Bayrampaşa Belediye Meclisi Nisan toplantısına iptal edilen İstanbul Sözleşmesi damgasını vurdu, avukatlar düallosu vardı.
Bayrampaşa Belediye Meclisi toplantısı 7. Seçim dönemi 3. Toplantı yılı Nisan ayı Olağan 1. Birleşim, 1. Oturumu Meclis Başkan Vekili Ali Hacınoğmanoğlu başkanlığında, Tolga Güneş ve Ceyhun Çalışkan kâtip üyeliğinde yapıldı.
Toplantının ilk bölümünde gündem dışı konuşmalara yer verildi. Gündem dışı konuşmanın en büyük konusu İstanbul Sözleşmesi oldu. İlk konuşmayı CHP Grubu adına Meclis Üyesi Nesrin Özmen yaptı. Nesrin Özmen bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını eleştirdi. Bu konuşmanın ardından karşılıklı Avukatlar düellosu başladı. AK parti Grubu Adına Konuşan İlknur Kovaç Bayraktar’ın konuşmasından sonra CHP grup Sözcüsü Fatoş Serin Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in 2011 Yılında basında çıkan konuşmasıyla dikkatleri çekti.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN İRADESİNİN TAMAMEN YOK SAYILDI
Bayrampaşa Belediye Meclisi Nisan ayı toplantısında gündem dışı CHP Grubu adına konuşan Nesrin Özmen, Bir gece yarısı operasyonu ile feshedilen İstanbul sözleşmesi kadınlar ve çocuklar için hayati olmakla birlikte sözleşmenin feshedilmesi kararı kadınların yaşam hakkını tehlikeye atılması demek olduğunu söyledi.
Nesrin Özmen; “Tam da kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele hakkındaki Avrupa konseyi sözleşmesi olan İstanbul sözleşmesi, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti önleyen toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen Avrupa'daki ilk sözleşmedir. Türkiye Cumhuriyeti dahil 20 Avrupa konseyi ülkesi tarafından İstanbul'da imzalandı. Ayrıca 11/5/2011 tarihinde imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi'ni Türkiye 14/3/2014 tarihinde onaylamış ve 1/8/2014 tarihinde sözleşme yürürlüğe girmiştir. İstanbul sözleşmesi şiddetin her türlüsüyle mücadele etmek ve kadınları her türlü şiddete karşı korumanın yanı sıra hem özel hem de kamusal alandaki toplumsal cinsiyete dayalı tüm şirketi yasaklamaktadır. Ayrıca sözleşme şirkete karşı uluslararası işbirliğini teşvik etmektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nin bir diğer koruma özelliği ise erkeklere, çocuklara yönelik ev içi şiddetten de söz etmekte. Şiddet mağduru kız ve erkek çocuklara ilişkin özel düzenlemeler yer vermektedir.
Sözleşmenin bazı maddelerini örnek verecek olursak. Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, konuşturmak ve ortadan kaldırmak, kadının her türlü ayrımcılığın kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadın ile erkek arasındaki demek için teşvik etmek, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve politikalar ve tedbirler geliştirmek, kadına yönelik şiddeti, aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşları ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamaktır. Bir gece yarısı operasyonu ile feshedilen İstanbul sözleşmesi kadınlar ve çocuklar için hayati olmakla birlikte sözleşmenin feshedilmesi kararı kadınların yaşam hakkını tehlikeye atılması demektir. Yıllardır verilen kadın mücadelesini yok sayan bu yöntem Türkiye büyük millet meclisinin iradesinin tamamen yok saymaktadır” dedi.
TOPLUMUN HASSAS OLDUĞU BİR HEDEFİN ARKASINA GİZLENDİĞİ ORTAYA ÇIKMIŞTIR
Bayrampaşa Belediye Meclisi Nisan ayı toplantısında gündem dışı AK Parti Grubu adına konuşan AV. İlknur Kovaç Bayraktar “Kısaca İstanbul sözleşmesi olarak ifade edilen kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önemlisi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi 1/8/2014 yılında yürürlüğe girmiştir. Görünürdeki amacının kadına yönelik şiddetin önemli olduğu belirtilen bu sözleşmenin asıl amacının kadına yönelik şiddet olmadığı, açıktan zikredilmeyen, amaçlarının kadına yönelik şiddetin önlenmesi gibi toplumun tüm kesimlerinin hassas olduğu bir hedefin arkasına gizlendiği ortaya çıkmıştır” diyerek sözleşmenin yanlış bir karar olduğunu söyledi.
İlknur Kovaç Bayraktar konuşmasına şöyle devam etti; “Öncelikle AK Parti iktidarında Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve toplumsal alanlarında kadınlar lehine önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle 2004 yılından bu tarafa kadın haklarıyla ilgili pek çok yasal iyileştirmenin yapıldığı, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla çok sayıda düzenlemeler yapıldı. İnkâr edilemez bir gerçektir. Kısaca İstanbul sözleşmesi olarak ifade edilen kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önemlisi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi 1/8/2014 yılında yürürlüğe girmiştir. Görünürdeki amacının kadına yönelik şiddetin önemli olduğu belirtilen bu sözleşmenin asıl amacının kadına yönelik şiddet olmadığı, açıktan zikredilmeyen, amaçlarının kadına yönelik şiddetin önlenmesi gibi toplumun tüm kesimlerinin hassas olduğu bir hedefin arkasına gizlendiği ortaya çıkmıştır. Süreç içerisinde aile yapımızı ve aileye dair değerlerimizi sarsacak bir takım ezber tanımlar, kalıplar ve söylemler ön plana çıkmaya başlamış. Sözleşme bir takım marjinal çevrelerin LGBTİ Gruplarını toplumumuzun temel değerleriyle bağdaşmayan sakın taleplerinin temel dayanağı hâline gelmiştir. Genellikle toplumun temel değerlerine karşı çevreler tarafından sözleşmede yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim gibi kavramlar, aile yapımız ve resimli telefon almak amacıyla çerçeve kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sözleşmedeki şiddet tanımının belirsizliği, evlilik dışı birliktelikleri özendirilmesi, evli olmayan bireyleri aile bireyleri olarak kabul etmesi, cinsel yönelim adı altında fıtrata aykırı sapkınlıkları özendirilmesi gibi sebeplerle sözleşme tartışma konusu olmuştu. İmzalanmasından beklenen amaca hizmet etmeyen bu sözleşmeden milletlerarası, sözleşme hukuku, anayasa kanunlarını ve özellikle bu sözleşmenin metninde belirtilen usul çerçevesinde çıkarılmış İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine ilişkin cumhurbaşkanlığı kararı 20/3/2011 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. İstanbul Sözleşmesi'nin 80 inci maddesinde sözleşme sözleşmenin feshi düzenlenmiştir. Buna göre, taraflardan herhangi biri Avrupa konseyi genel sekreteri ne yapacağı bir bildirimle herhangi bir zaman bu sözleşmeyi feshedebilir. Bu nedenle sözleşmeden dönme hukuka uygundur. Yasaya uygun bu işlemi de sırf muhalefet olsun diye tartışmaya açmak, algı operasyonundan başka bir şey değildir. Sözleşmeyi fesheden veya sözleşme imzalamayan tek ülke Türkiye değildir. Avrupa Birliği üyesi Bulgaristan, Macaristan, Çekoslovakya, Letonya, Almanya ve Sovyet sözleşme imzalamasına rağmen yürürlüğe koymamıştır. Polonya ise LGBTİ toplumunun kendi cinsiyet anlayışı İstanbul sözleşmesi üzerine bütün topluma kabul ettirmeye çalıştığını öne sürerek, sözleşmeden çekilmek için yasal süreci başlatmıştır. AK Parti kurulduğu günden bugüne kadına yönelik politikalarını kadına karşı şiddetle mücadele, eğitim, seçim beyannamelerine manifestoları koymuş. Kadın güçlü olursa toplum güçlü olur anlayışını her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde her alanda kadınların itibarını korumaya ve artırmaya yönelik bir çok adımı atmış ve atmaya devam etmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla yaptığımız düzenlemeler, İstanbul Sözleşmesi imzalanmadan önce başlamıştır. Bildiği üzere Türkiye'de aile içi şiddetin önlenmesine yönelik kanun, 4320 sayılı ailenin korunması hakkında kanundur. 2005 yılında töre namus cinayetleri kadınlara yönelik şiddetin sebeplerini araştırması ve çözüm yolu bulunması için Türkiye büyük millet meclisi araştırma komisyonu kurulmuştur. 2009 yılında Türkiye büyük millet meclisinde kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu kurulmuştur. Töre namus saikiyle işlenen cinayetler, Türk Ceza Kanunu'nda arkadaşlarımız suç kapsamına almıştır. Kadın hakları mücadelesi kapsamında kadına karşı şiddet, kadının toplumsal, siyasal, eğitim ve istihdam gibi her alanda statüsünün artırılması için hükümet uygulamaları ve yasal düzenlemeler yapıldığında, İstanbul sözleşmesi yoktu. Kadını koruyan kadına yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedefleyen kadınlar için pozitif ayrımcılık sunan Türkiye cumhuriyeti anayasası, Türk medeni kanunu, Türk ceza kanunu, 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kalın birleşmiş Milletler'de yapılan kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadele eylem planı İstanbul Sözleşmesi'nden önce ülkemizde var olan ve partimizin katkılarıyla kadınları güvence yasal düzenlemelerdir. İçişleri bakanlığımız tarafından kadına karşı şiddete o tolerans hedefiyle yaptığı çalışmalar kapsamında kardeş uygulamasını kurmuştur. Şöyle konuştu, koruma evlerinde 199876 kadın konuk edilmiştir. Elektronik kelepçeyi sistemiyle koruyucu tedbirler yüzde 70 oranında artmıştır. Kadını koruyan ve öncelikler çok sayıda yasal düzenleme var iken, İstanbul Sözleşmesi dışında sanki kadınlarımızı koruyacak kanun düzenleme ve uygulama yokmuş gibi gündem oluşturmak, gerçeği çarpıtmak ve bu konudaki çalışmaları itibarsızlaştırma çabasından başka bir şey değildir. Bu konuda yaygara kopartanların içinde bu sözleşme vesilesi yapmak istediklerini biliyoruz. Onların gerçek amacının kadınları korumak olmadığını da biliyoruz. Amaçları kadını korumak, kadınların haklarını korumak olsaydı yıllarca bu ülkede kadına yönelik ayrımcılığa, zulümlere, eziyetlere ses çıkartırlardı. Amaçlarının toplumun çok hassas olduğu, kadına yönelik kadına şiddet konusunun arkasına saklanarak bu milletini değerleri yıpratmak olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sözleşmenin feshi ile birlikte Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede zayıflama olacağını düşünen iyi niyetli vatandaşlarımızı şunu özellikle ifade etmek isteriz ki, güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye anlayışı ile 19 yıllık iktidarımız boyunca hayatın her alanında kadının itibarını korumayı artırmaya yönelik bir çok adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Şiddetin psikolojik, sosyolojik nedenleri olmak üzere yasalardan ve yasaların uygulanmasından kaynaklanan eksikliklerin giderilmesi için milletimizden aldığımız güvenle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Türkiye Cumhuriyeti hukuk sistemi bunu yapacak güçte ve dirayeti güçlü bir ülkenin sözleşmeye taraf olmasını tabi ise, Sözleşmeden dönmesi de pek tabidir. Hukuk çerçevesinde gerçekleşen sözleşmeden dönme ile kadınlarımızın koruması herhangi bir gerileme olmadığını olmayacağını, yapılacak yeni düzenlemelerle kadını korumaya her zamanki gibi görev ad ettiğimizi belirtmek isteriz.”
FATMA ŞAHİN’İN KONUŞMASINDAN ÖRNEK VERDİ
AK Parti Grubu adına konuşan AV. İlknur Kovaç Bayraktar’ın konuşmasından sonra söz alan CHP Grup Sözcüsü AV. Fatoş Serin¸ Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in 2011 Yılında basında çıkan konuşmasıyla dikkatleri çekti.
Fatoş Serin; Birebir Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in 2011 Yılında basında çıkan konuşmasını aktardı. “Size uzun yıllar dirsek teması çalıştığım çok da değer verdiğim bir kadının demecini aktaracağım.
Sizlerin de tanıdığı bu kadın, "Çocuk Gelinler" Projesinin kapanış toplantısında şunları söyledi: “Çocuk gelinlerle ilgili Sabancı Vakfı, Uçan Süpürge ve TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitilği’nce yürütülen çalışmalardan duyduğum memnuniyeti anlatamam
Kadın ve çocuklarla ilgili uluslararası hukuk ile iç hukuk arasında ve iç hukukta farklı kanunlar arasında farklar varsa bunların giderilmesi gerekir. "Eğer Medeni Kanunda 17 yaş, Çocuk Koruma Kanunu’nda 18 yaş, Ceza Kanununda 15 yaş çocuk sayılıyorsa bu devam edemez. Derhal Meclis’teki arkadaşlarımızla gerekli çalışmayı yapar gereğini yaparız" .
Çocuk gelinlerle ilgili raporlarda eğitimin önemine dikkat çekmek isterim. , Temel eğitimde kız çocuklarının okullaşma oranlarının 98’e ulaştığını erkeklerle eşitlenmesi için 0.5 fark kaldığını, ancak ortaöğretimde bu oranın yüzde 68’e düştüğünü belirtmek isterim. Çocuk yaşta evliliklerle mücadele edilecekse kız çocuklarının temel eğitimden sonra okula devam etmelerinin önünün açılması gerektiğine dikkat çekmek isterim.
"Koruyucu önleyici en önemli tedbir eğitim dedik. Milli Eğitim Bakanı ile yoksulluğun eğitimin önündeki mazaret olmaktan çıkartılması için kız çocuklarının ücretsiz taşınması için çalıştık. Her şehirde üniversite kurulması da kız çocuklarının okullaşması açısından bir süre sonra fark edecek ki onlarda üniversiteli olmuş. Ülkemizdeki Ata erkil bakış açısı ‘yanımda ol’ anlayışında. ‘Üniversitede de yanında, liseye gider gibi üniversiteyi de okut, mazaretin kalmadı’ anlayışını beslememiz gerekiyor."
-"RAKAMLARLA KONUŞUP SORUNU ANALİZ EDECEĞİZ"-
Katı gelenek görenek ve ata erkil bakış açısının da önemli bir engel olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığı ile protokol yaptık. , Diyanet’in aile içi şiddet, erken evlilik gibi konularda dini referans gösteren anlayışa karşı olunduğunun tüm halka beyan edilmesi de önemli . Kadını güçlendirecek mekanizmaların yanı sıra ata-erkil bakışta da zihinsel dönüşümü sağlayacak çift bacaklı bir çalışmanın hayata geçmesi gerekir . Türkiye’deki istatistiklere bakıldığında 3. Dünya ülkeleri ile aynı sıralarda yer alıyoruz. "Ben mühendis kökenli bir kadın olarak rakamlarla konuşup rakamlarla sorunu analiz edeceğimin sözünü veriyorum. Güncelleyip rakamları gereğini yapmak için de eylem planı oluşturacağız"
-"TEK KANATLI KUŞ UÇAMAZ"-
Sorunun varlığını kabul etmek, halının altına süpürmeden ortaya koymak önemlidir. "Bu sorunu çözen ülkelerin aklı bizden fazla değil tecrübesi bizden fazla değil. Güçbirliği yapıp sorun çözülmeli dediğimizde bu çözülür. Güçlü toplum kadını ile erkeğin güçlendiği toplumdur. Tek kanatlı kuş uçamaz. Tek ayaklı atlet koşamaz"
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından büyük önem taşıyan İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili de müjde vermek isterim. İstanbul Anlaşması’nın uluslararası bir sözleşme olduğunu bu nedenle Bakanlar Kurulu’ndan Meclis’e gelecek "ve müjdeyi vereceğiz. Geçen hafta Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. Ben de imza attım. Bu hafta muhtemelen Meclis’e gönderilecek. İstanbul Sözleşmesi en önemli sözleşmelerden biri olacak. İlk kez Dışişleri Bakanı hükümet adına imzalamıştır. İlk imzalayan ülke de Türkiye olmuştur. Birçok ülke çekince koymuştur. Türkiye altına çekince koymadan imzaya açtı. Önemli bir iradedir, bu iradenin gereğini yapmak da hepimizin görevidir" dedi.
Kimdi bu kadın ne zaman söyledi ?
Çalışmalarını çok değerli bulduğum Türk kadınına çağ atlatacak metne imza atan bu kadın dönemin Aile ve Sosyal Politikalar bakanı Sn. Fatma Şahin’dir. Yukarıdaki demeç 27.10.2011 tarihli Milliyet gazetesinde verilmiştir. Ne bir eksik ne bir fazla aktardım. Sözleşmeyi Geri çekme konusunda takdiri sayın meclisimize bırakıyorum.”
SON NOKTAYI MECLİS BAŞKANI KOYDU
İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesiyle ilgili son noktayı Meclis Başkanı Ali Hacınoğmanoğlu koydu.
Ali Hacınoğmanoğlu konuşmasında; “LGBTİ ve diğer sakatlıklar İstanbul Sözleşmesi'nin en zayıf tarafı görüyorum. Buradaki hiç kimse kadına şiddeti normal görmez. Böyle bir şey mümkün değil. Esas problem İstanbul Sözleşmesi'ni daha iyi bir şey nasıl olacağını düşünüyorum. Daha farklı metotlar geliştirmesi gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.