HAKAN GEZER

Tarih: 16.11.2023 13:24

ALGI MESELESİ

Facebook Twitter Linked-in

Bu satırları yazarken Filistin’de şehit olan insan sayısı yedi bini aşmıştı. Tüm Filistinli şehitlere Allah’tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum.

Filistin meselesinin tarihini, meselenin aslını anlatmaktansa bugün yaşanılan bu acı soykırıma farklı bir yönden bakmak lazım geliyor. Belki iki yüz yıldır anlamak istemediğimiz, anlamamakta ayak direttiğimiz ya da en iyi niyetle yanlış okumuşluğumuz yüzümüze ve vicdanlarımıza çok sert birer tokat gibi her gün çarpıyor. Üzüntümüzün de, öfkemizin de teşbihi mümkün değil. Ancak şaşkınlığımız anlaşılacak gibi değil. 

2. Cihan Harbi’nden önce uzun bir müddet Hitler’in saldırgan politikalarına karşı hatta 2. Cihan Harbi esnasında bir müddet Hitler mezalimine müsaade gösteren batının bugünkü davranışlarının sebebi işte tam da o günlere dayanmaktadır. Siyonizm, din merkezli bir Yahudi cemaati hareketidir. Mitlerle dolu motivasyonlarla ve kutsal metinleri çarpıtma suretiyle kullanmada ustalaşan siyonizmin Arz-ı Mev’ud hedefiyle kurulduğunu biliyoruz. 

İbrânîce’de “Eretz Israel” (İsrâil diyarı) denilen bu bölge Ahd-i Atîk’te “Ken‘an diyarı” (Tekvîn, 11/31; 17/18; Çıkış, 6/4), “diyar” (Tesniye, 26/15; İşaya, 57/13), “gurbet diyarı” (Tekvîn, 17/8), “memleket” (Tekvîn, 26/2-3) diye de zikredilmektedir. İkinci Mâbed döneminden itibaren ise “arz-ı mev‘ûd” diye adlandırılmış olup Ahd-i Cedîd’de de bu isimle geçmektedir (İbrânîler’e Mektup, 11/9). Ahd-i Atîk’te burası ayrıca “iyi ve geniş diyar” (Çıkış, 3/8), “süt ve bal akan diyar” (Çıkış, 3/8; Levililer, 20/24; Tesniye, 11/9; Yeremya, 11/5; 32/22; Hezekiel, 20/6, 15), “bütün memleketlerin süsü olan diyar” (Hezekiel, 20/6, 15) diye tavsif edilmiştir.

Kitâb-ı Mukaddes’te Hz. İbrâhim’e yapılan vaadde, “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölge” (Tekvîn, 15/8), Hz. Mûsâ ve Yeşu’a yapılan vaadde, “Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak” denilmiştir (Tesniye, 11/24; Yeşu, 1/3). Arz-ı mev‘ûdun sınırları Ahd-i Atîk’te daha ayrıntılı olarak şu şekilde verilmektedir: Güney sınırı: “Tsin çölünden Edom boyunca olacak ve cenup sınırınız şarka doğru Tuz denizinin ucundan olacak ve sınırınız Akrabbim yokuşundan cenuba doğru dolaşacak ve Tsin’e geçecek ve onun uçları Kadeş-Barnea’nın cenubunda olacaklar ve Hatsar-Addar’a çıkacak ve Atsmon’a geçecek ve sınır Atsmon’dan Mısır vadisine kadar dolaşacak ve onun uçları deniz yanında olacaktır”

İşte batı Yahudilerin kendi içlerinde yaşamasından memnun olmayışından ötürü Siyonizm ile çok yıllar öncesi Arz- Mev’ud hedefinde birleşmiştir. Hitler’e da tam da bu sebepten bir müddet müsaade edilmiştir. Siyonizm, Yahudileri sözde vaat edilmiş topraklarına döndürürken bölgeyi Osmanlı’dan almış İngiltere’nin veliliğinde bu bölgedeki terör yapılanmasını kurmuştur. Temeller sağlam oturtulduktan sonra İngiltere bölgeden tamamen çekilmiş ve Filistin’in yerel Müslüman halkı Siyonist mezaliminin eline bırakılmıştır. Müslüman dünyasının siyasi birliğinin olmadığı dönemde Siyonizm İsrail terör yapılanması ile kurulmuş ve bölgede kök salmıştır. 

Şimdi gelelim bu yazının esas konusuna: Neredeyse yüz yıldır süregelen ve her geçen yıl işgalden işkenceye ve toplu katliamlara dönüşen İsrail saldırıları sebebiyle Filistinliler, kadın, çocuk, bebek, sivil ayrılımı olmadan katledilmektedir. Her türlü savaş suçunu işlemekten geri kalmayan İsrail terör yapılanması; hastanelere, ambulanslara, sivilleri tahliye konvoylarına saldıracak kadar vahşileşmiştir. Bunun yanında uluslararası kamuoyu ise çok az bir kesimi ayrı tutularak, tam bir Haçlı seferi mantığında tavır takınmaktadır. Günlerdir süren dehşeti meşrulaştırmak için takla üstüne takla atan batı dünyası insanlığın kalbinde çökmüş bir yapı olarak kayda geçmektedir. Batı ve İsrail bu haksız savaşı yürütürken birçok algı yönetim taktiği uygulamaktadır. Bu taktiğe karşı bilmemiz gereken çarpıtılması mümkün olmayan bazı gerçekler vardır. 

Öncelikle bu savaş 7 Ekim 2023’deki Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonuyla başlamadı, 75 senedir haksız rekabet çizgisinde soykırım sonucuna gider halde devam ediyor. 

Dolayısıyla ilk önce Filistinliler saldırmadı, işgale ve zulme karşı mukavemet başlattılar.

İsrailli sivil yerleşimci diye bir şey yoktur, işgalci İsrailliler vardır. Her İsrailli o toprakların hikayesini çok iyi bilir ve yerleşmelerindeki, yayılmalarındaki kasıt Arz-ı Mevud içindir. 

Tüm bu soykırıma karşı devlerin diplomatik tavırları vardır. Ancak sivil toplum olarak biz ilk aşamada ne yapmalıyız sorusunun cevabı nedir? Boykottur! Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bu zulme ve soykırıma hem ortak olmamak adına hem de işgalin ve soykırımın karşısında konumlanabilmek adına İsrail markalarının ürünlerini satın almamalıyız. Bunun yanında yerli market zincirlerimiz ve web sitesi tabanlı e ticaret şirketlerimiz de bu boykota katılmalıdır.  Dirayetli ol! Soykırıma ortak olma!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —