ŞAKİR ALBAYRAK

Tarih: 11.03.2022 13:23

08 Mart DÜNYA KADINLAR GÜNÜNE DAİR

Facebook Twitter Linked-in

08.03.1857 senesinde, Amerika’nın New York şehrinde, kadın işçilerin çalıştığı bir dokuma fabrikasında çalışma şartlarının iyileşmesini isteyen kadın işçilerin istekleri makes bulmayınca kadın işçilerin ayaklanması sonucu fabrikada çıkan yangında fabrikada,  kapıların kilitlenmesi ve bariyerlerin konuşlanması sonucunda,120-130 kadın işçinin yanarak ölmesinden sonra fabrikada 40000 kadın çalışana rağmen sadece 10000 kişinin cenaze merasimine katılması ile sonuçlanan olayın sene-i devriyesidir 08 Mart tarihleri.  Ortada, işçi isyanı ve ayaklanması var. Toplu yakılma olayı var. Üstüne üstlük 8 Mart Dünya kadınlar günü kutlamaları(!) var. Bu hadise, İşçi meselesinden ziyade, siyasî menşeli olduğundan olay kapanmıyor. Olay, kapitalist - antikapitalist mücadele içinde yoğuruluyor.

Amerikan Sosyalist partisi 1909 ‘da  “Kadınlar Günü “ düzenlenmesini teklif ediyor.  1857 faciasıyla alakadar olarak Kopenhag’da da 1910 yılında, düzenlenen uluslararası Sosyalist kadınlar” konferansında, Alman sosyalist Parti lideri Clara Zetkin, 08 Mart gününün “Dünya emekçi kadınlar günü” kabul edilip kutlanmasını teklif eder. Teklif kabul görür ve kutlanmaya başlanır. Yangında ölenler kimsenin umurunda değil aslında, onlar, olayın “milletlerarası” tesciliyle ilgilenmektedirler.

Aradan çok geçmez, SSCB, 1917’de kadınlara oy hakkı verir. Bu haktan sonra SSCB’de “ 8 Mart günü “ Ulusal bayram olarak kutlanır.

Cumhuriyetin ilanından evvel 1921’de Türkiye’de de kutlanmaya başlar.  1975’ten itibaren, kutlamalar, nümayişlerle gerçekleştirilir. Sonunda, Birleşmiş milletlerce 16 Aralık 1977’de “08 Mart Dünya Kadınlar Günü” ilan edilir.  Bu kutlamalara, 12 Eylül 1980’den itibaren 4 yıl ara verilir. Bu aranın bitiminden sonra günümüze kadar kutlamalara devam edilmektedir.

8 Mart 1857 toplu katliamının sene-i devriyesi iken kadınların nefretle dolu olması gereken bu günde ahmakçasına kadınlara hediye verme günü haline getirilmesi kimin değirmenine su taşıyor. 129 kadının çaresizce ölüme terk edilmesinin yıldönümü, kadınlar günü olarak kutlanıyor. Çok yazık. Bütün dünyanın bu günden "kutlama" değil "anma" günü olarak bahsetmesi elzemdir. 129 kadın işçinin yanarak ölmesinin seyredildiği 8 Mart 1857 gününü kadınlar günü olarak kutlayanların şu ya da bu şekilde münferit kadın cinayetleri hakkında söz etmemeleri lazım zira katliam gününü kutlamak başka bir şekilde düşündürmeye müsait değil. 165 yıl geçmesine rağmen bu toplu cinayet, kadınlar günü kutlamasına dönüşmüşse hala da devam diliyorsa en azından Türk Tarihçileri bunu araştırıp 129 kadının isimleriyle yaşayan aileleriyle birlikte tespit edip Medenî(!) dünyayı utandırmalı ve hakların da iyileştirmeye yönelik davalar açılmalı.

Nerede görülmüş katliam gününün kutlama gününe dönüştürülmesi. Bazı yerlerde 120, bazı yerlerde 129 kadın işçinin kapalı, kilitli bariyerli kapılar arkasında yanarak ölüme terkedilmesinin kutlamayla ne ilgisi var.  Sosyalistler bunun ilgisini hangi hesaba dayanarak kurabilmişler. Bilinmez.  Yanmaya terkedilen o 129 kadın, yanmadan mücadelelerini mutlu sonla bitirselerdi olay tam manasıyla kutlanası bir olay olurdu.  


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —