MEHMET CEYLAN

Tarih: 28.11.2020 13:38

ASIRLAR ÖNCESİNDEN GELEN MESAJ AHLAK…

Facebook Twitter Linked-in

Allah’ın Resulü “Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyuruyor.

Biz dinin diğer temellerini uzmanlara, ilahiyatçılara bırakıp, Allah’ın Resulü’nün ahlak konusunda verdiği mesajı anlamaya çalışalım.

Ahlak anlayışı gelişmeyen toplumlarda; her daim buhran, bunalım içinde olması kaçınılmazdır.

Son dönemlerde toplumda ahlak anlayışımız biraz değişmiş gibi görünüyor. Ahlak mahremi ilişkilerle sınırlı değildir.

Asıl ahlak; insani, siyasi, hukuksal değerlerle bağlantılıdır.

Ülke idarecilerinin adaleti sağlamaları, toplumu ve ülkeyi iyi idare etmeleri, beytülmal-ı korumaları, beytülmal-ı israf etmemeleri ahlak kuralları içindedir.

Siz ülkeyi iyi yönetmiyorsanız, ülke menfaatleri yerine kendi menfaatlerinizi öne çıkarıp makamınızdan menfaat elde ediyorsanız, sorumlu olduğunuz insanların ihtiyaçlarından dolayı suç işlemelerine sebebiyet veriyorsanız, suç oluşacak durumları ortadan kaldırmıyorsanız, kendiniz derya denizde yaşarken sorumlu olduğunuz toplumu aç açıkta bırakıp rızık endişesiyle, gelecek kaygısıyla yaşatıyorsanız, ahlak kuralları içinde davrandığınız söylenemez.

Siz ülkeyi yönetmek için seçtiğiniz kişileri, kadroları, grupları, bağlı bulunduğunuz teşkilatları, cemaatleri sorgulamıyorsanız, yanlışlarına ses çıkarmayıp alkışlıyorsanız, yanlış yapmalarına siyasi, ekonomik veya dost ilişkilerden ses çıkarmıyorsanız ahlak kuralları içinde davrandığınız söylenemez.

Yapılan yanlışlıkları uydurulan kılıflar ve bahanelerle kabul edilmesi gibi bir anlayış ahlaki değildir.

Kendi fikrinden düşüncesinde veya aynı grup içinde olmayanları, hain – düşman, illet – zillet olarak görmesi de ahlak kurallarına aykırıdır.

Yapılan yanlışı göre göre “Benim adamım yapıyorsa bir bildiği var” veya “Çalıyorlarsa da yapıyorlar” anlayışı da ahlaki ölçüler dışındadır.

Komşusunun hakkına tecavüz etmek, ekmeğiyle oynamak, haksız yere suçlamak, insani ölçüler içinde saygı sevgi ortamını bozmak, benlik duygusu içinde kendisi dışında olanları dışlamak da ahlak sınırları dışındadır.

Bilgi toplumu olmayı engellemek, bilginin önemsiz olduğunu söylemek “Okuyup da ne olacaksın” anlayışında olmak, kendisi dışında bilgi kaynaklarını kabullenmemek, bilgi kaynaklarını saklamak, başkasının çalışmalarında emeğini önemsememek, çalışmalarını toplumun hizmetine sunmamak da ahlaki bir davranış değildir.

Aslında tarihimize baktığımız zaman asrısaadetten günümüze İslam ölçülerinde idare edilen toplumlarda bu saydığımız ahlak ölçüleri en tepedeki yöneticiden en alttaki avam tabakaya kadar idrak edildiğini ve uygulandığını görmekteyiz.

Hz. Ömer’in yaşlı kadının çocuklarını teselli etmek için taş kaynattığını gördükten sonra, kendisi sırtına alarak yaşlı kadına yardım getirmesi devlet ahlakını gösteriyor.

Fatih Sultan Mehmet’in kadı karşısına vatandaş kisvesiyle çıkması ve Rum Mimara karşı dava kaybetmesi devlet ahlakını gösteriyor.

Fatih Sultan Mehmet’in tebdili kıyafetle çarşıya gittiği zaman, esnafın komşusunun siftah etmediğini söyleyerek satış yapmaması komşuluk ve insani ahlakı gösteriyor.

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşının kabulünden sonra konulan ödülü almaması devletine olan bağlılığını gösteren vatandaşlık ahlakını gösteriyor.

Konya’da istiklal marşı okuma yarışmasında birinci olan küçük kızın “yazan ödülü almadıysa ben nasıl alırım” diye ödülü iade etmesi saygı ahlakını gösteriyor.

Ahlak hayatın her alanında uygulanması gereken bir özelliktir, ayrıcalık değildir. 

Özellikle yöneticilerin yönettiği topluma, yöneticilerini seçen toplumun yöneticilerine karşı sorumlulukları vardır. Toplumun kendi içinde birbirlerine karşı sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk çerçevesinde hareket etmekte ahlak kuralları içindedir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —