Bayrampaşa Belediyesi Önceki Dönem Meclis Başkan Vekili, İTO Meclis Üyesi Rasim Bilgehan, İTO’nun 2022 yılı Haziran ayı toplantısında konuştu.
Bayrampaşa Belediyesi Önceki Dönem Meclis Başkan Vekili, İTO Meclis Üyesi Rasim Bilgehan, İTO’nun 2022 yılı Haziran ayı toplantısında konuştu.
“Biz, Türkiye üretim ve ihracatla büyüyecek diyoruz. Dünya gerçekten çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor ve şu son dönemde hem iktidar erki, hem de iş dünyamızın temsilcileri özellikle bu kelimeyi çok kullanıyorlar. Türkiye üretim ve ihracatla büyüyecek diyorlar. Başka da bir alternatifimiz yok” diyen Rasim Bilgehan; “Karadeniz'den gazi bulduk ama onu çıkarmak için daha epey bir zamana ihtiyacımız var. Dolayısıyla ne yapacağız, üreteceğiz, satacağız” dedi.
BURADA BİR TEZAT VAR, BİR YANLIŞLIK VAR
Rasim Bilgehan şöyle konuştu; “Bu büyümeyi nasıl sağlayacağız?
Bence tabi ki, asıl cevaplanması gereken soru bu. Büyüme için, enerji lazım, büyüme için hammadde lazım, iş gücü lazım ve aynı zamanda da üretim araçlarına ihtiyacımız var. Üretimin en önemli unsurlarından birisi ise iş gücüdür. Mevcut işgücü belirlenmeli, insan potansiyeli ihtiyaca göre planlanmalıdır. Bakıyoruz işsizlik rakamları %10’un altına düşmüyor ama öbür tarafta işletmelere bakıyoruz, herkes eleman arıyor. Burada bir tezat var, bir yanlışlık var. Bir diğer önemli üretim aracı da özellikle sanayi üretiminde kullandığımız makine envanteridir. Ülkemizin makine kapasitesi çıkarılmalı ve güncel olarak da tutulması lazım. Tabi ki, üretim ve ihracat için yalnız bunlar yeterli değil.
Ne yapacağımıza karar vermek için önce neye sahip olduğumuzu bilmemiz lazım. Hangi sektörde ve hangi meslek kolunda hangi nitelikte, ne kadar iş gücüne ihtiyacımız var? Bu iş kollarında gelecekte ne kadar insana ihtiyacımız olacak? Bunu çok sarih bir şekilde ortaya koymamız lazım. Çünkü teknolojinin baş döndürücü bir şekilde gelişmesi ile bazı meslekler malumunuz yok oluyor. Bazı sahalarda ise yeni iş imkanları, yeni istihdam alanları ortaya çıkıyor.
ÜNİVERSİTEYİ AÇAN İRADENİN PLANLAMASI LAZIM
En değerli varlığımız olan insan potansiyelini ihtiyaçlara göre nitelikli hale getirmek önceliklerimiz arasında olmalıdır. Herkesin üniversite mezunu olmasına gerek yok. Her şehre bir üniversite açıldı. Üniversiteyi açan iradenin mezun olacak gençlere de iş imkanlarını planlaması lazım. Üniversite yönetimleri program geliştirirken ve ders içeriklerini oluştururken sektörlerin ihtiyacı olan insan kaynağı hakkında bilgi sahibi olarak karar vermeliler. Yoksa ya bu üniversitede şu bölümü daha açalım, bunu da açalım. Şunu da açalım, iyi tamam, arkadaş bu kadar bölümü açtım da bu kadar öğrenciyi mezun ettikten sonra bunlar ne yapacak? Piyasada bu bölümlerden mezun olan insanlar piyasada iş bulabilecekler mi? Tabii önce işin bu tarafından işe başlamak lazım. Evet bireyler bunu kendileri planlamaz. Maalesef ülkemizde en yüksek işsizlik oranı üniversite mezunu gençler oluşturuyor.
Yurt içinde yeterli ekonomik imkanı bulamayan üniversite mezunu gençlerimiz yurtdışına çıkıyor. Büyük paralar harcayarak üniversiteden mezun ettiğimiz gençlerin yurtdışına gitmeleri ülkemiz adına çok büyük bir kayıptır. Üniversite öncesi özellikle sanat ve meslek okullarını etkinleştirmelisiniz. Gençlerimizi sanayi ve üretimle oluşturmalıyız. Ülke genelinde hangi sektörde ne kadar işletme var? Bu işletmelerin üretim kapasitesi nedir? Ülkemiz üretim kapasitesini anlık olarak takip edebilecek bir düzeye getirilmesi lazım. Çünkü çoğu zaman firmalar anlık taleplere göre yatırım yapıyorlar. Özellikle benim de içinde bulunduğum Örme sektöründe maalesef bu durumu çoğu zaman biz yaşıyoruz.
Özellikle pandemi döneminde insanlar evlerinde kaldılar. Böyle daha rahat ve gündelik elbiseler ve yiyeceklere ihtiyaç hissettiler. Dolayısıyla bu alanda bir ihtiyaç hasıl olduğu bir talep hasıl oldu. Onun için firmalar bu konuda ekstra bir yatırıma gittiler. Bu geçici talepler uzun vadeli olmayan bu talepler bir süre sonra bitince de sizin bu konuda bu alanda yaptığınız makine yatırımları bir süre sonra boş ve atıl duruma geçiyor. Zaten kıt olan kaynaklarımızda bu makinelerin büyük bir kısmını dışarıdan alıyor, bunlara dolar ödüyoruz, dolayısıyla en çok sıkıntılı olduğumuz konulardan bir tanesi de işte döviz açığımız.
ÖNÜMÜZDE BÜYÜK FIRSATLAR VE TEHDİTLER VAR
Uzun vadeli ihtiyaçlar doğrultusunda yatırım yapılmadığı zaman hepinizin de malumu işletmelerde böylece atıl kapasiteler meydana geliyor. Bu ve benzeri hadiseler gösteriyor ki, herhangi bir sektörde yatırım yapacak olan firmalar, bu sektördeki mevcut kapasiteleri istedikleri zaman görebilmeliler. Elde edecekleri bilgi ışığında yatırımları ile ilgili daha doğru karar verebilirler.
Zor bir coğrafyada dünyanın zor süreçlerden geçtiği bir dönemdeyiz. Bunu herkes kabul ediyor. Önümüzde büyük fırsatlar ve tehditler var. Fırsatlardan istifade etmek, tehditleri bertaraf etmek için. yeniden bir yapılanmaya ihtiyacımız var. Tabi ki, bu işleri yapacak olan yönetim mekanizmasıdır. Devlette bürokrasinin, kamuda çalışanların, meslek örgütlerinin, iş dünyamızın ve üniversitelerimizin komple bir organizasyondan geçmesi gerekir. Atıl kapasiteler harekete geçirilmeli, verimlilik esasına göre yeniden şekillendirilmelidir. Meslek örgütleri hem sektörler özelinde hem de ülke genelinde ihtiyaç duyulan insan kaynağı profilini iyi analiz etmelidir. Zaman içinde ihtiyaçlar güncellenmelidir. Odamız bu konuda bir çalışma başlatarak hem meslek örgütlerine hem de ilgili kurumlara örnek teşkil edebilir. Savunma sanayindeki organizasyon ve elde edilen başarı, devletin diğer birimlerinde, kamu kurumlarında, meslek örgütlerinde, işletmelerimizde esas alınmalıdır. Çünkü içinde bulunduğumuz coğrafya hiçbir şekilde atalet ve boşluk kabul etmiyor. Geçtiğimiz hafta sizler Saraybosna'da çalışma toplantısında iken bizlerde 36. komite olarak Arjantin'e bir inceleme ziyareti gerçekleştirdik. Tabi ki, gönül isterdi ki biz de sizlerle birlikte Saraybosna'ya gelelim. Saraybosna gerçekten benim çok sevdiğim kadim bir şehir. Tabi biz komite olarak karar aldıktan sonra Saraybosna çalışma toplantısı kararı alındı dolayısıyla biz Saraybosna’ya gidemedik. Bizde komite olarak Arjantin’de inceleme ziyareti gerçekleştirdik. Bu sayede tekstil fuarını gezdik, gördük ki ülke genelinde tekstil sektöründe çok zayıflar. Mevcut yönetim enteresan bir yönetim var. Sosyalistlerin iktidarda olduğu bir hükümet var. Bu hükümet tabi şuanda kendi içlerinde işi çevirmeye çalışıyor.
TÜRK DİZİLERİNİN ARJANTİN'DE ÇOK POPÜLER
Özellikle tekstilde nihai ürünlerinde %40 olan gümrük vergisini çeşitli ilavelerle %50 ye çıkarmışlar. Ama tabi ara mallarında özellikle iplik ve kumaş gibi sektörlerde bu oran %18 e kadar düşüyor. Potansiyel olarak hem tekstil hem de çeşitli sektörlerde fırsatların olduğu bir ülke. Özellikle Makine sektöründe çok ciddi bir talepleri var. Türk markasına karşı da bir güvenleri var. Bazı firmalarımız buraya makine satıyor. Özellikle Bursa'daki bazı işletmeler buraya Makine satıyor. Büyükelçimiz ve ateşimiz ülkenin mevcut potansiyelini ve ihracatımızı nasıl artırabiliriz diye konuştuk. Büyükelçimiz Türk dizilerinin Arjantin'de çok popüler olduğundan bahsetti. Özellikle son zamanlarda Müslüman olan 170 kişiye sormuşlar, demişler ki, siz neden Müslümanlığı kabul ettiniz? Bu 170 kişinin %70 Türk dizilerinin etkisinde kalarak Müslümanlığı kabul ettiğini söylemiş.
Dizilerimiz bir taraftan ihracatımızı körüklerken, öbür taraftan da insanların İslamiyet'e girmelerine, İslâmiyet’i kabul etmelerine de ayrıca vesile oluyor. Birisi babasına demiş ki, ya baba sen Türk dizilerini niye izliyorsun? Baba bu Türkler kadını kadın gibi, erkeği de erkek gibi bunların filmleri izlenir demiş.
Beni dinleme nezaketini gösterdiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Yaklaşan kurban bayramınızı da şimdiden tebrik ediyorum.”