Elbette dünya hayatında bir çok sorunla karşılaşıyoruz.
Şöyle bir bakın, önce bir kendinize ve çevrenize sonra da yeryüzüne ve coğrafyaya bakın.
Ne görüyorsunuz? Coğrafya çok engebeli bir arazi değil mi?
Dümdüz ovaları görüyorsunuz, bir bakıyorsunuz ki sarp dağların eteğindesiniz ve aşmak zorundasınız.
Yeşillik içinde bir yol yürürken taşlıklı, dikenli bir yol önünüze çıkıyor ve bunu da yürümek zorundasınız.
İşte insan hayatı da böyle bir şey. Hiçbir hayat dik çizgi, dümdüz değildir.
İşte bu gül bahçesinin yanında engebeli yollardan biri de çocuklarımız.
Çocuklarımız geleceğimizin teminatı. Onlara en iyisini vermeye çalışıyoruz.
Fakat biz en iyisini yapacağız derken çok kötü şeyler de olmaya başlıyor değil mi?
Bir yerlerde hata yapıyoruz demek ki.
Göz bebeğimiz, çocuklarımız en kıymetli hazinemiz. Her şeyin en güzelini, en iyisini vermek için gece gündüz çalışıyoruz. Hiç bir eksiği kalmasın, gözü kimse de olmasın diye bir dediklerini iki etmiyoruz. Fakat atladığımız bir konu var, değil mi? İşte atladığımız o konu nedir biliyor musunuz?
Diyoruz ki “Ben zorluk çektim çocuğum çekmesin, ben görmedim çocuğum her şeyi görsün.“ Çocukların eline her türlü imkânı veriyoruz da kendimizi veriyor muyuz?
Peki güzel de sorumluluk veriyor muyuz?
Öncelikle söyleyelim çocuklar söz dinlemez ve gördükleri şeyleri yapar.
Çocuklarımızın geleceği ve hayatında sorumluluk alacağı şekilde neler yapıyoruz?
Bağımlılık önemli bir sorun. Bağımlılık deyince şimdiye kadar sigara, alkol, madde bağımlılığını biliyorduk şimdi ise çok çeşitli bağımlıklar hayatımızda yerini aldı.
Bir düşünelim bakalım.
Sigara içen bir babanın çocuğunun sigara içmemesi mümkün mü?
Evde alkol alan ya da alkol alıp sarhoş şekilde eve gelen birinin çocuğunun alkol kullanmaması mucize olur değil mi?
İşinden eve geldiği zaman hoş sohbet muhabbet eden bir ailenin çocuğu o anın yaşandığını görünce o çocuk da öyle yaşamak ister değil mi?
Evde hep beraber kitap okuyan bir ailenin çocuğunun da kitap okuması çok doğal değil midir?
Şimdi sizlere soruyorum:
Akşam işten eve geldiğiniz zaman ne yapıyorsunuz?
Yemeğinizi yediniz, televizyonu açtınız, elinizde telefon siz çocukları görmüyorsunuz ama onlar sizi görüyor. Hele bir de sigarayı yakıp çayla keyif yapıyorsanız, yemekte haydi bir kadeh içelim diyorsanız ya da eve gelmeden alkol alıyorsanız.
Siz bunları yaparken sizi yakından takip eden birileri var.
Kim bunlar biliyor musunuz?
Sizi rol model alan çocuklarınız.
İşte dikkat etmediğimiz konu tam da bu!.
İstediği kadar para veriyorsunuz, istediği oyuncağı ve kıyafeti alıyorsunuz, istediği gibi geziyor ve size göre ortada hiç bir sorun yok.
Şunu bilin ki, çocuğunuz o verdiklerinizle mutlu oluyor gibi ama aslında mutlu değil.
O çocuk anne, baba, ağabey, abla ilgi ve sevgisini istiyor.
Şimdi herkes kendisine bir sorsun bakalım.
Ne zaman çocuğunuzla beraber kitap okudunuz?
Ne zaman çocuğunuzla camiye gittiniz?
Ne zaman çocuğunuzla tarihî ve doğal mekânları dolaştınız?
Dost sohbetinde elinize telefonu almadan kaç saat durabildiniz?
Sizinle birlikte çocuklarınızda dost sohbetlerine katılabildi mi?
Soruları o kadar çoğaltabiliriz ki.
Sonra kalkıyoruz “benim çocuğum niye bağımlı oldu?” diye soruyoruz.
Benim çocuğum nasıl madde bağımlısı oldu? Sigaraya ne zaman başladı?
Bizim çocuğun elinden hiç telefon ya da tablet eksik olmuyor, bilgisayar başından hiç kalkmıyor.
Senin elinden telefon düşüyor mu?
Geçtiğimiz günlerde bir cami imamı anlattı Cuma hutbesin de, ben hûtbe okurken oyun oynayanları gördüm’ diyor.
Bağımlılık sadece çocuklarda değil her yaştaki insanda görülebilen yaygın bir hastalık bugün.
Günümüz teknoloji nimetleri aynı zamanda insani özelliklerimizi de elimizden alıyor.
Oldukça yararlı olan imkânlar verimli kullanılmadığı zaman tehlikeli bir silah haline geliyor.
Bu aile arasındaki kopukluk, verilen imkânların fazlalığı ya da veremediğimiz imkânların yetersizliği çok sayıda bağımlılığı da beraberinde getiriyor.
Baktığımız zaman, teknolojinin nimetlerinin verdiği bağımlılık beşiğe kadar düştü.
Ninniler söyleyerek çocuğunu avutan anneler yerine teknolojinin nimetleriyle annelik yapan bir dönem başladı.
Bir çocuğun öncelikle annenin ilgi ve sevgisine ihtiyacı var.
Oyun oynarken çocuklarıyla çocuk olan babalar yerine “eline telefonu ver, kurtul!” babaları oluştu.
“Gel birlikte oyuncak yapalım” diyen, telden, ahşaptan araba yapan babalar yerine ya da
Bez bebekler yapan anneler yerine son teknoloji oyuncaklar alıp
“Neyin eksik oyna!” diyen babalar ve anneler dönemi başladı.
Komşusuyla keyif kahvesi içerken “Hadi sen odana git, bizi rahatsız etme!” diyen anneler dönemi başladı.
Bu örnekleri o kadar çok çoğaltabiliriz ki, bir süre sonra yalnız kalıp ve teknolojinin nimetleriyle büyüyen çocuk, yalnızlığını unutup kendini rahat ettirecek yollar aramaya başlıyor.
Teknolojinin nimetleri içinde gördüğü görselleri uygulamaya başlıyor.
Ya sapkın bir cinselliğe yöneliyor, ya da vahşi bir ruh haline dönüyor.
Bu tip dönüşümler içinde de her yolu kendisine hak saymaya başlıyor.
Önce birkaç dal sigara, sonra bir kadeh alkollü içecek daha sonra da bağımlılık yapan zararlı maddeler.
Belli bir yaşa geldiği zaman sayısız bağımlılıklar deryasında yüzmeye başlıyor.
Zamanın getirdiği toplum gerçeklerinden uzak yaşam modelleri sonrası kendi yalnızlıkları içinde yaşayan bir birey olmaktan ileri gitmiyor.
Tabi ki, istisnalar vardır, tabi ki de başarılı bireyler vardır.
Başarılı bireyleri araştırırsanız çocuk yaştan itibaren ailesiyle beraber büyüyen veya anne ve babanın ilgisiyle büyütüldüklerini görürsünüz.
Kıymetli anneler ve babalar.
Yapmamız gereken aslında çok zor değil. Elbette hayatın zor şartları içinde sizler de mücadele veriyorsunuz. Zorluklar içinde de olsa en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz. Burada yaptığımız gelişen ekonomik şartlarda strateji yanlışlığı, kolaycılık ve özenme korkularıdır. Önce bunlardan kurtulmak gerekir.
Gençlere de tavsiyem bugünün eğlencesini değil, yarının istikbalini düşünerek hedefinizi yüksek tutun. Hayatı bir eğlence olarak değil başarının harmanı olarak görün.
Kimse sizin ne kadar eğlendiğinizle ilgilenmez ama neler yaptıklarınızla ve başarılarınızla ilgilenir. İyi ve başarılı bir mühendis, bilim insanı, ilim adamı, bürokrat, siyasetçi ya da akademisyen olduğunuz zaman hatırlanırsınız.
Evet gerçekten bağımlılık insanlık adına büyük ve önemli bir tehlike.