Bu yazıyı kaleme almadan önce uzun uzun düşündüm. Sosyal medya paylaşımlarını ve "Ne yazacaksın ki?" diyenlerin tepkilerini gözlemledim. Ancak vicdanım, bu yazıyı yazmam gerektiğini söyledi. Bazı konuları siyasî veya duygusal kaygılarla değil, vicdanen rahat olacağımız bir bakış açısıyla değerlendirmemiz ve uygulamaya koymamız gerekiyor. Bizler, siyasî partilerin değil, insanî değerlerin ve toplumsal ölçütlerin rehberliğinde var olur ve yaşarız.
Bayrampaşa Belediyesi’ne geçtiğimiz hafta bir operasyon yapıldı. Belediye Başkanı Hasan Mutlu tutuklandı. İçişleri Bakanlığı, Mutlu’yu görevden uzaklaştırırken, İstanbul Valiliği başkan vekili seçimi için 21.09.2025 Pazar günü saat 10:00’u belirledi. Belirlenen tarihte, Bayrampaşa Belediye Meclisi olağanüstü toplandı. Dördüncü turda da başkan vekili seçilemedi ve seçim kura ile sonuçlandı.
Kura sonucunun ardından AK Parti, geçersiz oylar için itiraz etti ve konuyu yargıya taşıdı. “Oyumuz gasp edildi,” “Millî irade gasp edildi” gibi söylemler öne çıktı.
Geçersiz oyları incelediğimizde, ikinci turdaki oyun mührün ters basılması nedeniyle geçersiz sayıldığı görüldü. Bu konuda her iki taraf da birbirini suçladı. AK Parti, mührü kendilerinin bastığını; CHP ise mühürlenmiş oy pusulasıyla geldiklerini iddia etti. Bu tartışmalı durum, oy geçersizliğinin kabul edilebilir olduğunu gösteriyor. Üçüncü turdaki geçersiz oy ise “İbrahim” yerine “İbahim” yazılması nedeniyle verildi. Yasada ne yazdığını bilmem ama kanaatimce bu oy geçersiz sayılmamalıydı, çünkü “İbrahim” adının sehven, bir harfin eksik yazıldığı aşikâr.
Dördüncü turdaki oy ise İbrahim Akın’ın adının yanında çizgi olması nedeniyle geçersiz sayıldı. Bu geçersizliğin haklılık payı var, zira defalarca çizik olmaması uyarısı yapılmıştı. CHP tarafındaki Kahraman yazısında ise “h” harfini yerleştirmek ve düzeltmek için yapılan karalamalar görünüyor. “Kahraman” yazısının okunur olması nedeniyle bu oy geçersiz sayılmadı ki bu doğru bir karardır. Fakat üçüncü turdaki oy geçersiz sayılmasaydı, bu tartışmaların yaşanmayacağını düşünüyorum.
Güvenlik önlemlerinin en üst seviyede olduğu, heyecanın ve tartışmaların yaşandığı bu seçimde başkan vekili seçildi. AK Parti konuyu yargıya taşıdı ve gerekçe olarak oylarının gasp edildiğini, millî iradeye saygı duyulmadığını belirtti.
Olağanüstü meclis toplantısı öncesi kaleme aldığımız yazıda şöyle demiştik: “Yasal olarak hakları olmasına rağmen, Cumhur İttifakı’nın (AK Parti + MHP) etik bir davranış sergilemesi ve bir ‘Gaziosmanpaşa vakası’ yaşatmaması en doğru karar olacaktır. Seçimlerde millet iradesi bu şekilde tecelli etti. Şu ana kadar meclis üyelerinin istifaları kamuoyunda anormal ve şüpheli olarak değerlendirildi. Önceki yazılarımızda ısrarla durduğumuz ‘kirli siyaset’ algısı, bu grub doğrudan içinde olmasa bile, üstlerine bir etiket gibi yapıştı. Etik davranış gönüllerde taht kurar. Aksi takdirde, bu etik dışı davranışın ve kirli siyasetin etiketi yıllarca bu dönemin üzerinden kalkmayacaktır.”
Başkan vekilliği seçimi, Cumhur İttifakı’nın (AK Parti + MHP) etik bir davranış sergilemediğini gösterdi. Uzun süredir Bayrampaşa’da sürdürülen, iki meclis üyesini daha istifa ettirip önce meclisi, ardından olası bir operasyonla başkanlığı ele geçirme planı gerçekleşti. Süreç farklı işlese de, önce operasyon yapıldı, sonra ardı ardına meclis üyeleri istifa etti. Seçimlerde de bağımsızlar dâhil muhalefet cephesi oyunu blok hâlinde kullandı. Günlerdir konuşulan “belediyeyi ele geçirme” planları böylece tescillenmiş oldu ve kirli siyaset yakalarına perçinlendi. Ama bir gerçek unutuldu: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok kullandığı “Sakın kader deme, kaderin üstünde de bir kader vardır” dizeleri gerçek oldu.
Diyelim ki o oylar geçersizdi; Meclis Başkanı da kendi lehlerine geçerli saydı. Peki, tertemiz bir kura çekimi yapıldı? Buna ne diyeceksiniz?
İşte asıl millî irade burada gasp edildi. Seçmen beş yıllığına CHP adayı Hasan Mutlu’ya Bayrampaşa’yı emanet etti. Suçlu veya suçsuz olduğu tartışmalı olsa da (genel kanaat siyasî bir operasyon olduğu yönünde), Hasan Mutlu tutuklandı ve görevden uzaklaştırıldı. Yerine seçilecek başkan vekilinin de Hasan Mutlu’nun vekil tayin ettiği kendi partisinden olması, millî iradenin tecelli etmesi anlamına gelirdi. Ancak siyasî hırs ne etik kurallar tanıyor ne de temiz siyaset arıyor. Bu hırs, kuralsızlığı ve kirli siyaseti bir tabela gibi yakalara perçinliyor.
AK Parti, bu kadar hırslı davranarak, millî iradeyi tanımayarak ve kirli siyasete ortak olarak, toplum değerleri dejenere olmamış bir ilçe olan Bayrampaşa’da büyük bir hata yaptı. Gaziosmanpaşa vakasından daha kötü bir durum yaşattı. Orada en azından “Meclis çoğunluğumuz vardı, yasal hakkımızı kullandık” diyebildiler. Bayrampaşa’da ise, kamuoyunda nedeni sorgulanan istifalar sonrası oluşan çoğunlukla, CHP yöneticilerinin de belirttiği gibi, resmen “çökülmeye” çalışıldı.
Öyle denildiği gibi Bayrampaşa’da STK’lar gücünü gösterdi lafları çok yerine oturmadı. Bunun adı açıkça vefasızlık. Seçilmeleri değil listeye bile girme şansları olmayanlar kalkıp zor dönemde istifa edip birde blok şekilde listeye girdikleri partinin aksine oy kullanıyorlarsa bu bir güç değil bundan sonra STK’ların güven kaybı demektir.
Bu süreçte, Rumeli Türkleri Derneği yönetimini ve partisinden olduğu gibi meclis üyeliğinden de istifa eden Kerem Güler’i etik davranışlarından dolayı kutlamayı hak ediyorlar.
Geçtiğimiz günlerde bağımsızlarla ilgili yazdığımız yazıda şöyle demiştik: “Bağımsızlar, olağan bir şekilde istifa etmediler. İstifaları, kirli algıya sebep olan olaylar ve yapılan operasyon sonrasında gerçekleşti. Çok iyi niyetle istifa etmiş olsalar bile, ‘menfaat sağlama’ ve ‘korkuyla istifa etme’ etiketi üzerlerine yapıştı.” Bu etiket, maalesef sonsuza dek üzerlerinde kalacak, çıkarması da çok güç.
Bu vesileyle, Belediye Başkanı Hasan Mutlu’ya vekâlet edecek olan Bayrampaşa Belediye Başkan Vekili seçilen İbrahim Kahraman’a hayırlı olsun dileklerimi ve başarı temennilerimi iletiyorum. Hasan Mutlu ve arkadaşlarına da tez zamanda özgürlük dilerim.
İstanbul
27.09.2025