Mardinli kuzenler, İstanbul’da şifa buldu; aynı ailede doğan ve kaderleri birbirine benzeyen kardeş çocukları, birbirine hayat verdi.
Mardin’den gelen üç küçük kuzen, genetik hastalıklara karşı verilen zorlu mücadelede birbirlerine umut oldu. Ruken(4), Revan(9) ve Mehmet Can(2), genetik kan hastalıklarına karşı zorlu bir tedavi sürecinden geçerek Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı kemik iliği nakilleriyle sağlıklarına kavuştu.
Kuzenlerin bu zorlu mücadelesine eşlik ederek tedavilerini yöneten Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Malbora, genetik hastalıkların erken tanısı ve tedavisindeki önemine dikkat çekerek, bu sürecin toplumsal farkındalık açısından kritik bir örnek olduğunu belirtti.
Aynı ailede dünyaya gelen ve kaderleri birbirine benzeyen kuzenler, birbirine hayat verdi.
Henüz 12,5 aylıkken hayati bir kemik iliği hastalığı olan Hemofagositik Lenfohistiyositoz (HLH) tanısı alan Ruken, kardeşi Ahmet’in donör olduğu başarılı bir nakille sağlığına kavuştu. Ruken’in kuzeni Revan ise 7,5 yaşındayken orak hücre anemisi tanısıyla tedaviye alındı. Kardeşi Sacit Can’dan alınan kemik iliğiyle gerçekleştirilen nakil, Revan’ı hayata bağladı. Bugün dokuz yaşındaki Revan, hiçbir sağlık sorunu yaşamıyor.
2022 doğumlu Mehmet Can ise hem HLH hem de orak hücre anemisi gibi iki nadir hastalıkla mücadele etti. Mehmet Can’nın annesi Sakine E.’den alınan kemik iliği nakli, 26 Haziran 2024’te hayatını kurtardı. Şu an iki yaşını geçmiş olan Mehmet Can, sağlıklı bir yaşam sürüyor.
GENETİK HASTALIKLARDA ERKEN TANI HAYAT KURTARIR
Tedaviyi gerçekleştiren Prof. Dr. Malbora, genetik hastalıklarda erken teşhisin önemini vurguladı. Ailelerin düzenli sağlık kontrolleri yaptırarak erken belirtileri fark etmesinin, hastalıkların seyri üzerinde büyük bir fark yarattığını ifade etti.
Prof. Dr. Malbora, Mardinli kuzenlerin tedavi sürecine dair şunları söyledi: “Birbirleriyle akraba olan bu üç kuzen, iki farklı genetik hastalığın bir arada görülmesi gibi nadir bir durumla karşı karşıya kaldı. Ancak, doğru tanı ve zamanında yapılan başarılı kemik iliği nakilleriyle hepsi yeniden sağlıklarına kavuştu.”
“AİLELER ERKEN BELİRTİLERE KARŞI DİKKATLİ OLMALI”
Genetik hastalıkların erken tanısı ve doğru zamanda müdahalenin, hastaların hayatında köklü bir fark yaratabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Malbora, “Ailelerimiz, çocuklarının sağlık kontrollerini aksatmadan yaptırarak hastalıkların erken belirtilerine karşı dikkatli olmalı; biz hekimler de genetik ve nadir hastalıklara karşı farkındalığımızı her zaman yüksek tutmalıyız. Sağlıkta bilinç ve iş birliği, hepimizin ortak sorumluluğudur.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“ÜÇ TÜP KAN, BİR HAYAT”
Kemik iliği nakline ihtiyacı olan her çocuğun bu üç kuzen kadar şanslı olamayabileceğini belirten Prof. Dr. Malbora, “Aile içi donör bulma ihtimali yalnızca %25-30 arasındadır. Bu nedenle, TÜRKÖK ve diğer dünya kök hücre bankaları hayati bir role sahiptir. Sağlıklı bireyler TÜRKÖK’e başvurup sadece 3 tüp kan bağışlayarak bir hayat kurtarabilir. Bu gönüllü havuzunu genişletmek, genetik hastalıklarla mücadelede hepimizin sorumluluğudur.” dedi ve toplumun kemik iliği bağışına dair farkındalığının artırılmasının önemine değinerek sözlerini tamamladı.