Editör: Cihan Serdar AKTAŞ
Üst düzey bir başarı elde ederek tıp, hukuk, mühendislik fakültesi gibi alanlara yerleşen gençlerle buluşan Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, öğrencilere eğitim hayatları ile ilgili altın tavsiyelerde bulundu.
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer ilçede nitelikli gençlerin yetişmesi için çalışmaları hızlandırdı. Bu kapsamda Esenyurt Belediyesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde eğitim alarak üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerden 685 öğrenci seçkin üniversitelerin önemli bölümlerini kazanarak büyük bir başarı elde etti. Tıp, hukuk, mühendislik fakültesi ve daha birçok dalda önemli bölümleri kazanan gençler Esenyurt Belediyesi Çocuk Üniversitesinde Başkan Özer ile bir araya geldi. Buluşmada üniversite hayatına adım atan gençlere önemli tavsiyelerde bulunan Özer; “Sizler geleceğin mühendisleri, doktorları, avukatları, liderleri olacaksınız. Kendi potansiyelinizi gerçekleştirmek, topluma karşı sorumlulukları yerine getirmek için çalışmaya devam etmeniz gerekiyor” dedi. Sürekli Eğitim Merkezi’nin sunduğu nitelikli eğitim olanakları nedeniyle Başkan Özer’e teşekkür eden gençler, gelecek hayallerini de paylaşmayı ihmal etmedi.
“Üzerinizdeki Emeklerin Hakkını Vermelisiniz”
Konuşmasına geleceğe eğitimle hazırlanmanın ve sorumluluk sahibi olmanın önemine dikkat çekerek başlayan Prof. Dr. Ahmet Özer; “Türkiye’de her yıl yaklaşık üç buçuk milyon kişi sınava giriyor. Bu insanların içinden iyi okullara yerleşenlerin sayısı, açık öğretim ve iki yıllık okullar dâhil olmak üzere ancak beş yüz bini bulabiliyor. Geriye kalan üç milyon kişi dışarıda kalıyor. Sizler bu üç buçuk milyonun içinde zoru başaranlardansınız. Bu nedenle hepinizi ayrı ayrı kutluyorum. Ancak bu başarı, size bazı sorumluluklar da yüklüyor. Bu sorumluluklar ise sınava girip kazanamayan üç milyon kişinin hakkı sizin üzerinizde. Çünkü siz onların yerine kazandınız. Bu yüzden onlara karşı büyük bir sorumluluğunuz var. İkinci olarak, kendinize karşı da bir sorumluluğunuz var. Emek verdiniz, çalıştınız ve sınavı kazandınız. Bu noktadan sonra kendinize karşı haksızlık etmemek adına çalışmaya devam etmeniz gerekiyor. Belki çoğunuz orta gelirli ailelerin çocuklarısınız. Belki anne ve babalarınız ‘ben okumadım çocuğum okusun’ düşüncesiyle gece gündüz demeden çalıştı, yemedi yedirdi, giymedi giydirdi… Bugün burada bulunmanız, hiç tanımadığınız insanların vergileriyle mümkün oldu. Gittiğiniz okullardaki eğitim, Türkiye’deki bütün vatandaşların ödediği vergilerle sağlandı. Türkiye’nin dört bir yanında sizi tanımayan insanlar, ‘Bizim çocuklarımız okuyacak, ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak’ diye umut besliyor. Sizleri şahsen tanımasalar da ülkenin geleceği için bir umut ışığı olarak görüyorlar. Dolayısıyla topluma karşı da büyük bir sorumluluğunuz var. Bu noktada sizlere sunulan tüm bu emeklerin hakkını vermelisiniz” şeklinde konuştu.
“Kötü Arkadaşlıklardan Kaçının”
Üniversite hayatına yeni adım atan gençlere bir takım uyarılarda bulunmayı da ihmal etmeyen Başkan Özer; “Üniversite ortamı farklıdır; sizi şaşırtabilir, bazen de yolunuzu kaybettirebilir. Ancak üniversite sadece eğlenme yeri değildir; aynı zamanda kendinizi geliştirme, yeni şeyler öğrenme yeridir. Evet, yeni arkadaşlıklar edinin ama kötü arkadaşlıklardan da kaçınmalısınız. Üniversitede sizi bekleyen potansiyel tehlikelere karşı çok dikkatli olmalısınız. Gittiğiniz şehrin kendisi de bir üniversitedir aslında. Sinemalarını, tiyatrolarını, kültürel etkinliklerini keşfetmek de üniversitede olmanın bir parçasıdır. Ayrıca, üniversitenin sunduğu konferanslar, seminerler, paneller, edebiyat ve sanat etkinlikleri de bu eğitimin bir parçasıdır. Bu fırsatları değerlendirin; soru sormaktan, kendinizi ifade etmekten çekinmeyin.” dedi.
“Geleceğin Mimarları ve Liderleri Sizler Olacaksınız”
Gençlere hayatta bir takım riskler alarak emin adımlarla yürümeleri gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özer konuşmasını şöyle noktaladı: “Sizler geleceğin mühendisleri, doktorları, avukatları, liderleri olacaksınız. Kendi potansiyelinizi gerçekleştirmek için çalışın. Herkesin içinde bir cevher vardır ancak önemli olan o cevheri keşfetmek ve işlemektir. Üniversiteler, bu cevheri işleyebileceğiniz en önemli yerlerdir. Dostoyevski, “Suç ve Ceza” adlı eserinde iki tür insandan bahseder: Olağanlar ve olağanüstü olanlar. Olağanlar risk almaktan korkar ve bu yüzden büyük başarılar elde edemezler. Olağanüstü olanlar ise cesurdur ve büyük başarılara imza atarlar. Siz de yolun başında duruyorsunuz. Seçiminiz, olağan mı yoksa olağanüstü mü olacağınız yönünde olacak. Bu yolda cesaretle ilerleyin, okuyun, çalışın ve büyük işler başarmak için kendinize, ailenize, topluma ve ülkenize katkı sağlayın. Hepinizi yürekten kutluyorum, başarılarınızın devamını diliyorum.”