NİZAMETTİN KUTLU

Tarih: 18.08.2021 18:39

1999 DEPREMİNİ UNUTMAYACAĞIZ

Facebook Twitter Linked-in

17 Ağustos 1999 tarihin de yaşanan İstanbul ve Gölcük depremi  yüreğimiz de bir yara olarak kalmıştır. Yirmi bin civarında insanımızın vefat ettiği bu depremde, binlerce insan sakat kalmış, on binlerce bina da yıkılmıştır.

Tüm Marmara bölgesini kapsayan deprem, Adapazarı ve Düzce de büyük yıkımlara neden olmuştur. Yıllar su gibi akıp gidiyor. Deprem gerçeği ile yaşıyoruz. İstanbul başta olmak üzer tüm Türkiye istim üstünde , bu gerçekle baş başa yaşıyor. En son İzmir’de büyük bir yıkım yaşamıştık. Şu gerçeğe gözümüzü kapayamayız. Türkiye bir Deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. İçerisinde yüzlerce hareketli ve hareketsiz fay hattı bulunmaktadır. Bunu herkes biliyor. Ancak, önemli olan biz olası depreme ne kadar hazırlıklıyız. Ne kadar bina, kaç şiddetinde ki depreme dayanabilecektir. Hazırlıklarımız ve çarelerimiz nelerdir. On binlerce yorgun imarsız denetimsiz binalarda yaşayan milyonlarca insanların akıbetleri ne olacaktır. Meselemiz  ve önceliğimiz bu. Yeni bir afet yaşamadan, nasıl daha hızlı hareket etmeliyiz. Merkezi idarenin ve yerel yönetimlerin hazırlıkları nelerdir. Doğabilecek büyük bir depremde kim ne yapacak. Koordinasyonu , kurtarma faaliyetini kim nasıl yönetecek. Sorumlu kurumun halkı bilgilendirmesi lazımdır. Toplanma alanları v.b. gibi. İstanbul halkının nerede nasıl toplanacağını bilmesi gerekir. Kurtarma ekiplerinin koordinasyonunu kim sağlayacak. On binlerce binanın yıkılmasından sonraki kurtarma stratejisi nedir. Nasıl bir hazırlığımız var. Şu kıssa zamanda gördük ki yangınlar da ve sel felaketlerinde ne kadar hazırlıklı olup olmadığımız ortaya çıkmıştır.Bahaneler üretmek kolay. Devlet bahane üretmez. Çözüm odaklı çalışmalar şarttır. Bir İstanbul depremi bu ülkenin varlık ve beka davasıdır. Siyasi hiçbir figür bu gerçeği değiştirmez. Hiç kimse gelecek bu felaketi küçük gösteremez. Acil önlem planı şarttır.

1999 İstanbul depreminin yıl dönümünü yaşarken, İstanbul’a ve Türkiye’nin büyük sorununun deprem gerçeği olduğunu unutmayalım. Bunu her zaman gündemde tutmalıyız. Çözüm, ülkenin bütün enerjisini kentsel dönüşüme yönlendirmek olacaktır. Bu hususta çıkabilinecek tüm fiili ve hukuki engeller merkezi hükümet in ve mahalli idarelerin ivedilikle, ortaklaşa  gayret ve çabası ile aşılacağına inanıyoruz. Başkada bir çözüm gözükmüyor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —