O gün bir heyecan sarmıştı her yanımı, Balkan yolculuğuna başlamıştık.

550 yıl hükmettiğimiz bu ecdat topraklarını ziyaret etmek bana hem acı hem de sevinç vermekteydi. Seyahatimizin ikinci günü Cuma gününe denk gelmişti. Cuma namazını kılmak için yer aramıştık. İstanbul dan yüz sene önce fethettiğimiz Selanik’ te bir cami kalmamıştı. 220 tarihi camiden hepsini yıkmışlardı. Muhteşem bir Osmanlı kalesini ve beyaz kuleyi yıkamamışlardı.

Onlar akıtılan kanların yaşayan şahitleri gibiydiler. Sanki hala Türklerin akıtılan kanının kokuları var gibiydi. Ne asılan bir bayrak, ne de okunan bir ezan vardı. İzmir’in benzeri olan Selanik  tek mermi atılmadan teslim edilmişti ihanetin sonucunda. Ve mahzun ve hüzünlü bu şehri kale’den seyretmek, içerimi parçalamıştı.

Aradığımız mescit yarı kahve  ve yarı ibadet haneydi. Yer altında bir yerdi. Endişeyle ve ürkek Cuma namazımızı kılmıştık. Şimdi fener patrikhanesini ve Selanik’i  karşılaştırmıştım. Hele Batı Trakya’yı . Asırlardır yönettiğimiz , koruduğumuz, kimsenin kılına zarar vermeden yönettiğimiz bu topraklarda iki kelime Türkçe öğretememiştik. Hiç kimsenin kılana zarar vermemiştik asırlarca. Aklımızdan geçmemişti besbelli. Zavallı Türk milleti o kıtadan bu kıtaya koşturulup kırılmış azınlık dediklerimiz çoğalıp, zenginleşmişlerdi.

Hüznümüzün doruk noktaya çıktığı bir anda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu eve götürmüşlerdi bizi. Nasıl bir duygu yaşadığımızı anlatmak kabil değildi.

Büyük Türk milletinin ayağa kalkacağı, yedi düvel dedikleri emperyalist haçlı sürülerine karşı kurtuluş mücadelesini başlatacak insan bu evde doğmuştu. Hüzün ve dualarla ayrılmıştık bu evden….

İstanbul yıllarca işgali yaşamıştı. Galata kulesinde ve Beyazıt kulesinde İngiliz bayrakları asılıyordu. Yıllarca sahipsiz halde kalan hanelerde yaşayan kadın ve kızlarımız tecavüze muhatap olmuşlardı. Çoğu kendi canına kıymıştı. Balkanlarda sahipsiz kalan aileler tarihin en büyük katliamlarına muhatap olmuşlardı.

Kendini Edirne’ye atan ne kadar şanslıydı. Hür olmak vatan toprağına kavuşmak nasıl büyük bir nimetti. Yıllarca çaresiz ve sahipsiz kalmışlardı….

Ve şimdi “Geldikleri gibi giderler” diyene küfrediyoruz.

Eyvah ki eyvah…

Doğuda Ermeni, Rus zulmü, Batıda Haçlı zulmü, Ankara’ya kadar gelen katil, zalim yunan sürüsü…..

Hürriyet, vatan ,bayrak, ezan ve istiklal mücadelesi. Bu mücadelenin liderlerine ve kahramanlarına  “Kafir” diyorsun.

Allah bizi çarpar kardeşim……

02 Haziran 2021