Tarih: 22.04.2019 14:50

EYLÜL 2010´DAN MART 2015´E ÖSYM´DE DEĞİŞİM

Facebook Twitter Linked-in

2010 Yılında ÖSYM Başkanı olduktan sonra çok zor şartlarda görev yapan kurmu ciddi sıkıntılardan kurtaran bu arada kumpaslara maruz kalan Prof. Dr Ali Demir son olarak geçtiğimiz günlerde FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınarak 10 süreyle sorgulanmıştı. Ali demir´in adliyeye götürülürken kelepçe takılması, görev için gittiği Bursa´da bir tekstil fabrikasında göz altına alınmasını bazı yayın organları saklandığı tekstil fabrikasında yakalandı gibi haberler yapılması da tepkilere neden olmuştu. Evde tedbir altında tutulan Ali Demir " Ben bu ülkenin mahkemelerinde yargılanmak isterim.. Bir suçum varsa bu ülkenin hapishanelerinde cezamı çekmek isterim. Ülkemize karşı olan borcumuzun ödenemez olduğuna inanırım. Ülkemizin önemli bir üniversitesinde Profesörüm. Bir sınav skandalı üzerine Devletim beni çok önemli bir kurum olan ÖSYM ´nin başında görevlendirildi. Neler yaptığımı o dönemi yakından izleyenler bilmektedirler. Bu konuyu ayrıntıları ile daha sonra kamuoyu ile paylaşacağım. Hakikat ilk bakışta görünmeyebilir ancak nihayetsiz olarak kendini asla gizlenmez. Hakikat arayanlara bir gün kendisini gösterecektir" diye açıklama yapmıştı.

Prof. Dr. Ali Demir  ÖSYM´nin o günlerini anlatmak için 23 Mayıs 2015 yılında kaleme aldığı yazısını bizimle paylaştı.

Prof. Dr. Ali Demir ´in yazısı;

GÜVENECEK HİÇ BİR KİMSE YOKTU.

2010 yılı Temmuz ayında yaşanan kopya olayı ÖSYM´deki kurumsal bozukluğun ortaya çıkmasına ve çok sayıda üst yöneticinin görevden alınmasına yol açtı. Kurum başkanının istifası üzerine 22 Eylül 2010 tarihinde göreve davet edildik. Arkadaşlarım ile birlikte kuruma vardığımızda gördüklerimize inanamadığımız bir tablo ile karşılaştık. Türkiye´nin en güvenilir kurumu olarak bilinen ve her şeyi ile mükemmel olduğu iddia edilen kurumun aslında içler acısı bir durumda olduğunu görünce şaşırdık. Çalışanlarının iş yapabilme yetenekleri oldukça düşük, beceriksizlikleri diz boyu, siyasi düşünceleri ile kendilerine bir yer bulmuş, her türlü menfaat çevresinin odaklanmış olduğu bir kurum devraldığımızı gördük. Menfaat şebekeleri sınavlarda görev alanları dahi kendi potaları içerisine alıp istedikleri gibi yönlendirebilmekteydi. Nerede ise güvenecek hiç bir kimse (birkaç fedakar çalışan dışında) yoktu. Kopya çekmeye gerek kalmadan sahte cevap anahtarları ile dahi büyük ticaretler yapılabilir hale gelmişti. 36 yıl sınav yapan bir kurumda soru bankası diye bir şey yoktu. Uzmanlar bir sınavın sorularını yazıp dışarıda dolaşıyor hatta dershanelerde çalışıyorlardı. 1980´li yıllarda satın alınmış bilgisayar sistemleri ve tedavülden kalkmış, sadece tek bir kişinin bildiği yazılım dili (COBOL) ile çalışan programlar devrede idi. Sınav hizmetleri her yerde sınav koordinatörlerinin inisiyatifleri ile yürütülüyordu. İstedikleri adayı istedikleri sınıflarda ve istedikleri görevliler huzurunda sınava alabiliyorlardı. ÖSYM çalışanlarının çocuklarının Türkiye´nin en iyi üniversitelerini kazanması dikkatleri çeker boyutlara ulaşmıştı. Tüm bunlara karşın başarılı oldukları tek konu hiç bir kızımızın başörtüsü ile sınavlara alınmaması olmuştur. İşin diğer ilginç bir yanı ise gördüklerimizi kamuoyu ile paylaşamayacak durumda olmamızdı. Her şey çok hassas bir ortamda gelişiyordu. Kamuoyunu ve algıyı iyi yönetmediniz suçlamalarına maruz kalıyorduk. Aslında yönetmek kolaydı da söylenen her söz daha büyük facialara davetiye çıkartacak nitelikteydi. O günlerde yukarıda yazdıklarımızı dahi dile getirmek ülkede kaos çıkması için yeterli idi. Dostlarımızın yakışıksız suçlamaları karşısında dahi sessiz kalmak durumundaydık.

MENFAAT ÇEVRELERİNİN ÖNÜNE SET ÇEKTİK

Kısacası "olağan dışı ve çok zor bir durum" ile karşı karşıyaydık. Gerçek dışı isnatlarla ya bırakıp gidecektik; ya da "değişimi başlatmak"tan başlayacaktık. Allah´a sığınıp işe koyulduk. İşimiz zordu yapacak çok şey vardı. Bir taraftan sınavları geciktirmeden yapmak ve her türlü haksızlığa açık olan kurumda herkese hak ettiğini verecek bir sınav yapmak durumundaydık. Diğer taraftan kurumun yazılı hiç bir mevzuatı yoktu. Zaten bundan dolayı istismara müsait bir yapı oluşmuştu. Hemen kurumun yasal mevzuatını oluşturmaya ihtiyaç vardı. Onu geciktirmeden gerçekleştirdik. Öteki yanda kurum içerisindeki menfaat odaklarının temsilcileri sürekli kurumu zora sokacak girişimlere bürünmekten geri durmuyordu. Buna bir çözüm gerekiyordu. Uzmanlığa dayalı ve entellektüel sermayesi yüksek yeni bir personel rejimi oluşturduk. Her türlü çalışmasını sözlü talimatlar ile gerçekleştiren, talimat almadıkça parmağını oynatmayan çalışanlarla dolu kurumda, modern yönetim anlayışlarından biri olan ve hiyerarşik yönetim anlayışının tüm olumsuzluklarına çözüm üreten "süreç yönetimi" anlayışını devreye almayı kararlaştırdık. Bu bile başlı başına büyük bir risk idi. Kamu kurumlarında yürütülmesi çok güç olan bu yaklaşımı uygulamaya almadan durumu kurtarmamızın mümkün olmadığı açıktı. Bir taraftan köklü bir dönüşüm projesini uygularken diğer taraftan da menfaat çevrelerinin önüne set çekmeyi ihmal etmedik. Göreve gelir gelmez "sınav güvenlik tedbirlerini" yayınladık. Çok olağan ve basit yöntemler ile güvenlik uygulamasını başlatmamız dahi menfaat şebekelerini rahatsız etti. Türkiye tarihinde eşine rastlanmayan bir karalama kampanyasını başlattılar. Medyayı kullandılar. İçeride çalışan işbirlikçilerinden destek aldılar. 2011 yılında belki de dünyanın en büyük iftirasına maruz kaldık ama kısa sürede kurumu toparlamayı başardık. Tüm engellemelere rağmen, zekice tasarlanmış sınav sistemleri ve yönetim uygulamaları ile ülkenin sınav ihtiyaçlarını kesintisiz yürütmeyi başardık. Dünyada eşine az rastlanır, en modern, teknoloji odaklı gelişen ve en güvenli sınav sistemini kurduk. Dershanecilerin, menfaat odaklarının, sınav çetelerinin, paralel devlet yapılanması gibi devlete sızmak isteyenlerin, her türden devlet düşmanlarının karşısında dimdik durduk. Bu çevrelerin büyük oranda kaynak tüketerek gerçekleştirdikleri tüm olumsuz propagandalarına sabırla direndik. Hak ve adalet mücadelemiz karşısında yürütülen skandallar serisi ile dolu tüm gayretler ve uğraşılar karşısında Allah´ın yardımı ve dostlarımızı duası ile işimizi yürütmeyi başardık. Bu kapsamda;

"Sınav Uygulamalarına İlişkin Güvenlik Tedbirleri" ile sadece adaylar değil görevlilere de uygulanmasını sağladık. Cep telefonu ile binalara alınmamak başta olmak üzere sınav binalarına giriş ve çıkışları kontrol altına aldık.

CEVAP ANAHTARI TİCARETİ YAPILMASININ ÖNÜNE GEÇTİK

Cevap anahtarı ticareti yapılmasının önüne geçebilmek, " toplu kopya " faaliyetlerini kökünden çözümlemek için "her adaya farklı soru kitapçığı" uygulamasını başlatılarak sınava giren her adaya sorular aynı ama soru dizilimi ve cevap seçenekleri farklı dizilimde olan farklı soru kitapçıkları üretilmesini ve kullanılmasını sağladık.

Kurumda kötü alışkanlıklara bulaşmış olanlar başta olmak üzere kurumun kritik konumlarında çalışanların % 90´ını değiştirdik. Bir kaç ay içerisinde 36 yılın oluşturduğu bilgi birikimine sahip olmayı başaran bir ekip kurduk.

Soru yazarlarının ve çalışanların dershaneler ile ilişkisini kestik. Çalışmalarına müsaade etmedik. Kurum içerisinde bu çalışma alanlarını "kırmızı alan" ilan ederek giriş çıkışları kontrol altına aldık. Eskiden adayların dahi gezdiği koridorlara ÖSYM´nin diğer birimlerinde çalışanlar dahil birim dışından kimsenin girmesine müsaade etmedik. Internet, cep telefonu ve bilgisayarların USB portları başta olmak üzere dış dünyaya her türlü iletişimi kestik. Çalışanların sadece kendi alanlarını görebildikleri ve başkasının bilgilerini göremedikleri bir bilişim sistemini devreye aldık. Fotokopi makinalarını dahi parmak izi ile çalışabilir hale getirip çekilen fotokopilerin dahi kopyasını sistemde muhafaza eden sistemi devreye aldık.

COBOL YAZILIMINI DEVREDEN ÇIKARDIK

Kurumun 36 yıl önce alınmı ş olan bilişim sistemini tamamı ile yeniledik, eskiden bir yıl ödenen bakım maliyetine sistemi yeni baştan kurup 5 yıl boyunca garanti kapsamında bakımını gerçekleştirdik. Tedavülden kalkan ve tek bir kişinin kullanabildiği COBOL yazılımlarını devreden çıkartıp yerine en son teknolojiye dayalı programları tamamı ile kendi bünyesinde geliştiren bir bilişim ekibi oluşturduk. Sistemleri geliştirip devreye almada çok hızlı davrandık.

Sınav salonlarında sınav sırasında görevlilerin gözü önünde kopya çekilmesinin önüne geçebilmek için dijital saat/kamera uygulaması ile sınavların başından sonuna kadar sesli ve görüntülü kayıt edilmesini sağladık. Bir sınavda 70.000 salonda kamera kaydını alabilecek bir sistem kurduk.

İLK KEZ SORU HAVUZU YAZILIMI KURDUK

Oluşturduğumuz nitelikli bilişim personeli ile yazılan soruların saklanacağı ve sadece yetkililerin ulaşabileceği soru havuzu yazılımını tamamı ile kurum içerisinde geliştirdik. Bu havuza giren sorular hiç kimseye gösterilemez hale geldi. Soruları bu havuzda kriptolanmış bir şekilde saklamaya başladık.

Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığı ile Bilgi Yönetimi ve Güvenliği Daire Başkanlıklarını yeniden organize ettik. Buralarda çalışan herkesin yaptığı her işin saniyesi saniyesine kaydını tutacak bir elektronik izleme (loglama) sistemi kurduk.

MATBAANIN DIŞARIYLA İLETİŞİM BAĞLANTISINI KESTİK

Sınavda sorulacak sorular sınavdan önce dışarıda bilinmesin diye " kapalı dönem uygulamasını" yeniden tanımladık. Sınav evrakını görenleri ve basanları sınav bitinceye kadar matbaadan dışarı çıkarmadık. Eskiden olduğu gibi ÖSYM çalışanlarının dışarı çıkmasına da izin vermedik. Son derece sıkı kurallar uygulamaya başladık. Çöp dahil hiç bir şeyin dışarı çıkmasına müsaade etmedik. Matbaaya sınavda sorulacak olan soruların 10 katı soru götürüp onların arasından rastgele soruların seçilmesini sağladık. Matbaa içerisinde sınav oluşturan bilişim sistemini bağımsız bir ağ halinde dış dünya ile hiç bir bağlantısı olmadan çalıştıracak şekilde yapılandırdık.

CEVAP KAĞITLARINI İLK KEZ ADAYLARA GÖSTERDİK

Sınavlarımıza giren herkesin sınav sonuçlarından emin olmasını, ilgili puanlamanın doğru yapıldığını, insanların sadece hak ettiklerini aldıklarını görebilmeleri için cevap kağıtlarını tarayarak internet üzerinden adaylara gösterdik. Herkesin kendi puanını kendisi hesaplayabileceği bir durum oluşturduk.

SINAV KAĞITLARIN IN İLLERDE KORUNMASI İÇİN HER İLE 2 GÖREVLİ ATADIK

Sınav evrakının illerde (sınav merkezlerinde) korunması için kesintisiz görev yapan 2 görevli atadık. Bunun yanı sıra depoların kapısını ve içerisini 24 saat Ankara´dan kesintisiz izleyen kameralar yerleştirdik ve çalışır durumda tuttuk. Bunun için Ankara´da teknoloji odaklı çalışan bir Sınav Koordinasyon Merkezi oluşturduk.

İLK KEZ ARAÇ TAKİP SİSTEMİ KURDUK

Sınav evrakı yolda giderken başına bir şey gelmesin diye araç takip sistemini kurduk. Ayrıca elektro-mekanik kilit uygulaması ile araçların kasalarının sadece Ankara ÖSYM´den gönderilen sinyal ile açılan kilitler ile kilitledik.

İLK KEZ, SINAV GÜNÜ MASASI OLUŞTURDUK

Sınav sırasında birinci elden Koordinatörler ve Bina Sınav sorumlularının ÖSYM Uzmanlarına ulaşıp sorunlara anında çözüm üretmeleri ve Türkiye´nin her yerinde aynı uygulamanın gerçekleştirilmesini sağlamak amacı ile Sınav Günü Masası oluşturup en az 20 personel ile destek ürettik.

Sınav sonrasında adaylara zaman kazandırmak, heyecanları artırmamak ve olası tartışmaları ortadan kaldırmak için daha önce 30-35 gün süren değerlendirme süresini kısaltarak sınav sonuçlarını 3,5 gün gibi kısa sürelerde açıklanabilir hale getirdik.

SİBER SALDIRI İÇİN KURUMU KORUNAKLI HALE GETİRDİK.

Kuruma dışarıdan gelen siber saldırılara karşı kurumu korunaklı hale getirdik. Sanal sunucuları devreye alarak aynı anda 2 milyon kişinin sonuçlarını herhangi bir sorun olmadan görebilmelerini sağladık.

ÇALIŞANLARIN YAKINLARI SINAVA GİRMİŞ İSE, CEVAP KAĞITLARI KOMİSYON ÖNÜNDE OKUNDU

Çalışanların yakınlarına herhangi bir ayrıcalık tanınmaması için sınava girenlerin yakınları tespit edip onların sınavlarda doldurdukları cevap kağıtlarının komisyon önünde açılarak taranmasını ve değerlendirmeye katılmasını sağladık.

TÜM GÖREVLENDİRMELERİ ANKARA´DAN YAPTIK

Sahada sınav görevlilerinin kopya nitelikli organizasyonlara girmelerini önlemek için tüm görevlendirmeleri merkezi olarak Ankara´dan gerçekleştirdik. Herkes görev salonlarını sınav günü öğrenebilecek şekilde bir uygulama başlattık.

Sınavların güven içerisinde yürütülmesini koordine etmek üzere yerel otoritelerin aktif olarak görev alması için Sınav Koordinasyon Kurullarını (Rektör, Vali Yardımcısı, Emniyet Genel Müdürü, İl Milli Eğitim Müdür vb. katılımı ile) oluşturduk ve sınavlardan önce toplayarak ilgili düzenlemeleri yapmalarını sağladık.

SAHTE BELGE ÜRETMENİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN SONUÇ DOĞRULAMA SİSTEMİ KURDUK

Sınav sonuçları üzerinden sahte belge üretme girişimlerinin önüne geçebilmek için "Sonuç Doğrulama Sistemi"ni hayata geçirdik. ÖSYM sonuç belgesini alan herkes bu sistem üzerinden kişinin gerçek puanını görebilmeye başladı.

İLK KEZ BEYAN USULÜYLE BİLGİ ALIMINA SON VERİLDİ, BİLGİLER MEB VE ÜNİVERSİTELERDEN ÇEKİLDİ

ÖSYM sistemine yanlış bilgi verilmesinin önüne geçebilmek için beyan usulü ile bilgi almaya son vererek Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Üniversitelerden otomatik olarak adaylara ait bilgilerin alınmasını sağladık.

Adaylara ve görevlilere sınav günü sorumluluklarını açıklayan el rehberleri hazırlatıp göndererek kılavuzu okuyamayanlara önemli bilgileri birinci elden ilettik.

İLK KEZ MEB MÜFREDATIYLA UYUMLU SORU SORMAYA BAŞLADIK

Ölçme sistemini yeniden yapılandırıp MEB müfredatı ile uyumlu sorular sorulmasını sağladık. ÖSYM tarihinde ilk defa Bakanlık ile yakın ilişki kurarak kazanımlara dayalı bir ölçme sistemini devreye aldık.

İLK KEZ ELEKTRONİK SINAV YAPILDI

Çok geç kalmış olan Elektronik Sınav uygulamasına ba ş lattık. Sınavdan 2 saat sonra sonuçları açıklayabilir hale geldik. Elektronik sınav yazılımlarının tamamını kendi bünyemizde geliştirip tam kontrol altında bir yapı oluşturduk. Kurumu dışa bağımlı olmaktan kurtardık.

Yıllardır hayal dahi edilmeyen açık uçlu sorular ile Yazılı Sınav uygulamasını başlattık. Kısa sürede 10-12 bin adayın katıldığı tamamı ile açık uçlu sorulardan (40-50 soruluk) oluşan sınavları yapıp sonuçlarını 2 hafta içerisinde açıklar duruma getirdik. Dünyanın en ileri kurumları tarafından yürütülen yazılı sınavları uygulaması için gerekli olan alt yapıyı da yine kendi bünyemizde geliştirmeyi başardık.

ALAN BAZLI SINAV UYGULAMASI BAŞLATILDI

Ölçme kalitesini artırmak için özellikle alan bilgisi gerektiren konularda alan bazlı sınav uygulamalarını gerçekleştirdik. Bu yolla insan kalitesinin artırılmasına önemli oranda katkı sağladık.

Tüm çalışmalarımızda ilgili bilim kurullarının etkin olarak çalıştırılmasını sağladık. Mesela, tasarlanması çok zor olan, eğitim durumu ve engel durumuna göre ayrı sorular sorulması talep edilen, engelli memur alımı sınavlarında (EKPSS) 65000 engelliden tek bir şikayet dahi almadan sınavı gerçekleştirmeyi başardık. Sınav sorularının iptallerini bilim komitelerine haval ederek sonlandırdık.

Sınav sonrasında sadece rutin uygulama olarak gerçekleştirilen sınav analizlerini çok ciddi şekilde sisteme geri bildirimler üretecek nitelikte ve etkinlikte gerçekleştirdik. Sınav sorularının kalitesinin artmasına önemli bir katkı ürettik.

Sınav sorularını yayınlamayarak tüm dünyada olduğu gibi ölçme kalitesinin artırılması, sınavların eşdeğerliklerinin sağlanması, soru niteliklerinin artırılması, doğru olan soruların belirlenmesi, hepsinde de öte, tüm karşı iftira ve yalan haberlere rağmen, başta öğrenciler olmak üzere ezberciliğe dayanan dershane eğitimlerinin önüne geçilmesi yönünde önemli mesafeler kat ettik.

Sınav koordinatörlerini disiplin altına aldık. ÖSYM´nin kuralları tüm Türkiye´de aynı şekilde uygulanmasını sağladık.

İLK KEZ KİŞİSEL BİLGİLERİN SADECE TC KİMLİK NO İLE ÖĞRENİLMESİNİN ÖNÜNE GEÇTİK

Adayların sınavlara başvurularından sonuçları öğrenmesine kadar geçen süreçte ÖSYM ile ilişkilerini bir düzene soktuk. Tüm ilişkileri internet üzerinden gerçekleştirdik. Kişisel bilgileri koruma altına aldık. Başvuruların alınması, sınav binalarına giriş çıkışlar, sınav uygulaması, sınav sonrası itirazlar ve değerlendirmelerde tanımlanmış sistemleri devreye alarak hizmet standartlarını oluşturduk.

Hiç kimseden çekinmeden sınavların yürütülmesinde ortaya çıkan görev ihmallerini cezalandırıp sınav titizliği sürekli canlı tutmayı, kurum içerisinde yönetim sistemlerinin tamamı ile kontrol altına almayı başardık. Burada listelenmeyen bir çok yenilik ile kurum 4,5 yıl içerisinde adeta sıfırdan ve yeniden yazarak 36 yıllık hizmet etkinliğinden daha etkin ve kaliteli sınav hizmeti verebilir hale getirdik.

Bunlar yapılanlardan sadece bir kısmını göstermektedir. Kısacası 4,5 yıl içerisinde bir kamu kurumunda 10-15 yılda gerçekleştirilmesi zor olan köklü bir yapılanma ve değişim sürecini başarı ile hayata geçirdik. "Herkesin emeğini emanet" olarak koruduğumuzu topluma gösterdik ve buna inandırdık.

"Büyük eserlerin arkasında büyük sıkıntılar vardır." ÖSYM´deki değişim süreci ve sonrasında yaşananlar işte tam buna örnektir. Ben ve arkadaşlarım, kurumu toparlamak, sınavları geciktirmeden yapabilmek, kopya çeken menfaat çevrelerine fırsat vermemek için sistemler geliştirmekle yoğun olarak çalışmaktan başka hiç bir faaliyet içinde olmadık. Takdir sadece Allah´tandır.

Prof. Dr. Ali Demir

İstanbul, 23 Mayıs 2015




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —