38. CHP Olağan Kurultayı yapıldı, tarihinde ilk kez görevde olan bir genel başkan koltuğundan oldu. 13 yıldır CHP genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel’e karşı seçimi kaybetti. CHP 8. Genel Başkanı olarak Özgür Özel Koltuğa oturdu.
Öncelikle Cumhuriyetin 100. Yılında, Türk siyasetinin 100 yıllık çınarı CHP’ye Genel Başkan olan Özgür özel ve ekibini kutluyorum, Türk siyasetine hayırlı olmasını diliyorum.
Her siyasi partide olduğu gibi, demokrasinin gereği kurultaylar olur yarışa giren adaylardan bir kazanır dönemi süresince partinin genel başkanlığını en iyi şekilde yapmaya çalışır. Gerçi Türk siyasetinde siyasi parti liderleri, özellikle sağ siyasi partilerde adayların mücadelesi pek yaşanmaz. Genel başkanlar dünyalarını değiştirinceye kadar genel başkan kalırlar, demokrasi denilmesine rağmen kurultaylar formaliteyi yerine getirmek için yapılır, kanun müsaade etse sanırım kurultay bile yapılmaz.
14 ve 28 Mayıs 2023 Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası kaybeden CHP Merkezli Millet İttifakı sonrası, CHP’de bir değişim rüzgarı başlatıldı. Bu değişim rüzgarının baş aktörü de seçildiği günden beri yerel siyaset yerine genel siyaset yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu.
O kadar güçlü bir çıkış yaptı ki, bir anda dengeleri yerinden oynattı. Kamuoyunun CHP Genel Başkanlığına oynayacak, aday olacak dediği Ekrem İmamoğlu çekici güç olmadı, itici güç oldu. Özellikle İstanbul gibi metropol bir kentte İstanbul’da zaferini ilan etti. Genel merkez kurultayına da alınan bu zaferin rüzgarıyla gitti ve değişim gerçekleşti, değişimciler kazandı.
Aslında bakarsanız buraya kadar her şey normal demokrasilerde siyasi partiler yöneticilerini kurultaylarda belirler, mücadele sonucu bir kişi ve onun hazırladığı liste kazanır yeniden bir kişi kazanıncaya kadar partiyi o ekip yönetir. Bakarsanız burada bir terslik yok.
Terslik emparyal güçlerin bölgede oynadığı oyunlarında, yapılandırma hareketlerinde Türk siyaseti ve siyasi partileri birer figür olmasında. Bunu bilerek veya bilmeyerek bu figürü kabullenmekte.
BOP İÇİN EMPARYALİST GÜÇLER ULUSAL DEVLET İSTEMEZLER
Emperyalist güçler BOP projesini yaparken bölgede birkaç önemli faktörün ortadan kalkması gerektiği belirlediler.
Bu faktörler:
BOB bölgesi içindeki diğer devletlerde bunu çok kolay yaptılar. Ya büyük yapılı ulusal devletleri küçük parçalara ayırdılar, yada kendi içlerinde parçaladılar. Bunlara örnek Arap yarımadasını küçük devletçiklere bölmeleri, Suriye, Irak gibi güçlü devletleri de kendi içlerinde parçalamaları gibi.
Emperyalist güçler için en zor olanı Türk milletiydi. Bu millet devletine oldukça sadık bir millet, ne kadar yıkmaya çalışsalar da küllerinden yeniden doğuyordu. Sevr zorlamasını nasıl ayaklar altına alıp Türkiye Cumhuriyeti nasıl kurmuş ise yine yeniden, yeniden ulusal üniter devletini kurardı. O zaman ellerindeki hazineyi almaktı. Bu hazineyi almak da çok kolay değil, o zaman içten zehirlemek gerekirdi.
İşte Türkiye için bunu yaptılar.
Türk milletinin elindeki hazine, toplumsal milli kültür değerleri ve İslam dinine olan sağlam bağları. Bunu uzun bir zamana sığdırarak gerçekleştirdiler. Kültür değerlerinden parça parça kopardılar, Ilımlı İslam projesiyle İslam dinine olan bağ yeni bir din anlayışıyla koparıldı. Bunu öyle bir yaptılar ki, toplumu kendi silahıyla vurdular. Muhafazakar yapılı siyasi partilere ve dini görünümlü teşkilatlara verdikleri imkanlarla.
Şimdide ulusal üniter devlet yapısını izale etmek gerekirdi. Türkiye Cumhuriyeti şu an bölgede kalan tek ulusal devlettir. Siyasi partilerde ulusallığı her daim koruyan ve savunan iktidara yakın her daim ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk partisidir.
Beğenseniz de beğenmeseniz de, fikri uysa da uyamasa da ülkenin en eski, en kurumsal partisidir. Genel başkanlar değişir, seçimler kaybeder, yıllarca iktidar olamaz ama hep yerini korur, ideolojik yapısını bozmaz.
Fakat CHP’de son planlamalarla bu yapısının bozulma trendine girdiği gözüküyor. Kemal Kılıçdaroğlu ile başlayan süreç Ekrem İmamoğlu ile devam ediyor. Ülkenin ulusal üniter yapısının zaafa uğraması emperyalist güçlerin hoşuna gidecektir. Diğer devletlere uyguladıkları asgari işgal Türkiye için pek geçerli olmayacağını bildikleri, Türk insanının devleti için birlerinin yaptığı gibi kaçmak yerine canını vereceğini bildikleri için askeri işgal sistemini yerine zafiyet sisteminin planıyla yürüyorlar.
İç siyasette partilerin ne olduğu, iktidar muhalefet, meclis içi veya dışı olduğundan ziyade milli konularda düşünülerek hareket edilmeli kurulmak istenen oyunlar bozulmalıdır. Siyasi iç çekişmelerle bu oyunları bir tutmamak gerekir.
İstanbul
11.11.2024