Son günlerde, Dubai çikolatası gibi lüks tüketim unsurlarının toplumsal gündemde başköşeye oturması, aslında daha derin bir soruna işaret ediyor. Bir yanda eğitim, ekonomi, güvenlik, kadın cinayetleri, rüşvet ve yolsuzluk gibi çözüm bekleyen büyük meseleler var. Öte yanda ise hızla tüketime yönelmiş, yüzeysel konulara saplanmış bir toplum. Bu durum, halkın önceliklerinin nasıl şekillendiğine dair acı verici bir tablo ortaya koyuyor.
Gerçek sorunları göz ardı eden bir toplum, yüzeyde mutlu olabilir; ama altta derin yaralar oluşur. Ancak bu yaralar, günü geldiğinde daha da büyümüş olarak karşımıza çıkar. Eğitimden ekonomiye, güvenlikten demografik yapıya kadar bir toplumun tüm temellerini sarsan sorunlar, çikolata gibi anlık hazlar ile göz ardı edilemez.
EĞİTİM: GELECEĞİ İNŞA EDECEK TEMEL DEĞERLER NEREDE?
Bir ülkenin geleceği, onun eğitim sistemine dayanır. Fakat bugün ülkemizde eğitim, sadece gençlerin değil, toplumun da ilgisini kaybetmiş durumda. Bilimsel ilerlemenin önünde duran köhne sistem, sorgulamayan nesiller yetiştiriyor. Her eğitim reformu, gençlerin sorunlarını çözmek yerine, daha çok kaygı yaratarak bir sonraki nesli beklemeye alıyor. Eğitim, bir toplumun geleceğe olan hazırlığıdır. Fakat Dubai çikolatasına ayrılan zaman ve enerjinin, eğitim gibi temel meselelere harcanmaması ne kadar üzücüdür.
EKONOMİ: GÜNLÜK HAYATTA DERİNLEŞEN KRİZLER
Ekonomi, bir ülkenin güçlü veya zayıf olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Hayat pahalılığı, işsizlik ve enflasyon, milyonlarca insanı zor duruma sokuyor. İnsanlar her gün geçim derdindeyken, küçük ekonomik krizler bile hanelerin düzenini bozuyor. Öyle ki, Dubai çikolatası gibi pahalı zevklere duyulan ilgi, ekonomik dengesizliklerin gölgesinde eriyip gidiyor. Bu toplumun her bireyinin, ekonomik zorlukları aşma yolunda mücadele etmesi gerekirken, meselelerin böyle yüzeysel kalması derin yaralar açar.
İÇ VE DIŞ TEHDİTLER: GÜVENLİĞİN HER AN TEHDİT ALTINDA OLDUĞU BİR ÜLKE
İç hainler ve dış tehditler, ülkenin huzurunu sarsmak isteyenlerin varlığını gösteriyor. Ülkemiz, hem içte hem de dışta farklı güçlerin oyunlarıyla mücadele etmek zorunda. Terör örgütlerinin saldırıları, içeride ise istikrarsızlığı körüklemek isteyen unsurlar, güvenliği tehdit ediyor. Bu tür tehditlerin toplumda yol açtığı güven bunalımı, birlik ve beraberlik duygularını zedeliyor. Güvenliği her an tehdit altında olan bir ülkenin, sorunlarına odaklanması gerekirken, anlık zevklere bu kadar düşkün olması ciddi bir uyarıdır.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE TOPLUM
Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri, ülkemizin en acil ve hassas konularından biri. Kadınların her gün karşı karşıya kaldığı bu korkunç tablo, toplumsal vicdanı derinden yaralıyor. Yasaların yetersiz kalması, cezaların caydırıcılıktan uzak olması ve toplumdaki bakış açısının değişmemesi, bu sorunu daha da büyütüyor. Toplumda şiddetin sona ermesi için güçlü ve toplumsal duyarlılık gereklidir. Kadınların güvenliğinin sağlanması, toplumun güvenliğini sağlar. Ancak ne acıdır ki, toplumda gerçek bir tepki yaratması gereken bu meseleler, daha önemsiz konular karşısında geri planda kalıyor.
ADALET VE AHLAK: YOLSUZLUK, RÜŞVET VE HIRSIZLIK
Yolsuzluk, rüşvet, adaletsizlik ve hırsızlık, bir toplumun çöküşe giden yoludur. Adaletin işleyişine duyulan güvenin azalması, sosyal ahlakı sarsar. Bir ülkede adaletin sağlanmaması, toplumsal düzeni alt üst eder. Rüşvet ve yolsuzluğun yaygın olduğu bir toplumda, bireylerin devlete ve birbirine duyduğu güven azalır. Bir toplum, adaletin sağlanamadığı bir düzen içerisinde nasıl yükselebilir? Dubai çikolatası gibi lüks tüketim merakının adaletsizliğe duyarsız hale gelmemize yol açması, tüm toplumsal değerlerimizi sorgulamamıza sebep olmalıdır.
GÖÇMEN VE SIĞINMACILAR: BOZULAN DEMOGRAFİK YAPI VE YENİ TOPLUMSAL DİNAMİKLER
Göçmenler, mülteciler ve düzensiz göçmenler, ülkemizin demografik yapısını hızla değiştiriyor. Bu değişim, sosyal dinamikleri etkilerken, aynı zamanda ekonomik, kültürel ve güvenlik açısından yeni sorunlar da doğuruyor. Giderek kalabalıklaşan şehirler, yerel halkla yeni gelenler arasındaki sosyal uyum sorunları, eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetleri üzerindeki yük artıyor. Bu durumda, toplumun ve devletin, sağlıklı bir entegrasyon süreci için politika üretmesi şart. Ancak bu konu da, tıpkı diğer meseleler gibi, anlık hazların gölgesinde kalıyor.
TOPLUMSAL DUYARLILIK: YÜZEYDE Mİ DERİNLERDE Mİ?
Dubai çikolatasına gösterilen yoğun ilgi, toplum olarak yüzeysel meselelere ne kadar odaklandığımızı gösteriyor. Kısa vadeli hazların peşine düşerek, derin meseleleri unutmak, bir süre sonra bu meselelerin ağır sonuçlarıyla yüzleşmemize neden olacak. Ekonomik kriz, adaletsizlik, eğitimdeki sorunlar, güvenlik tehditleri ve göç gibi derin meseleler, Dubai çikolatası kadar konuşulmadığında, ülkemizin geleceği tehlikeye girer.
BİR ÜLKENİN GÜCÜ, BİLİNÇLİ HALKIYLA ÖLÇÜLÜR
Toplum olarak, küçük hazların peşinde koşarken büyük meseleleri ihmal etmek, geleceğimizi riske atmaktır. Dubai çikolatası gibi yüzeysel konular yerine, gerçek sorunlara yönelmek zorundayız. Bilinçli bir halk, sadece kendi refahını değil, geleceğini de düşünür. Toplumsal sorunlara duyarlı bir toplum, ilerlemenin en büyük garantisidir. Ülkemizin karşı karşıya olduğu bu kadar ciddi soruna rağmen, toplumsal gündemimiz, gerçeklerin yerine anlık tatminlerle doluysa, bir an durup düşünmeliyiz. Bizler, ülkemizi daha iyi bir geleceğe taşımak istiyorsak, gerçek gündemden uzaklaşmamalıyız.
İstanbul
10.12.2024