Türkiye'nin ekonomiden ifade özgürlüğüne kadar her konuda savrulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bir kez daha erken seçim çağrısı yaptı: Allah sonumuzu hayreylesin.
Sözcü'den Saygı Öztürk'ün haberine göre, Türkiye'nin yönetilemediğini, o yüzden toplumda kaygı ve karamsarlığın arttığını belirten Kılıçdaroğlu, karamsar olunmamasını, Türkiye'nin kendi iç dinamikleriyle bunları aşacağına inandığını söyledi.
"DAVUTOĞLU'NUN ÇALIŞMASI ÇOK BAŞARILI OLMUŞ"
Politikalarını halktan yana yaptıklarını, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem konusunda neler yapılması gerektiğini de birlikte hareket ettikleri siyasi parti genel başkanlarıyla konuştuklarını kaydeden Kılıçdaroğlu "Daha sonra hep beraber bir araya gelip hangi maddelerin düzeltilmesi gerektiğini belirleyip ülkemizi 21. Yüzyılın yıldızı yapmak, tüm mazlum ülkelerin örnek alacağı bir ülke haline getirmek istiyoruz. Türkiye demokratik yollardan adaleti, hukuku sağladı algısını tüm dünyaya yerleştirmek istiyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hakkında tüm muhalefet partileri hukukçularla birlikte çalışıyor. Tüm sorunları aşabilecek bir şekilde çalışma yapıyoruz. Davutoğlu’nun çok başarılı bir çalışma, Akşener'de yine aynı şekilde çalışıyor. Henüz bir araya gelip çatıştığımız veya ortak noktalarımız hakkında görüş alışverişinde bulunmadık. Bugün bir ortak metin çıkarabilirsek süreci daha hızlı tamamlamış olacağız. Bütün partilerin katıldığı normlarla kararları belirleyebilirsek parlamenter sisteme daha hızlı dönebiliriz. Bir yıllık süreçte cumhurbaşkanın görevlerinin parlamentoya devredildiği bir sisteme geçebiliriz."
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARI: "Erken seçimi Türkiye'nin giderek ağırlaşan faturayı ödememesi için istiyorum. Hükümetin tüm sorunları çözme kapasitesini kaybettiği görüyoruz. Bizde bu fatura daha ağırlaşmadan topluma gidelim diyoruz. Önümüzdeki seçimler bir iktidar-muhalefet seçimi olmasının ötesinde Türkiye'nin tepeden tırnağa yapılanması gerekiyor. Parlamenter sistem gerekiyor. Gecikilen her gün Türkiye'nin önüne daha ağır bir fatura konuluyor."
AİHM'NİN DEMİRTAŞ KARARI: "AİHM'nin kararlarının Türkiye'de uygulanmasını Anayasa Mahkemesi söylüyor. 'Ben bu karara uymam' dediğiniz zaman Avrupa'dan kendinizi tamamen tecrit etmiş oluyorsunuz. Demokrasi yükseltilebilir algısı tamamen yok edilir. Kararı uygulayacaklar ancak topluma 'Elimiz mahkum' diyecekler. Kararın uygulanmamasının faturası ağır olur, bunu herkes biliyor. Kararı uygulamazlarsa da şaşırmam, daha önce anayasa kararlarını tanımadılar. Türkiye tamamen içe dönük bir ülke haline gelir. Kendi anayasanıza kurallar koyduysanız bu kurallara uymak zorundasınız."
S-400 SAVUNMA SİSTEMLERİ: "Madem S-400 füze savunma sistemlerini aldınız, o zaman kurun. Ecevit'in, ambargolara karşı gösterdiği cesareti Erdoğan'ın da göstermesini isterim. Kurmazsa, 2,5 milyon dolara aldığınız sistemi çöpe atmakla dünyanın en pahalı hurdalığına sahip olursunuz. Bölgesinde hava savunma sistemi en zayıf ülke konumuna geldik.
Acaba Erdoğan TC'nin dış ülkelere karşı çok zayıf bir duruma düşürülmekle görevlendirilmiş biri midir? Tank üretimi durdu, hava savunma sistemi çöktü, F-35'leri alamadık. Erdoğan ve ailesi Türkiye'nin güçsüz olması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Türkiye ekonomi açısından dışarıdan talimat alır durumda."
YENİ EKONOMİ YÖNETİMİ: "O politikaları uygulayan Erdoğan'dı. O politikaları uygulamadı diye Merkez Bankası başkanını görevden alan yine Erdoğan'dı. Yeni göreve gelenler Erdoğan'ın daha önce söylediklerinin tam tersini yapıyorlar. Kimin istifa etmesi lazım? Erdoğan'ın. 128 milyar dolarlık bir kaybın faturasını kim ödeyecek? Erdoğan'ın ödemesi gerekmiyor mu?
'Ben iktidardan düşersem mahvolurum' diye düşünüyor. Erdoğan, iktidardan düşmenin maliyetini çok iyi biliyor. Şimdi uygulamaya çalıştıkları ekonomi politikalarının faturaları yine vatandaşa çıkacak. Erdoğan'ın ekonomiyle bir ilgisi, bir bilgisi yok. Ekonomiyle ilgili bir makale dahi okuduğunu düşünmüyorum. Asıl soru Erdoğan kime teslim oldu? Londra'daki bir avuç tefeciye teslim oldu. Erdoğan'ın yarın ne gibi bir politika izleyeceğini bende merak ediyorum. Merkez Bankası söylediklerinin tam tersini uyguluyor."
BAHÇELİ'NİN ÇAĞRISI: "Meral hanım, Bahçeli'ye gerekli cevabı verdi. Bir dönem CHP'yi eleştirme görevi Bahçeli'ye verilmişti. Bahçeli'nin eleştirileri yetmeyince birde Erdoğan eleştirmeye başladı. Elbette eleştirebilirsiniz. Ancak bizim söylemediğimiz cümleler üzerinden bizi eleştirmeye başlaması, Erdoğan'ın bir sağlık sorunu olduğunu düşündürüyor.
Erdoğan'a, bizim söylemediklerimizi söylemiş gibi anlatan saraydaki adamlarını, ‘Sen bana nasıl yalan söyletirsin' diye sorup atması lazım. Eğer bilgi gelmeyip, hayal dünyasından bu yorumları yapıyorsa gerçekten ciddi bir sağlık problemi var. Arkadaşlarımdan Bahçeli'yi muhatap almamalarını istiyorum. Bizim siyasi rakibimiz AKP'dir. Ancak AKP diye bir parti yok, bir kişi var. Herkesin ona uyma zorunluluğu var."
DEMOKRASİ TARTIŞMALARI: "Erdoğan, ne yaparsa yapsın yapılacak ilk seçimde gidecek. Çünkü, bu yükü kaldıramazlar, kaldırılabilecek bir yük değil. Şimdi faizler arttı, yarın bankalarda faizlerini artıracak gelirde yok ne olacak? Erdoğan'ın üçüncü kez seçime girip girmeyeceğinin bir önemi yok. Erdoğan seçime girsin ve boyunun ölçüsünü alsın. Erken seçimi çağrısını diğer partiler de yapıyor.
Önümüzdeki seçimlerin bir parti seçimi değil, demokrasiyi isteyenlerle, totaliter rejimden yana olanların seçimi olacak. Olaya böyle bakmazsak asla uzlaşamayız. Değişik görüşlerde olan partiler olmamıza rağmen demokrasi noktasında uzlaşmamış Türkiye tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Kendi ülkemize demokrasiyi, demokratik yollardan getireceğiz. Belki de cumhuriyet tarihinde ilk kez hiçbir grubu, partiyi dışlamadan hiçbir vesayeti kabul etmeyerek anayasamızı yapacağız.
İlk kez diktatör sözcüğünü 2012 yılında Aydın'da yaptığımız bir mitingde kullandım. Erdoğan da 'yerli ve milli muhalefeti de biz yaratacağız' dedi. İş oraya kadar geldi. Türkiye şu an bir dikta yönetimi altındadır bunu hep birlikte görüyoruz. Görevini hakkıyla yapan çok sayıda hakim var. Bizim hiçbir yetkimiz olmadığı halde hakimlere talimat vermekle suçlanıyoruz."
CUMHUR İTTİFAKI'NDA ÇATLAK: "Cumhur İttifakını yapay bir ittifak olarak görüyorum. Erdoğan'ın her söylediğinin geçerli olduğu bir ittifaktır. Erdoğan iktidarına süreklilik sağlamak için kendisini Bahçeli'ye tabi görüyor. Bu doğru değildir ve Cumhur İttifakı'nın kalıcı olduğunu düşünmüyorum. Ya da kalarak daha sert kararlar alabilirler. Allah kimseyi Erdoğan'ın durumuna düşürmesin. Türkiye'nin en güçlü partisisiniz ancak kendinizi bir kişiye bağımlı görüyorsunuz."
ERDOĞAN NE ERKEN SEÇİM İSTER?
Erdoğan'ın erken seçim istemesi için kendi seçileceğini garanti olarak görmesi lazım. Bu nedenle süreyi uzatıyorlar acaba bu süreçte ekonomiyi düzeltebilirler mi? Diye ancak hiçbir şeyi düzeltemezler. En çok sıkıntıyı çekenler AKP'nin kemik kitlesi. Tüm yetkileri bir kişiye verirseniz o kişi tüm bu yükleri taşıyamaz. Çok zeki biri dahi olsa yine de taşıyamaz.
Akdeniz'de gemimiz aranırken Erdoğan'a ulaşamadıkları için bir cevap veremiyorlar. Peki savaşta olsak ne olacaktı? Bu sistem bu şekilde düzelmez. Düzelmesi için güçlerin ayrılması gerekiyor. Gazeteci iktidarı övmez, eleştirir. Medya uyarı yapar. Bizde hatamızın büyük bir kısmını medyadan öğreniriz. Bu işin içinden ne bütçe, ne esnaf, ne de başkası çıkabilir bir bataklığa doğru gidiyoruz."