MEHMET CEYLAN

Tarih: 04.02.2021 09:30

BU TİYATROYU BİZ ÇOK İZLEDİK; AMAN DİKKAT!...

Facebook Twitter Linked-in

Son günlerin tehlikeli olaylarını biz ilk defa izlemiyoruz, onun için tüm tarafların daha dikkatli olması gerekir. Bu tip olaylar her zaman masum sahne ile başlar, sonrasında sahne büyüdükçe büyür.

Boğaziçi Üniversitesi olayları diye tarihe geçecek olan bu olay başlangıç da masun ve karşılıklı haklılık paylarıyla başladı.

Boğaziçi Üniversitesine Rektörlüğüne, Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanmasıyla başladı olaylar.

Her iki tarafa da baktığımız zaman haklılık payları vardır.

Yasal olarak bir sakıncası olmayan ama siyasi etik olarak sakıncası olabilecek, bir siyasi partiyle intisaplı olan birinin bir ilim ve bilim yuvasına yönetici olarak atanmaması gerekirken Prof. Dr. Melih Bulu  Boğaziçi Üniversitesine Rektör olarak atandı. Etik olmasa bile cumhurbaşkanının yani atamanın bir yanlışı yok.

Öğrenciler; bir siyasi partiyle intisaplı olan birinin rektör olmaması talebi ve üniversitelerde, öğrencilerin seçmesi teklifi de yanlış değil.

Masun bir haklılıkla başlayan olaylar bu duruma geldi.

Bu tip olayı en yakın tarihte gezi olaylarında gördük. Taksim Gezi Parkındaki ağaçların korunması gibi haklı bir dava ile başladı sonrası haklılıkları bir tarafa bırakın kaosa, devlete saldırıya dönüştü.

Boğaziçi Üniversitesi olayları da haklılık payı olan bir talep, bir teklifle başladı ama geldiği nokta ve tarafların bu haklılık paylarını ortadan kaldırdı.

Aynı gezide olduğu gibi ilk masum haklı teklif ve talepler karşısında ikna edici olayları yatıştırıcı bir tavır sergilemesi gerekirken, adeta olayların üstüne benzin dökercesine müdahale etti.

Hatırlayın Gezi olaylarının başlangıcında 30 kişilik grup haklı olarak ağaçların kesilmemesi için kendilerini ağaçlara bağlamışlardı. Bunları ikna etmek yerine sabahın beşinde, tomalarla, tazzikli su ve biber gazıyla operasyon yapılmıştı, hiç ikna çalışması yapılmadan. Operasyon sonrası olaylara dış kaynaklar dahil ne kadar kaos meraklısı varsa müdahil olmuş devletin mallarına zarar verilmiş gencecik canlar yok olmuştu.

Şimdi de Boğaziçi Üniversitesi olayları haklılık payı olan bir talep ve teklif sonrası, yapılan müdahaleler sonrası gene aynı içerden ve dışardan ne kadar kaos meraklısı varsa müdahil oldu.

Meşru zeminde siyaset yapan iktidar ve muhalefet de yanlış söylemlerle ve müdahalelerle olayın üstüne benzin dökmemeli, hassasiyetle dikkat edilmelidir.

OLAYLAR HADDİNİ AŞTI

Kimse fikir beyan etmekle, haklı taleple, haklı teklifle; hakareti, kavgayı, ahlaksızlığı karıştırmasın.

Öğrencilerin baştan yaptıkları haklı bir talep, bir teklif ne hale geldiğini hepimiz gördük.

Üniversite öğrencilerinin haklı talep ve teklifleri ile başlayan olaylar devlete saldırıya, ülkeyi kaos ortamına sokmaya, ülkenin huzurunu bozmaya dönüştü.

Bu olayları istismar eden bir takım iç ve dış mihraklar farklı sahnelerle tiyatrolarını sergilemeye başladı.

Birileri çıktı; Müslümanların kıblesi Kabe’ye hakaret etti din düşmanlığını körükledi.

Birileri çıktı; “Müslüman Öğrenciler” diye bir açıklama yaptı, sanki Müslümanlar da bu olayların içinde gibi görüntü verdi.

Birileri çıktı; bu milletin hiçte kültür değerleriyle uyuşmayan, toplum ahlakına uymayan LGBT ofisi diye bir yer açtı.

Marjinal, sözde sol, terör gruplar orada yer aldı. Göstericilerin bir çoğunluğu DHKP/C, TKP-ML gibi terör örgütleri olduğu açıklandı.

Birden bire ne olduysa dışarıdan Avrupa ve ABD yetkilerinden uyarılar geldi. Aslında uyarı değil aba altından sopa gösterdi.

Bunlar gösterdi ki, biz bir kez daha ülke üzerinde oynanan tiyatro izliyoruz. Ülke kaosa sürüklenmek isteniyor. Haklı bir talep ve teklifler kaosa dönüşüyor, bunu birleri sahneliyor.

KONUŞMALARA DİKKAT

Bu olaylar üzerine yapılan konuşmalarda gerek iktidar kanadı, gerekse muhalefet kanadı dikkatli olmalı, dikkatli konuşmalı. Tahrik eden veya destekleyen konuşmalardan ziyade olayların ortaya koyduğu mesajı iyi anlamalı, ona göre konuşmalı.

Olayların ateşi düşürülmeli. Bu olayların ülke adına hayır değil şer getireceği düşünülmeli.

Bu olayların ülke üzerinde oynanan bir tiyatro olduğu unutulmamalı,  geçmiş zamanlarda bu tiyatro bir çok kez oynandığı unutulmamalı.

Siyasilere de söyleyecek sözümüz var. Sırf birbirinize karşı çıkar görünmek için bu ülkeye yazık etmeyin. Dere geçerken at değişmez yapıcı tekliflerle ve ortak akılla olayları çözün, milli mutabakat sağlayın…

Ellili yıllardan beri belli aralıklarla oynanan oyunları göz önüne getirelim. En son 15 Temmuz geçeli beş yıl oldu, tiyatro sahnesinin vakti geldi demek ki….  


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —