Bayrampaşa siyaset sahnesinde öyle isimler vardır ki, makamdan azade bir sevgiyle, bir "abi" şefkatiyle anılırlar. Geçmiş dönem Bayrampaşa Belediye Başkanı olan, şimdilerde ise ne yazık ki Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hasan Mutlu da işte bu müstesna figürlerden biriydi.
O, sadece bir siyasetçi değildi; Bayrampaşalının gönlüne adeta taht kurmuş bir ağabey, bir hoca idi. Kendisini makamın soğuk duvarları arasına hapsetmek yerine, bilgeliğini ve tecrübesini “çocuklarım” dediği Bayrampaşa gençliği ile paylaştı. Onun için mevkiler, unvanlar gelip geçiciydi. Şahit olanlar bilir; hayatında asla kibir ve koltuk sevdasının peşinde olmadı. En temel ilkesi ise adaletti: "Kim olursa olsun, kimseye kul hakkı yedirmem" şiarıyla hareket etti.
Ancak ne yazık ki, günümüz dünyasında bir insanın onuru ve emeği, bazen bir çırpıda hiçe sayılabiliyor. Tam da bu süreçte, hakkında yapılan ani bir operasyon ve ardından yayılan mesnetsiz iddialar ile karşı karşıya kaldı. Bu iddialar, sadece meslek hayatını değil, aynı zamanda hürriyetini de hedef aldı. Zira, Hasan Mutlu şu an yargı sürecini parmaklıklar ardında yaşıyor.
Başlatılan karalama kampanyası o kadar pervasızdı ki, haberler sadece şahsını hedef almakla kalmadı, en kutsalına, ailesine kadar uzandı.
Bu devirde bir insanın hayatı ve haysiyeti bu kadar kolay mı harcanıyor? Göz ardı edilen en büyük gerçek şudur: Siyasetçi kimliğinden önce o, bir evlat, bir abi, bir eş, bir baba ve bir hocadır. Bu iftiralar ve yaşadığı bu durum, sadece onun kariyerini değil, bütün bu rollerini derinden yaralamıştır.
Karalama haberleri ve iftiraları atanlar belki bir başarı elde ettiklerini düşündüler. Fakat acının boyutu, sadece saldırılarla sınırlı kalmadı. Mutlu'nun ailesi, yaşadıkları büyük üzüntünün üstüne, bir de bu karalama haberlerin yarattığı manevi yük ile derinden sarsıldı. Aile, hem mesnetsiz iddialarla hem de bu iddiaların medya üzerindeki yıkıcı etkisiyle sınandı.
Unutulmamalıdır ki, atılan her iftira, yayılan her asılsız haber, sadece bir manşet değil, ardında gözyaşı ve yıkım bırakan keskin bir darbedir. Bilgiye adeta kelepçe vurulduğu bu çağda, Hasan Mutlu örneği; bir insanın itibarının ne kadar kolay hedef alınabildiğini acı bir şekilde göstermektedir. Bu süreçte haksız yere hürriyetinden mahrum bırakılan bir ağabeyin, bir hocanın yaşadığı mağduriyet, vicdanlarımızda derin bir yara açmıştır.



