Ülkemizin bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey, adalet ve demokrasi kavramlarının içinin yeniden doldurulmasıdır. Ne yazık ki, bu iki kelime sadece yazılı metinlerde ve sözde kalmış, pratikteki karşılıkları zayıflamıştır. Oysa adalet ve demokrasi, sadece kağıt üzerinde kalmamalı; vicdanlarda köklü bir şekilde benimsenmeli ki, uygulandığı zaman toplum hem adalete hem de demokrasiye güvenebilsin.
Eğer toplum adalete güvenmezse, devletine de güveni sarsılır. Çünkü devletin ahlakı adalettir ve adalet, siyasete veya yönetimlerin keyfiliğine bırakılamaz. Bir devlette Yasama, Yürütme ve Yargı kuvvetleri bağımsız olursa, o zaman toplum da devletine güvenir, işleyiş de hukuka uygun olur.
Son dönemlerde ise Yasama, Yürütme ve Yargı kuvvetleri neredeyse ortadan kalktı; siyasi kararlar vicdanları rahatsız eder hale geldi. Bir yandan adalet ve demokrasi diyecek, her fırsatta millet iradesini vurgulayacak, sonra da tüm bu değerleri ayaklar altına alacağız.
Son zamanlarda, millet iradesiyle seçilen belediyelerin üzerine yargı karabasan gibi çöktü. Neredeyse her hafta bir operasyon dalgası geliyor. Elbette ki, suçlu kim olursa olsun yargı önünde hesap vermeli ve suçlu bulunursa cezasını çekmelidir. Ancak "benim adamıma kimse dokunamaz, rakiplerimizi sallayın" düşüncesi vicdanları oldukça rahatsız etmektedir. Bazı belediyeler henüz bir yılını doldururken yolsuzluk yapmış olmaları tartışılırken, yıllardır yönetimde bulunup onlarca dosyası olanlara soruşturma dahi açılmaması düşündürücüdür.
Millet iradesiyle seçilen belediye başkanları görevden alınıyor; yerlerine, vekaleten meclis üyeleri arasından seçimler yapılıyor. Eğer belediye meclisinde, belediye başkanının partisinin grup hâkimiyeti varsa aynı partinin meclis üyelerinden biri seçiliyor. Ancak başka bir parti grubu hâkimiyetindeyse, işte o zaman vicdanlar rahatsız oluyor.
Seçimlerde belediye başkanları için ayrı, meclis üyeleri için ayrı oy kullanılıyor. Bu durum gösteriyor ki, belediye başkanı meclis listesi dışında, müstakil olarak seçiliyor. Açığa alınan bir belediye başkanı için bu hassasiyetin korunması gerekir. Adaleti sağlamak, vicdanları rahatlatmak şarttır. Elbette yasal olarak geçerli; ancak bu yasal geçerliliğin vicdanları rahatlatıp rahatlatmayacağı tartışmalıdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanıyken benzer şekilde yargının hedefi olmuştu. Milli Eğitim Bakanlığı kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu gerekçesiyle ceza almıştı. Davası devam ederken görevinde kalmış, herhangi bir gece operasyonu yapılmamıştı. Cezası onaylandığında ise başkanlıktan düşmüştü.
Recep Tayyip Erdoğan'ın İBB Başkanı seçildiği Refah Partisi, İBB meclisinde sayısal azınlıkta olmasına rağmen, diğer partilerin oyuyla Ali Müfit Gürtuna İBB Başkanı seçilmişti. Diğer partilerin meclis üyelerinin oyuyla, belediye başkanına sahip olan partinin meclis üyesi İBB Başkanı seçilmiş oldu. Bu durum, o dönemde adaletin ve demokrasinin vicdanları rahatlatacak şekilde uygulandığını göstermektedir.
31 Mart 2024 Seçimlerinde milletin iradesiyle Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı seçilen Hakan Bahçetepe, geçtiğimiz günlerde bir itirafçı iddiasıyla tutuklandı. Bugün Gaziosmanpaşa belediye meclisi başkan vekilini seçti. Bu durum yasal olarak geçerli olsa da, Gaziosmanpaşa belediye meclisinin aldığı bu karar vicdanları rahatsız etti.
Bizim millet olarak mağdurun yanında olmak gibi bir kültürümüz var. Vekil olarak seçilen başkan, millet iradesinin tecelli ettiği partiden olsaydı, vicdanlar daha rahat olurdu. Etik olmayan bir davranışla, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir'in katılımıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de telefon görüşmesi yaptırıldı ve başkanlık devralındı.
Siyaseten farklı görüşlerde olunsa da, bu ülke insanının değerlerini yok etmeye veya onları kutuplaştırmaya kimsenin hakkı yoktur.
Hakan Bahçetepe, cezaevinden Maide Suresi'nin 8. ayetini içeren bir mesajla seslendi:
"Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adâletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi adâletsiz davranmaya sevketmesin! Adâletli olun; takvâya en uygunu, en yakışanı budur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdârdır." (Maide Suresi, 8. Ayet)
İstanbul
13.06.2025