte paşalık beratı da yanmıştır. Bu nedenle Halit Paşa'ya bu payenin kesin olarak hangi tarihte verildiği bilinmemektedir. (Vikipedia’dan)
Bundan sonra, MÖ yüzyıldan kalma ve Kilise’den Camiye çevrilen Ulucami’yi gezdik. Cidden çok otantik bir yapı, tek kelimeyle harika…
Belediye Başkanı Sayın Besim Dutlulu’ya ANEMON DAĞCILIK VE SPOR KULÜBÜ üyelerine teşekküre layık kebap ikramı güzeldi. İçten teşekkür ediyoruz.
Bize mihmandarlık eden engin kütür birikimiyle rehberlik eden Sayın Mustafa Kuzucuk hocamız keza kocaman bir teşekkürü hak ediyor.
Fakat Milli Mücadele izlerini taşıyan, Aziz Atatürk’ümüzün de konakladığı evlerin yürek paralayan perişan hallerini görünce içimiz buruk kaldı.
Neredesiniz ey Akhisar Belediyesi?
Neredesiniz Ey Kültür ve Turizm Bakanlığı?
Neredesiniz Ey Vakıflar Bakanlığı?
Tarih Akhisar’da can çekişiyor? Haberiniz var mı?
Diye haykırmak geldi içimizden!..
O nedenle içimiz yangın yeri gibi viran ayrıldık…
İstanbul
12.12.2024