İbrahim Yıldırım’dan Manisa'da Medfun Ayancıklı Bir Osmanlı Sadrazamı Mütercim Mehmed Rüştü Paşa kitabı okuyucuyla buluştu.
Araştırmacı Yazar İbrahim Yıldırım, “Bir Göç Hikayesi- Kuruçay’dan Manisa’ya” “ Geçmişle Başlar Geleçek” kitabından sonra “Manisa'da Medfun Ayancıklı Bir Osmanlı Sadrazamı Mütercim Mehmed Rüştü Paşa” kitabı okuyucuyla buluştu.
İbrahim Yıldırım “Sadrazamı Mütercim Mehmed Rüştü Paşa” kitabın imza gününü de vefatının 139. Yıl dönümünde Manisa Hatuniye Camiinin batı kapısında yaptı. 3 Gün Süren imza gününde yoğun katılım oldu.
İbrahim Yıldırım kitabın önsözünde; “Manisa Hatuniye Camiinin batı kapısı ile Sübyan Mektebi arasında, demir parmaklıklar içinde bir yatır var. Çocukluğumdan beri bildiğim, gördüğüm bu yatır hakkında, bir çok Manisalı gibi benim de malumatım yoktu. Yuvarlak mermer mezar taşında Osmanlıca sülüs yazısını uzmanlarından gayri okuyanı yoktur. Ama, ayrıca Mermer üzerine Latin harflerle “Merhum Sadrazam Mütercim Mehmet Rüştü Paşa, 1299” yazılı bir kitabe daha vardır. Bu yazıdaki tarih rakamı, Osmanlıca mezar taşındaki tarihle aynıdır. 1926 dan itibaren, Rûmi takvim yürürlükten kaldırılmış, hicri takvimi ise Ramazan, Kurban ve kandil günleri için hatırlandığından bu tarihin neyi ifade ettiği bilinmez olmuş… Üstelik, bu mezarda bir kitabe de mevcut değil. Öyle olunca da, erbabı dışında kulaktan dolma söylentiler etrafta dolaşmaktadır. Oysa, burada Devlet-i Osmaniye’de beş defa Seraskerlik ve yine dört padişaha (Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid’e) beş sefer de Sadrazamlık yapmış bir zât medfundur.” Diye başlıyor, “Bu kitabı yazarken, çalışma ortamı sağlayarak bana desteğini esirgemeyen sevgili eşime, Osmanlı Arşivlerinde belge tedarikinde yardımlarını esirgemeyen, sevgili dostum Hüseyin Dağ’a, internetten Paşa ile ilgili fotoğraf / resim gönderen sevgili Erkan Akbalık ve 6. kuşak torunu Mustafa Bey’e kitabın redaksiyonunu yapan kadim dostum M.Selim Bal’a, kitabın kapak tasarımını yapan sanatçı ve vefalı dostum Alim Korkmaz’a ve ekibinden, teknik tasarımcı Şafak Özgü Bey’e en kalbi teşekkürlerimi sunarım” diyerek önsöz yazısını teşekkürle bitiriyor.
İbrahim Yıldırım Kimdir?
23 Nisan 1955 tarihinde Konya İli, Bozkır İlçesi, (Şimdi Ahırlı’ya bağlı) Kuruçay Köyü’nde doğdu. Manisa Necatibey İlkokulu ve Manisa İmam-Hatip Okulu’ndan mezun oldu. Bursa İTİA İşletme Fakültesi’nden 1980’de mezun oldu. Altı sene devlet memurluğu, on bir sene bankacılık sektöründe çalıştı. On bir sene de özel sektörlerde insan kaynakları, muhasebe, idari işler, pazarlama müdürlükleri, genel müdürlük ve grup başkanlığı görevlerinde bulundu. 2001- 2004 yılları arasında üç yıl İngiltere’de çalıştı. İngilizce, Arapça ve Osmanlıca bilen yazar, evli ve üç çocuk babasıdır.
Yazarın Yayınları
Bir Göç Hikâyesi (Kuruçay’dan Manisa’ya )
Geçmişle Başlar Gelecek
Mütercim Mehmet Rüştü Paşa
Yazarın kitaplarına ulaşmak isteyenler YÜZLEŞME yayınları ile kitabın yazarından (0543-511 11 11) temin edebilirler.
E-Mail: ibrahimyildirim_99@hotmail.com
Sadrazamı Mütercim Mehmed Rüştü Paşa Kimdir?
Mütercim Rüşdi Paşa çok dikkate şâyan bir simadır. Asker Ocağına nefer olarak girmiş, muntazam tahsil görmemiş olduğu halde kendi kendisini yetiştirmiş ve şahsi gayretiyle en yüksek makamlara çıkmıştır.
Kendisi son derece dürüst ve namuslu, para ile satın alınması imkansız doğru bildiği düşünceden dönmez, basiretli, vakar ve haysiyet sahibi idi. Yalnız iş başında bulunmadığı zaman her şeye itiraz eder, iş başında iken ise itiraza tahammül edemez ve dara geldi mi istifa edip işin içinden sıyrılırdı.
Gerek Abdülmecid'e ve gerek Abdülaziz'e karşı – ikisini de hiç sevmediği halde – pek fazla saygı alametleri göstermesini riyakarlığına verenler, vakarını ise kibirle yorumlayanlar olmuştur. Nitekim dostları gayet natuk (nutuk söyleyen), düşmanları ise son derece geveze olduğunu söylemişlerdir. Mantık ve talakatı hakikaten parlaktı. En mantıkî mütalaaları canı isterse daha mantıkî mütalaalarla çürütmeyi becerirdi. Gayet ciddi idi. Ya işiyle gücüyle veya okumakla meşgul olurdu.
Devrin diğer vükelası gibi, içki eğlence alemlerinden uzak dururdu. Düşmanları ise, her türlü içki ve kadın eğlenceleriyle gizlice meşgul olup bunu kimseye belli etmediğini ve bilhassa bunun halk arasında duyulmaması için gerekli tedbirleri aldığını söylerlerdi.
Kendisi Osmanlı Devletinin kurtarılmasına imkan bulamadığını ve er geç inkıraza mahkum olduğu kanaatinde olup bunu defalarca açığa vurmaktan çekinmemiştir.
Velhasıl, lehinde ve aleyhinde çok söz söylenmiş, lakin mutlaka meziyetleri kusurlarına galip bir zattı. Bilhassa Seraskerlikte muvaffak olmuştur."