Bir kanaat önderi olarak gazetecinin en önemli görevlerinden birisi de “Emri bil maruf nehyi anil münker” diye tarif edebileceğimiz iyiliklerin emredilmesi kötülüklerin de yasaklanması ile ilgili bir görevi toplum adına yerine getirmesidir. “Emri bil maruf nehyi anil münker” yani; iyiliklerin emredilmesi, kötülüklerinde ortadan kaldırılması/yasaklanması görevi tüm müminlere düşen bir görev olmasına rağmen sanki bu görev belli bir gruba aitmiş gibi yanlış bir anlayış vardır. Bu görev yalnızca camide görevli olan din görevlilerine ait değildir. Herkes bulunduğu yer ve imkanlarına göre bu görevi yerine getirmelidir. Ferdi ve toplumsal huzur, bu görevin yapılıp yapılmaması ile doğrudan ilgilidir. Günümüzde basın yayın organlarını bu amaçla kullanan bir gazeteci, hem mesleğini yapmakta hem de Rabbimizin bizlerden istediği çok önemli bir görevi yerine getirmektedir.
Gazeteciler; Okuyan, araştıran, toplumun dertlerine ve sevincine ortak olarak hayata bakan ve okuyucularına da kendi bilgi birikimlerini aktararak yazılarıyla adeta topluma uzaktan eğitim veren kanaat önderleridir.
Uzaktan eğitim, pandemi ile hayatımıza aktif olarak girdi ama hiç kimsenin uzaktan eğitimi telaffuz etmediği zamanlarda basında çalışan arkadaşlarımız, gerek yaptıkları haberler ve haberlere getirdiği yorumlarla, gerekse katıldığı programlardaki konuşmaları ve konukları ile yaptıkları sohbetlerle uzaktan eğitimin sessiz kahramanları olmuşlardır.
Basın, özellikle görsel yayın yapan televizyonlarımız aracılığı ile spordan sağlığa, ekonomiden siyasete kadar yaptıkları haber ve programlarla toplumun büyük bir kesimini ihtisas sahibi yapmıştır. Yanlış hatırlamıyorsam Ayhan Songar yazmıştı, Tıp, İlahiyat ve Futbol konusunda ülkemizde asistan bulmak imkânsız çünkü bu sahalarda herkes doktorasını tamamlamış doçentlik seviyesine yükselmiştir. İlgili ilgisiz herkes bu sahalarda yorum yapar hale geldi ise bunda basının oynadığı rol inkâr edilemez.
Gazeteci, yaptığı faaliyet ile aynı zamanda bir kamu görevi yapmaktadır. Kamuoyunun sesini ilgili yerlere aktaran, ilgili makamların da kamuoyunu bilgilendirmesi gereken duyurusunu hızlı bir şekilde yayınlayarak merkezden en ücra yerlere varıncaya kadar ulaştırandır.
Bir kanaat önderi olarak gazetecinin en önemli görevlerinden birisi de “Emri bil maruf nehyi anil münker” diye tarif edebileceğimiz iyiliklerin emredilmesi kötülüklerin de yasaklanması ile ilgili bir görevi toplum adına yerine getirmesidir. “Emri bil maruf nehyi anil münker” yani; iyiliklerin emredilmesi, kötülüklerinde ortadan kaldırılması/yasaklanması görevi tüm müminlere düşen bir görev olmasına rağmen sanki bu görev belli bir gruba aitmiş gibi yanlış bir anlayış vardır. Bu görev yalnızca camide görevli olan din görevlilerine ait değildir. Herkes bulunduğu yer ve imkanlarına göre bu görevi yerine getirmelidir. Ferdi ve toplumsal huzur, bu görevin yapılıp yapılmaması ile doğrudan ilgilidir. Günümüzde basın yayın organlarını bu amaçla kullanan bir gazeteci, hem mesleğini yapmakta hem de Rabbimizin bizlerden istediği çok önemli bir görevi yerine getirmektedir.
“Kamu yönetiminde şeffaflık ve ulaşılabilirlik düsturu” ile son dönemlerde; genelde CİMER, yerelde de açık kapı, beyaz masa vb. çalışmalar yapılmaya çalışılsa bile, toplumsal konularla ilgili vatandaş ahvalini anlatmakta yetersiz ya da duyarsız kalıyor. Her önüne gelen, mülki amire veya diğer kamu idarecilerine, yaptıkları hatalarla ilgili bir şey söyleyemeyebilirler ama gazeteci elinde bulunan imkânlarla yapılan yanlışların duyurulması veya güzelliklerin teşvik edilmesi noktasında kamu adına uyarılarını yaparak dinimizin de emrettiği bu görevi yerine getirmektedir. Bu bilinçle görevini yerine getiren tüm meslektaşlarımızı tebrik ederim.
Kamu yararı gözetilerek ve gazetecilik ahlakı çerçevesinde yapılacak çalışmalarla muhtemel bir kötülük, uygun bir şekilde önlenirse toplumda meydana getireceği tahribat en az zararla atlatılmış olur. Aksi takdirde durgun suya atılan taşın meydana getirdiği dalgalanmalar gibi o kötülük aileden mahalleye, mahalleden beldeye, beldeden bölgeye ve nihayetinde tüm ülkeye yayılır. Ondan, masum olan olmayan, suçlu olan olmayan herkes zarar görür. Allah Resulu bunu bir gemide yaşayan iki grup insana benzetir. Kura sonucu bu iki gruptan biri geminin alt katına, diğeri ise üst kata yerleştirilmiştir. Alt kattakiler su ihtiyaçlarını gidermek için üst kata çıkmak zoruna kaldıklarından geminin alt tarafına bir delik açmaya karar verirler. Böylece üst kattakileri rahatsız etmeden ihtiyaçlarını giderebileceklerini düşünürler. Resulullah der ki, “Eğer üsttekiler, alttakileri, yapacakları bu işten vaz geçirmezlerse hepsi birden helak olur. Fakat onlara engel olurlarsa hepsi birden kurtulur.” (Buhari)
Basın mesleği böylesine kutsal bir meslek olmasına rağmen maalesef başka amaçlar için kullananlar da olmaktadır.
Mesleğini kamu yararı gözeterek iyiliklerin, güzelliklerin artması için çalışan tüm basın çalışanlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü tebrik ederim.