CHP Bayrampaşa Belediye Meclis Üyesi Av. Atilla Özen´den yeni yargı yılının açılışında yargı reformuna eleştirel açıklam.
CHP Bayrampaşa Belediye Meclis Üyesi Av. Atilla Özen yeni yargı yılının açılışı ve hazırlanmakta olan yargı reformuyla ilgili yazılı bir açıklam yaptı. Atilla Özen açıklamsında, yargıyı ?engel? olarak gören bir yaklaşımın yargıya yönelik ortaya koyacağı politika, bir kitapçık olmanın ötesine geçemeyeceğini belirtti.
"Türk yargısının muhteşem bir mazisinden bahsedemeyiz. Bunda, siyasal iktidarlarınstatüsünü korumak için yargıyı araç olarak kullanma gayretlerinin etkisi büyüktür" diyen Atilla Özen şöyle devam etti. "Yargı reformu strateji belgesi, 30 Mayıs 2019 tarihinde Beştepe´de açıklandı. Türkiye Barolar Birliği başkanının bu açıklama karşısındaki davranış biçimi tartışmalara neden olmuştu. Sonrasında Yargıtay tarafından Beştepe´de yapılacak olan adli yıl açılış törenine davet edilen 51 Baro, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı vurgusu ile katılmayacaklarını bildirdiler. Yine kimi Yargıtay üyelerinin törene katılmayacakları yönünde haberler çıktı. Türkiye Barolar Birliği başkanının, yargı reformu strateji belgesi kapsamında vatandaş ve avukatlar için getirilecek düzenlemelerden ilkinin açıklanmasının beklendiği törene ?sonuç odaklı bakma? açıklamaları arasında, yargıda yapılmak istenen reformun içeriği pek tartışılamadı.
Devlet kurumları, görev alanlarındaki konuları bir stratejik plan dahilinde kamuoyuna duyurmaktadırlar. Adalet Bakanlığının hazırladığı, daha önce 2009 ve 2015 tarihlerinde duyurulan yargı reformu strateji belgelerinin üçüncüsü, 30 Mayıs 2019 tarihinde açıklandı.
Esasen üzerinde tartışmaya değer yargı reformu stratejisi, kuvvetler ayrılığına inanan, hukuk devleti prensibini içselleştirmiş bir siyasi anlayış ürünü olan stratejidir. Yargıyı ?engel? olarak gören bir yaklaşımın yargıya yönelik ortaya koyacağı politika, bir kitapçık olmanın ötesine geçemeyecektir.
Yargı reformu adı altında daha önce ortaya konan belgeler ve bunun üzerine hazırlanan düzenlemeler, başka amaçların gerçekleştirilmesine hizmet etmenin ötesine geçememiştir. Yargı,siyasal iktidarların kontrolü altında bir yap boz tahtasına dönüştürülmüştür. Rejimin yapısında yapılan değişiklikler gibi, yargının da temel yapısında tedrici yöntemlerle değişikliklere gidilmiştir.
Devletin temel fonksiyonlarından olan adalet sağlama görevi, alternatif uyuşmazlık çözüm arayışları ile adliye ve yargı dışına taşınmıştır. Devletinadalet sağlama görevini gereği gibi yapamamasının çözümü; yargısal yetkileri, yargı dışı aktörlere dağıtma politikasında aranmaktadır.
Türk yargısının muhteşem bir mazisinden bahsedemeyiz. Bunda, siyasal iktidarlarınstatüsünü korumak için yargıyı araç olarak kullanma gayretlerinin etkisi büyüktür. Ancak yargının siyasi otorite elinde bu denli hoyratça savrulduğu bir dönem de olmamıştır. Kimi yargı mensuplarının buna karşı gösterebildiği direnç de, cezasız bırakılmamıştır!
Yargının kurucu üç unsuru olan hakim, savcı ve avukatsız bir yargı, faklı ad ve biçimlerde de olsa reform olarak sunulmaya çalışmaktadır.
Bu belge ile, 7 TL´ye çayın satıldığıestetik yoksunu AVM tipi adliye anlayışından, yeni bir mimari anlayışa geçişde vaad ediliyor. Yine Adliyelerin hizmet binalarının farklı yerlerde olmayacağı bildiriliyor. Oysa şu an bileBakırköy Adliyesindeki İş Mahkemelerinin, Basın Ekspres yoluna taşıması gündemde...
Yıllarca bitmeyen davalar, yeteri kadar incelenmeyen dosyalar, verilen isabetsiz kararlar, arşivden dahi çıkartılamayan evraklar, personel eksikliği, hakim-savcı noksanlığı, hakim-savcı alımlarındaki kayırmaca ve partizanlık, istinaf ve temyiz kanun yollarında yıllarca karar verilmeyi bekleyen dosyalar, torba kanunlarla sürekli değişen yasalar, yargıya erişimin zor ve pahalı oluşu, adliye yönetim sisteminde insani değerlerin yok sayılması, yargının öncelikli sorunları arasında gelmektedir. Açıklanan strateji planı, bu tür öncelikli ve asli sorunları çözmekten uzaktır.
9 amaç başlığı altında sıralanan yargı reformu stratejisinin 5. no´lu amacı ise, savunma hakkının etkin kullanımının sağlanmasıdır. Savunmanın temsilcisi olan avukatlaraolası şüpheli ve suç ortağı olarak bakılması, adliyelere girişlerinin zorlaştırılması, adliyelerde giremeyecekleri alanlar belirlenmesi, bilgi ve belgeye erişimlerinin sınırlanması, atamaya bağlı görevlerinden dolayı düşük ücret almaları, mesleği rencide edici masraf ödenmesi, kamusal hizmet yapıyor olmalarına rağmen yüksek oranlı KDV alınması, kamu avukatlarının mali ve özlük hakları sorunları, bağlı çalışan avukatların bir hukukunun bulunmaması, avukatlık stajının etkisinin az, mali haklardan ve mesleki yetkilerden yoksun oluşu, avukatların görev alanlarının genişletilmesi bir yana, başkalarının bu alana girmesine umursamaz yaklaşım gösterilmesi,bu başlık altında ele alınmamıştır. Dolayısıyla bu strateji ile, savunmanın gerçek ve öncelikli sorunları ele alınmış olmuyor. Savunmayı temsil eden avukatların sorunu, yeşil pasaporta indirgenmiş durumda.
Yargı reformu bu tür belgelerde değil, zihin ve vicdanlarda yapılır. Uygulamalar, samimiyeti ortaya koyar. Yargıda reform yapılması gereken alanlar, hukuk öğreniminden başlamaktadır. Ancak hukuk fakültelerinin standartlarını yükseltmek, yeterliliği olmaksızın sürekli hukuk fakültesi açmak uygulamasından vazgeçmek bir yana; nasıl girildiği dahi belli olamayan bazı yurtdışı hukuk fakültelerinden alınan diplomaların tanınması ve bunlara denklik verilmesi uygulamasından dahi vazgeçmede tereddüt yaşanmaktadır.
Yargının gerçek sorunlarının tespiti, yargının asli unsurlarının katılımı ve katkısı ile sağlanabilir. Sahada olmayan kişilerin sembolik olarak istenilen görüşlerden yola çıkarak, klişe sözcüklerle gerçekçi bir yargı reformu stratejisi belirleyebilmesi olanaklı değildir."
İstanbul
21.11.2024