Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, kamu çalışanlarının refahının iki şekilde sağlanabileceğini belirterek; öncelikle enflasyon düşürülmeli, sonra da vergide adalet sağlanmalıdır, dedi.
Editör: Cihan Serdar AKTAŞ
Vergide adaletin sağlanması için vergi borcu olanların affedilmemesi gerektiğinin altını çizen Taşkın, vergileri bordro üzerinden kesilen kamu çalışanları ile vergisini vermeyerek yasal düzenleme ile affedilenler arasında ciddi adaletsizlik olduğunu belirterek, vergisini düzenli ödeyen kamu çalışanları ile namuslu vatandaşların adeta cezalandırıldığını belirtti.
Dar ve sabit gelirli kamu çalışanlarının gelirlerinin enflasyon nedeniyle eridiğini ve satın alma gücünün düşerek yoksullaştığına vurgu yapan Taşkın, vergide adaletin sağlanabilmesi için yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu ve az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması gerektiğini söyleyerek şunları ifade etti:
“Bireyin gerçek refah göstergesi net geliridir. İyi bir vergilendirme sisteminin en önemli özelliği vergilendirmede adaletin sağlanmasıdır. Memurun elde ettiği gelire orantılı olarak daha fazla vergi verdiğini biliyoruz. Bireylerin yararlandığı hizmetlere uygun olarak devlete katkı sağlamasının eşitlikçi ve adaletli vergilendirme açısından önemli olduğunu unutmayalım. Her birey, devlet hizmetlerinden yararlandığı ölçüde vergilendirilmelidir. Vergi uygulamalarında iktisadi ve sosyal olarak vergi istisna ve muafiyetlerine gidildiğini, bunun da vergide adaletsizliğe neden olduğunu görüyoruz! Sermaye geliri olanlarla (kira, faiz, kâr vs.), düşük gelirli ücretlilerin aynı vergilendirme sistemi içinde olması adaletsizliktir. Ücret geliri düşük olan memurların ödeme gücü, sermaye geliri olanlarla aynı değil, dolayısıyla ödeme gücü yüksek olandan fazla vergi alınmalıdır. Yani hep söylediğimiz gibi az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır.
Yüksek gelir grupları yeterince yüksek oranlarla vergilendirilmiyor. Bütün yük ücretlinin sırtına biniyor. Unutulmamalıdır ki herkesin gelirine göre eşit biçimde vergilendirildiği sistem adaletli olabilir. Memura ve emekliye, kendisinin ve ailesinin insanca, onurlu bir yaşam sürdürebilmesi açısından en az yoksulluk sınırının üstünde bir ücret verilmelidir. İstikrarlı bir ücret politikası ortaya konmadığı müddetçe memurun ve emeklinin yaşam standartlarında düzelme olmayacaktır. Memurun yüksek enflasyon ve vergi adaletsizliği nedeniyle reel gelir kaybı zaman içinde dengelenmesi gerekirken her geçen gün aradaki makas açılmaktadır. Bu nedenlerle, eşitlikçi ve adaletli bir vergilendirme sistemine geçilmesi zorunludur.”
İstanbul
31.10.2024