Editör: Cihan Serdar Aktaş
Kabine toplantısı sonrası Erdoğan'ın "Vergi artışlarından elde edeceğimiz geliri, başka yerlere aktarmayı vicdani olarak kabul edemeyiz. Bütçeyle ilgili çalışmaların semeresini gördükçe, kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü alacağız, bunu yılbaşı civarı neticelendirmeyi planlıyoruz." açıklamasına karşılık "Emekliler Aralık Ayını Böyle Çıkaramaz" diyen TKP, 15 milyon emeklinin her gün artan hayat pahalılığı karşısında açlıkla sınandığını söylüyor.
TKP tarafından yapılan açıklama şöyle:
Emekli aylıkları ilk olarak Meclis’ten en düşük emekli maaşı 7500 TL olacak şekilde geçti. Memur maaşlarına yapılan seyyanen zammın emekli ve memur aylıklarına da yansıtılması yönünde düzenleme yapılması bekleniyordu. Ancak iki gün önce kabine toplantısı sonrası “Vergi artışlarından elde edeceğimiz geliri başka yerlere aktarmayı kabul edemeyiz” diyerek 15 milyonun üzerinde emekliye yıl sonuna kadar zam kapılarını kapadılar.
Hayat pahalığının arttığı bir dönemde emekli maaşlarında artış yapılmaması emeklilere “ölün” demektir.
Bu maaşlarla kiralar, faturalar nasıl ödenir?
Market masrafları nasıl karşılanır?
Her geçen gün hayat pahalılığının daha da arttığı Türkiye’de bu ücretler, yıllarca dişini tırnağına takıp çalışmış, ardından emeklilik hakkını elde etmiş insanları yaşanamaz ücretlere mahkum etmek değildir de nedir?
Sözün kısası AKP emeklilere yıl sonuna kadar aç kalın demiştir.
Bu zamlarla emekliler Aralık ayını çıkaramaz!
Gelen son zamların, vergilerin emekliler için yaşamı felakete çevirdiği ortadadır.
Patronlar bakan ve vekillik koltuklarını doldurmuş, üstüne milletvekilleri kıyak emekli maaşlarına konmuşken, emeklilere azla yetinin, yıl sonuna kadar sabredin denmesi iki yüzlülüktür.
Emekliler için mesele sabretmek değil yaşayabilmek, ayakta kalmaktır.
Ömür boyu çalışan, geçinebilmek için emekli olmalarına rağmen çalışmak zorunda kalan emekliler açlıkla sınanmak istenmektedir.
Milyonlarca emeklinin açlığa terk edilmesine izin vermeyeceğiz.
Emeklilerin, yarın kaygısı olmadan, güvenli şekilde hayatını sürdürdüğü, barınma, ısınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarının bedelsiz olarak sağlandığı bir düzen mümkün.
Yeter ki bu asalaklardan ve onların yağma düzeninden kurtulmak için bir araya gelelim.