Ülkemizde, iktidar kanadının attığı adımlara karşı çıkmak adeta bir gelenek haline geldi. 2013 yılında İsmetpaşa Parkı yapılırken de benzer tepkilerle karşılaşılmıştı; tabii o zaman karşı çıkanlar başka bir kulvardaydı. O dönemdeki itirazların dayanağı ağaçların kesilmesiydi. Şimdi ise, mevcut projeye karşı çıkanların çoğunun, projenin ne olduğunu tam anlamadan itiraz ettiğini görüyoruz.
Elbette, her vatandaşın bir projeye karşı çıkma, destekleme veya fikir sunma hakkı vardır; buna saygı duyarız. Ancak, fikirlerimize saygı duymayanlara da bir cevabımız olacaktır.
Bizler, bu tartışmada hem halkın tepkisini haberleştirdik hem de belediyenin videolu yanıtını kamuoyuna sunduk. Editör köşemizde ise bu tartışmanın gereksiz olduğunu belirterek örneklerle görüşlerimizi ifade ettik.
Bazı arkadaşlar, editör yazımıza karşı yorumlar yapmışlar. Yorum yapmalarında veya fikir beyan etmelerinde hiçbir sakınca yok. Ancak, yorum yaparken ve fikir beyan ederken kullanılan sözcüklere dikkat etmek gerekir.
Bir okuyucumuz şu yorumu yapmış: "Bir gazetecinin olayı bu kadar gerçeklerden uzak bir şekilde yazması ve muhalif düşünen Muratpaşa, İsmetpaşa halkının neden karşı çıktığını belirten röportajın olmaması bakış açınızı daraltmaktadır."
Gerçeklerden uzak olduğu iddiasına kim karar veriyor? Halkın tepkisini haber yapmadığımızı kim söylüyor? Oysaki, ilk haberimiz "Sabri Akpınar Parkı'nda neler oluyor, Vatandaş Tepkili" başlığını taşıyordu. İkinci haberimiz ise "Tepkilere belediyeden videolu cevap" oldu. Fikrimizi belirttiğimiz editör yazımızın başlığı ise "Sabri Akpınar Parkı tartışmaları gereksiz" idi. Görüldüğü gibi, tek taraflı bir haber yapmadık.
Şunu belirtmek isterim ki, her tepki haklı olmayabilir. Eğer dediğiniz gibi kitle topyekûn tepkili olsaydı, yürüyüşe kaç kişi katıldı? Belediye Başkanı Hasan Mutlu'nun Kulüp binasında yaptığı toplantıya kaç kişi katıldı? Demek ki topyekûn bir tepkiden söz etmek mümkün değil.
Şu anki tepkilerin çoğu niyet okumadan ibaret. Tepkilere bakıyoruz; "Kent lokantası olacak", "Cemevi olacak", "ağaçlar kesilecek" gibi iddialar ortaya atılıyor. Oysa projenin içeriği çok farklı.
Çocuk oyun alanı mevcut haliyle çok elverişli değildi. Aile parkta kamelyalarda oturacak çocuk oyun alanında oynayan çocuğunu nasıl kontrol edecek?
Yeni projede çocuk oyun alanlarını alan içine alınıyor, yeni kamelyalar yapılıyor. Aileler kamelyalarda otururken, çocuklarını oyun alanında daha rahat kontrol edebilecekler. Ayrıca, projenin mevcut alan içinde olması ailelerin konforunu artıracak.
Israrla yeşil alanın kaybolacağı söyleniyor. Görüldüğü kadarıyla herhangi bir yeşil alan kaybı yok; bilakis, veterinerlik binasının veya sağlık müdürlüğü binasının yıkılıp yeşil alana katılmasıyla yeşil alan artacak.
Bir başka yorum ise şöyleydi: "Depremde lojistik olarak belirtiliyor ki depremde binanın hasar almayacağını kim savunabilir. Kırık camlarla dolu bir yerin deprem için mantığı nedir ki?" Bu tamamen bir niyet okumadır. Tek katlı yapılacak bir yerin daha güvenli olacağı kesindir. Kısa süre önce gördük ki, sosyal tesislerin olduğu yerlerde vatandaşlar kapalı alanlarda hizmet alırken, Sabri Akpınar Parkı'nda açık alanda kalmışlardı. Ne tuvaleti vardı ne de suyu.
Bir diğer konu: "İsmetpaşa Muratpaşa mahalle kültüründe olmayan taziye evi kültürünün dayatılması." Taziye evi kültürü dayatılmaz; proje hazırlanır ve hizmete sunulur. "İnsanların yoğun olarak bulunduğu bir yer, burada çocuklar bulunuyor" deniyor. Taziye evinin olduğu yerde çocukların bulunmasının veya insanların yoğun olmasının ne sakıncası var? Sokaklarda taziye çadırları kurulurken çocuklar ve kalabalık yok muydu?
Bir başka yorumda ise şöyle deniyor: "Keşke parkta bir çay içip süreci baştan sona bir kez de açıklanan plan üzerinden beraber istişare etseydik. Vatandaş nezdinde algıyı ve belediye başkanlığının iş tutuş şeklini konuşsaydık. Süreci bilmek düşüncelerinizi değiştirebilirdi." Muzaffer hocam, ilk haberimizi zaten sizin videonuz ve yazılı paylaşımınız üzerine yapmıştık. Biz boş durup masa başında haber yapanlardan değiliz, bunu bilirsiniz.
Şunu düşünmek lazım: parklar yenilenebilir, yeniden dizayn edilebilir; hatta yeni yapılaşma anında ağaç bile kesilebilir. Asıl önemli olan, sonucun nasıl olacağıdır. Şu anda bankamatik kabinleri ve Sıfır Atık noktasının konulması dışında büyük bir sıkıntı olacağını sanmıyorum; bu kötü bir proje değil.
Proje doğru yürütülür ve anlatıldığı gibi olursa, park daha güzel bir şekilde dizayn edilecek. Aileler kamelyada daha rahat oturup sohbet ederken çocukları gözlerinin önünde oynayacak. Spor alanlarında spor yapılabilecek. Deprem anında lojistik destek merkezi olacak. Vatandaşların tuvalet ve su imkanları olan hizmet alacağı bir alan olacak. Tuna Spor kulübüne soyunma odaları ve duş alanları yapılacak. Öğle yemeği de verilebilecek. Düzenli ve sınırları çizilmiş olursa, çok daha iyi bir yaşam alanı sunacak.
Bunun dışında söylenenlerin hepsi niyet okumaktır. Her yapılan işte niyet okunursa belediyeler hiçbir şey yapamaz. Aynı durum 2013 yılında İsmetpaşa Parkı'nda da olmuştu; o zaman da bu tepkilere karşı tavır almıştık. Şu anda tekrar söylüyorum, benim fikrimce bu tepkiler yersizdir. Sabri Akpınar Parkı projesinde sadece karşı çıkmak adına niyet okunarak karşı çıkılıyor.
Biz birilerini yermek veya övmek için değil, doğru olan neyse onu değerlendirmeye çalışıyoruz. Yazdığımızdan sorumluyuz, kimin nasıl anladığından değil.
İstanbul
04.06.2025