NATO tarihinde ilk defa terörle mücadele koordinatörlüğü kurulacak Prof. Dr. Arslan bu durum hakkında: "Türkiye kısmen de olsa istediğini aldı” diye belirtti.
Editör: Cihan Serdar Aktaş
11-12 Temmuz tarihlerinde gerçekleşen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ni ve Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine destek vermeyi kabul etmesini değerlendiren Prof. Dr. Havva Kök Arslan, zirvede Türkiye’nin kısmen de olsa istediğini aldığını söyledi. Türkiye’nin İsveç’in üye olması konusunda çekincesi olmadığını belirten Arslan, NATO tarihinde ilk defa Türkiye’nin ısrarıyla terörle mücadele koordinatörlüğü kurulacağına da dikkat çekti ve İsveç’in terörle mücadelede Türkiye’ye destek verme sözünü tutup tutmamasının Batı ve Amerika ile olan ilişkilerimize bağlı olduğunu vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva Kök Arslan, 11-12 Temmuz tarihlerinde gerçekleşen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ni ve Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasını değerlendirdi.
Prof. Dr. Arslan: “Türkiye kısmen istediğini aldı”
Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ni Türkiye açısından değerlendiren Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Bu zirvede Türkiye’nin kısmen istediğini aldığını söyleyebiliriz. Aslında başka yapabileceğimiz bir şey yoktu. Epeyce zorladık, bundan sonra zorlamanın bir anlamı yoktu. Konjonktür öyle bir kilitlendi ki, Türkiye’nin şu anda ‘hayır’ demesi mümkün olmazdı. Şartlar farklı olsaydı; örneğin Kıbrıs’ın tanınması bir şart olarak getirilebilirdi. Ancak bu restleşmeyi en uygun durumda bırakmak gerekir. Öyle de oldu, bırakılması gereken yerde bırakıldı. ‘Hayır’ denseydi bütün Türkiye üzerine daha büyük bir baskı gelirdi ve Türkiye için iyi olmazdı.” diye konuştu.
NATO tarihinde ilk defa Türkiye’nin ısrarıyla terörle mücadele koordinatörlüğü kurulacak
Türkiye’nin zirvede istediğini terör konusunda aldığını dile getiren Arslan, “Türkiye’nin İsveç’in üye olması konusunda çekincesi yok, her zaman NATO’nun genişlemesi konusunda olumlu olduğunu söylüyordu. Terörle mücadelede PKK, PYD, FETÖ gibi konularda mutabakat uygulamaya konulursa Türkiye istediğini aldı diyebiliriz. Nitekim de kayda geçirmek lazım. NATO tarihinde ilk defa Türkiye’nin bu konudaki ısrarı neticesinde terörle mücadele koordinatörlüğü kurulacak. Dolayısıyla bu olumlu bir gelişme.” değerlendirmesinde bulundu.
Hükümet yeni dönemde bütün ilişkilerimizi toptan bir iyileştirme samimiyetinde ve niyetinde görünüyor…
Bazı siyasilerin İsveç karşıtı açıklamalarını değerlendiren Arslan, “NATO sadece İsveç’ten ibaret değil. İsveç’in dışında başka ülkeler de var. Bizi asıl ilgilendiren Amerika’nın tavrı. Bazıları Sayın Erdoğan’ın yapığı hamleyi Avrupa Birliği ile bağlantılanması yönünde bir fırsatçılık olarak görüyor. Ben şöyle görmek istiyorum; hükümet yeni dönemde Batı ile Avrupa Birliği, NATO, Amerika, Atlantik ile olan bütün ilişkilerimizi toptan bir iyileştirme samimiyetinde veya öyle bir niyette görünüyor ve bu konuda samimi olduğu yolunda adımlar atıyor. İsveç ile ilgili açıklamalara gelirsek bu İsveç’ten çok NATO ve Amerika’nın Türkiye’yi konumlandırdığı yere bağlı. Eğer Türkiye onlar için önemli bir müttefik olacaksa ve biz bunun peşinde ısrarlı bir şekilde devam edeceksek, İsveç ister istemez bunu yapacak. Çünkü NATO’nun bir koordinasyon kurumu olacak. İsveç’in bu konudaki sözünü tutup tutmaması bizim Batı ve özellikle Amerika ile olan ilişkilerimize bağlı.” şeklinde konuştu.
Batı ile ilişkilerimize Doğu ile denge sağlayarak devam etmeliyiz
Bir terörle koordinasyon kurumu oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapan Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “İsveç’in bu konuda adımlar atması ama bizim bunu ısrarla, sürekli bir şekilde peşini bırakmadan vurgulamamız lazım. Şu an Amerika’nın en çok istediği şey İsveç’in NATO’ya kabulüydü. İsveç’in kabulü İsveç’in kendi öneminden kaynaklanıyor. Bizim için önemli olan da terörle ilgili mücadeleydi.” dedi.
Uzun vadeli planlar nedeniyle İsveç’in üyeliği isteniyor
Türkiye’nin İsveç kararının dünyadaki yansımalarına değinen Arslan, “Özellikle Amerika Türkiye’nin, İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesi konusuna çok önem veriyor. Rusya’yı tehdit olarak kabul ediyorlarsa, Finlandiya’nın sınırı Rusya ile çok daha uzun. Bunu neden önemsemediler de İsveç’i önemsiyorlar sorusunun cevabı Amerika veya Batı’nın bu konuya çok uzun vadeli bakmasından olabilir. Kuzey Denizi’ndeki hâkimiyet noktasında İsveç çok önemli bir ülke. Mart 2022’de NATO’da bir tatbikat yapıldı. Avrupa’nın güneyindeki ülkelerin, Türkiye’de dâhil olmak üzere, çöllerle kaplı olduğu, Kuzey Buz Denizi’nin erimiş ve verimli topraklar haline geldiği varsayıldı. O bölgeye hâkim olma düşüncesiyle bu tatbikat yapıldı.” dedi.
Amerika’nın ve Atlantik ittifakının asıl hedefinin Kuzey Denizi’ni hâkimiyet altına almak olduğunu belirten Arslan sözlerine şöyle devam etti:
“İsveç, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde NATO’nun genişlemesini sağlamak hedefleniyor. Bu sebeplerle İsveç bu kadar önemli. İsveç’i önemli yapan bir diğer husus, çok sofistike savunma sanayi endüstrisinin, sanayi ürünlerinin olması. Bunun da NATO’nun bünyesine girmesi isteniyor. Tabi, NATO’ya veya Batı ittifakına dâhil olmayan Rusya’yı sınırlandırmak ve Çin’in de Kuzey Denizi’ne sızmasını engellemek gibi hususların etkisi de var.”
Rusya sert tepki vermiş olsaydı, Erdoğan - Putin görüşmesi olmazdı
Türkiye’nin İsveç’e onay vermesinin Rusya ile Türkiye’nin ilişkilerini nasıl etkileyeceği konusunu da değerlendiren Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Ruslar Türkiye’nin İsveç’i kabul etmesine fazla tepki göstermediler. Çünkü bunun böyle olacağını biliyorlardı ya da Türkiye’nin bu konuda bir şey yapamayacağının farkındaydılar. Bu süreç 2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin ‘savaşa girin’ baskılarına sonuna kadar direnmesine ve sonunda dâhil olmasına benziyor. Ruslar bizi anlıyorlar. Türkiye’nin bu konuda daha fazla direnç gösteremeyeceğine inandıkları için anlayış gösteriyorlar.” dedi.