Rüşvet, hukuki açıdan kesin bir suçtur; alan da veren de suçludur. Suç teşkil eden eylemin veya metanın büyüklüğünün dahi önemi yoktur. Yargı önüne çıkanlar, verilen kararla cezalarını alır. Bu, olması gerekendir. Ancak rüşvet, yalnızca hukuki bir suç olmasının yanı sıra, bir toplumun temelini sarsan derin bir ahlaki sorundur. Ahlakın, adaletin ve değer yargılarının yitirildiği bir toplumun ayakta kalması çok zordur, hatta imkânsızdır.
Burada büyük bir çelişki ile karşı karşıyayız: Genel rüşvet suç sayılırken, siyasi rüşvetin hiçbir yaptırımı yokmuş gibi davranılıyor. Oysa bilerek veya bilmeyerek edinilen en ufak bir metanın dahi cezası vardır ve olmalıdır da, ancak bir iktidar değiştirecek büyüklükteki siyasi rüşvet suç sayılmıyor. Bu siyasi rüşvet çarkı belki tüm dünyada yaşanıyor, ancak Türkiye gibi evrensel ahlaki değerlere önem veren ülkelerde daha az, hatta hiç yaşanmaması gerekirken, ne yazık ki yaygın şekilde gözlemleniyor.
SİYASİ RÜŞVET: YASALARIN GÖZ YUMDUĞU AHLAKSIZLIK
Siyasi rüşvetin bu dönemde ülke genelinde çok görüldüğü alanların başında özellikle belediyeler geliyor. Seçim döneminde istediği partilerde yer bulamayan veya seçilemeyen siyasetçiler, bir başka partiden aday olup başkan veya meclis üyesi seçiliyor. Daha sonra ise bir şekilde farklı bir partiye geçiş yapıyor. Buraya kadar siyasi değişimin bir parçası gibi görünmesine rağmen, işin aslı pek de böyle değil.
Özellikle siyasi değişim, genellikle İktidar partisi, AK Parti ekseninde dönüyor. Destek gelsin diye veya operasyondan kurtulmak için belediye başkanları ve meclis üyeleri partilerinden istifa edip AK Parti'ye geçiyor. Bu geçişin ardından ciddi destekler alındığı, hakkında operasyon beklenen belediyelerin ise bu operasyonlardan kurtulduğu görülüyor.
Bunun ötesinde bazı partilerin seçmenleriyle elde ettikleri beledileri kaybediyorlar. Örneğin Konya’da Yeniden Refah Partisi 6 tane belediye başkanlığını bu şekilde kaybetti.
Bayrampaşa'da yaşanan süreç, siyasi rüşvetin yerel yönetimlerde iktidarı nasıl değiştirdiğine somut bir örnektir. Seçilebilecek hiçbir partide yer bulamayacak kişiler CHP'den listelere girdi, meclis üyesi seçildi. Bazıları rant için, bazıları ise operasyon sonrasında istifa ederek bağımsız kaldı. Belediye Başkanı Hasan Mutlu'nun tutuklanması sonrasında tedbiren görevden alınmasının ardından mecliste yapılan seçim sonrası Bayrampaşa'da iktidar değişti. Bağımsız meclis üyeleri iktidarı değiştirmek için oy vermenin yanı sıra, makam dahi aldılar. Koordinatörlük, başkan yardımcılığı veya en azından komisyon üyeliği gibi pozisyonlara getirildiler.
Bu durum, açıkça bir siyasi rüşvet mekanizmasıdır. Siyasi bir çıkar karşılığında parti değiştirmek ve bunun karşılığında makam almak; ahlaki ve hukuki açıdan meşru görülemez. Siyasi Rüşvet: Hukukun Göz Yumduğu Ahlaksızlıktır. Seçmen oyunu kişilere değil partisine verdiği için kul hakkı da doğmuş olur.
Bu yaşananlar aslında üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Siyasetteki kokuşmuşluğun ve siyasi ahlakın ne hale geldiğini gösteren önemli bir unsurdur. Mevcut yasaların bu tür siyasal manevraları doğrudan rüşvet kapsamında değerlendirecek açıklıktan yoksun olması, hukuki boşluğu gözler önüne sermektedir. Siyasi rüşvet çarkını durdurmak için hukuki düzenlemelerin ivedilikle yapılması ve siyasi ahlakın tesis edilmesi şarttır.
İstanbul
11.12.2025