RAMAZAN VE SOSYAL YARDIMLAŞMA
Sosyal yardımlaşma Kur’an ve Sünnetin önem verdiği bir konudur.
“Komşusu aç iken, müminin tok dolaşması yakışık almaz” (9) anlamındaki hadis, sosyal dayanışma duygusunu en çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermektedir. Diğer taraftan bu konuda ilgisiz kalan müminler uyarılmaktadır.
Küçülen dünyamızda açlara yardıma koşmak her olgun ve imkanı olan müminin temel görevlerinden biridir, iman olgunluğunun alametidir.
Bu itibarla Hz.Peygamberin buyurduğu, “Bir mahallede bir kişi aç kalırsa, o mahalle halkı Allah’ın korumasından çıkar” (10) anlamındaki hadis, hiçbir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır.
İşte Ramazan, yardımlaşmanın dayanışmanın, yaraları sarmanın, ihtiyaç içerisinde olanların dertleri ile dertlenmenin zirveye çıktığı bir aydır.
RAMAZAN ORUÇ AYIDIR.
Ramazan, öncelikle oruç gibi türlü hikmetlerle dolu bir kulluk görevinin yerine getirildiği, her türlü hayır, rahmet ve bereketi kendisinde barındıran bir aydır. Dolayısıyla Ramazan ayının en önemli özelliği oruç ibadetinin bu aya tahsis edilmesidir. Bundan dolayı Ramazan ayına “Şehr-i Siyam” denilmiştir.
Ramazan orucu, hicretin ikinci yılı içinde Şaban ayında farz kılınmıştır. Orucun farz olduğu Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir.
Kur’an-ı Kerimde “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı” buyurulmuştur (Bakara, 2/183).
ORUCUN MAHİYETİ
Oruç Arapça’da “savm” kelimesiyle ifade edilir. Savm sözlükte nefsi tutmak ve engellemek anlamındadır.
İslam dininde oruç, sabahın başlangıcı sayılan ikinci fecirden (tan yerinin ağarmasından) başlayarak güneşin batışına kadarki sürede başka bir deyişle imsaktan iftara kadar ibadet niyetiyle yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden nefsi uzak tutmaktır.
Oruç, ibadetleri değerli kılan ihlas özelliğini en çok yansıtan bir ibadettir. Çünkü, bir kışının oruçlu olup olmadığını ancak Allah ile kendisi bilir. Oruç, Yaratıcı ile kul arasındaki sevginin doruğa ulaştığı, her türlü gösteriş ve riyanın en az karıştığı kalbi bir ibadettir. Çünkü kul, oruçta Rabbi ile başbaşadır.
Nitekim Yüce Allah bir hadisi kudsîde: “Oruç doğrudan doğruya benim için yapılmış bir ibadettir. Onun (sayısız) karşılığını da doğrudan doğruya ben vereceğim” buyurmaktadır. (11)
Bu itibarla oruç, ibadetlerin en büyüğüdür. İnsanları Miraca yükselten bir Burak’tır. İnsanların nefis ve arzularıyla yaptıkları savaştır.
ORUCUN SAĞLADIĞI BAZI MADDİ VE MANEVİ YARARLAR
Allah'ın emir ve yasakları kulların iyiliği içindir. Yasaklanan şeylerde büyük zararlar, yapılması istenilen şeylerde de maddî ve manevî sayılamayacak kadar yararlar bulunmaktadır.
Oruç, sırf Allah’ın emri olduğu için tutulan bir ibadet olmakla birlikte fert ve topluma yönelik pek çok faydası da olan bir ibadettir. Orucu, Allah’ın bir emri olarak tutarken bu yararları da göz önünde bulundurmak durumundayız. Orucun başlıca yararları şunlardır:
Oruç Kişiyi Şükre Yöneltir: İnsan, kendisine verilen nimetlere karşı şükretmekle yükümlüdür. Şükür ise ancak, nimetin kıymetini takdir etmek, nimeti doğrudan doğruya Allah’tan bilmek ve nimete ihtiyaç hissetmekle mümkündür. Ramazan dışında insan, gerçek açlığı tam olarak hissetmediği için nimetlerin değerini tam olarak takdir edemeyebilir. Ramazan ayında kişi, oruç sayesinde nimetlerin asıl sahibinin Allah olduğunu kavrar ve gerçek görevi olan şükre yönelir.
Oruç Kötülüklerden Korur: Orucun bir özelliği de oruçluyu kötülüklerden koruyan bir ibadet oluşudur.
Hz Peygamber (a.s.) bu hususu şöyle dile getirmiştir “Oruç bir kalkandır. O halde oruçlu kötü söz söylemesin. Oruçlu kendisiyle çekişip kavga etmek isteyen kişiye ‘ben oruçluyum, ben oruçluyum’ desin...” (13)
Oruç Nefsi Terbiye Eder, Ruhu Olgunlaştırır: İnsan yeryüzünün halifesi olarak yaratılmış harika bir varlıktır. Bedenle ruh gibi iki farklı unsur insanda iç içedir. İnsanın mutluluğu bu farklı unsurların dengede tutulmasına bağlıdır. Maddi yapı, ruhi ve manevi güçlere baskın çıkma eğilimindedir. Bu eğilim sürekli ve etkili olursa ruhun olgunlaşması ve tekamülü engellenmiş olur. O bakımdan bedenin ruha boyun eğmesi için bedenin gücünü sınırlayıp ruhun gücünü artırmak gerekir. Bunu gerçekleştirmenin en etkili yolu açlık, susuzluk, cinsel istekleri sınırlamak; kalp, zihin ve diğer organları denetim altına almaktır. İşte bütün bunlar oruç sayesinde sağlanabilir.
Oruç Sabır ve İrade Gücü Kazandırır: İnsan hayatının tatlı ve huzurlu günleri olduğu gibi, acılı ve sıkıntılı dönemleri de vardır. Çoğu kere nimet ve rahmete ulaşmanın yolu zahmet ve mihnetlere katlanmaktan geçer. Bu yönüyle sabır başarıya ulaşmanın en önemli şartlarından biridir. Oruçlu olduğu için sahip olduğu şeylere el sürmeyen kişi, iradesine hakim olmuş, nefsini zorluklara alıştırarak eğitmiş ve üstün bir meziyet kazanmış olur.Böyle bir insan acılı ve sıkıntılı durumlar karşısında sabır ve tahammül göstererek soğukkanlılığını koruyabilir. Bu sebeple oruç, insana ileride karşılaşabileceği güçlüklere karşı hazırlık eğitimi yaptırır.
Oruç Ahlakı Güzelleştirir: Oruç insana iyi huylar kazandıran köklü bir irade terbiyesi ve ahlak eğitimidir. Bir hadis-i Şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah, onun yemesiniiçmesini bırakmasına hiç değer vermez” (14) anlamındaki hadis, orucun hedefinin kötü huylardan uzak kalmak olduğunu açıkça göstermektedir.
Oruç Sağlığı Korur: Bugün orucun insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri tüm dünyada bilinen ve kabul edilen bir gerçektir Orucun sağlığa ilişkin yararları tıp uzmanlarınca ortaya konulmaktadır. İnsan vücudunun bütün gün çalışarak yorulan uzuvları, uyku ve istirahat ile dinlendiği gibi, bir yıl boyunca durmadan çalışan vücut makinesi adeta Ramazan ayında dinlenmeye ve bakıma alınmış gibi olur. Burada Hz. Peygamberin konuya ilişkin bir hadisini belirtmek gerekir: “Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız”. (15)
Sonuç Müminlere bir ikram olarak sunulan Ramazan ayı; ibadet, tevbe, dua, zikir, arınma, sosyal yardımlaşma ve dayanışma ayıdır.
Ramazanda orucu bozacak maddi şeylerden kaçınmak ne kadar önemli ise, onun manasını bozan, sevabını götüren İslâm adabına aykırı davranışlardan sakınmak da önemlidir.
Öyleyse, her türlü hayrı, rahmeti, bereketi ve daha nice güzellikleri bünyesinde barındıran Ramazan ayını gereği gibi değerlendirelim.
1 Kaynak: https://www2.diyanet.gov.tr/DinHizmetleriGenelMudurlugu/VaazHizmetleri/Ramazan
2 Buhari, Savm, 5, II,227.
3 Buhari, Bed’ü’l-Vahy 1, I, 2.; Müslim, İmare 155, II,1516.
4 Kenzu’l- Ummal, Beyrut 1985, III, 419,-425. 159
5 Buhari, Savm, 6, II, 228. 160
6 Buharî, İman,37, I,14; Müslim, Salâtü’l-Müsafirîn, 13. II,523; Nesâi, Kıyamu’l-Leyl,3, III,201.
7 Buharî, Leyletü’l-Kadr, 2, II, 253; Müslim, Sıyam, 40. I,828; Tirmizî, Savm,72. IV,158.
8 Buharî, Leyletü’l-Kadr, 2, II, 253; Müslim, Sıyam, 40. I, 822-823.
9 Ahmed b. Hanbel , I, 55.
10 Ahmed b. Hanbel ,, II, 33.
11 Buharî, savm,2, II, 226, Müslim, Sıyam,163. I,807. 163
12 İbn Mâce, Savm, 21, I,539.
13 Buharî, Savm,2, II, 226; Müslim, Sıyam,163. I,807; Ebû Davud, Savm, 25. II,768.
14 Buhârî, Savm, 8; II,228; Ebû Davud, Savm,25. II,767.
15 Münzirî, II, 83; Heysemî, Mecmaüz-Zevaid, III,179.