Bayrampaşa Belediyesi Önceki Dönem Meclis Başkan Vekili, İTO Meclis Üyesi Rasim Bilgehan, İTO’nun 2021 yılı Haziran ayı toplantısında konuştu.
Rasim Bilgehan konuşmasında “İstanbul Ticaret Odası, büyük ve etkili bir kurum. Bu büyüklüğüne yaraşır şekilde tek tek sektörleri mikro ve makro ölçekte ekonominin tüm yönlerini elimizden geldiğince dile getiriyoruz. Tabii burada sadece sektörel meseleleri konuşmuyor, çözümlere yönelik istişarelerde bulunuyoruz. Dolayısıyla ekonomiyi doğrudan ya da dolaylı şekilde etkileyen her konu her ayrıntı her mesela bizleri hepimizi ilgilendirir ve bu çatı altında konuşmaya değerdir. Öncelikle şunun altını çizmek isterim, ülkemizin milli hasılasının istikrarlı bir şekilde büyümesi cari açık üzerinden operasyonlara maruz kalmaması için daha çok üretim, daha çok ihracat yapılmalı” dedi.
KDV SATIŞTA UYGULANAN ORAN ÜRETİM AŞAMASINDA DA UYGULANSIN
Rasim Bilge KDV oranlarında ve kıdem tazminatıyla ilgili önemli konulara değindi. Bilge konuşmasına şöyle devam etti.
Üretimde istihdamda oluşturulan katma değerde ve ihracatta önemli bir yer tutan tekstil sektörüne özel bir önem verilmesi gerekiyor. Türkiye'nin bel kemiği sektörlerinden birinin talep ve beklentileri, aynı zamanda ekonominin bütünü için de anlamlı ve önemlidir.
Örme sektörünün temsilcileriyle birlikte sorunlarımız ve çözüm yolları konusunda ciddi bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Bugünde sizlerle sektörümüze dair bazı tespit ve önerileri paylaşmak istiyorum. Aslında bunlar hepimizin meselesi. İlk olarak ifade etmeliyim ki sektörel bir taleple ilgili konuştuğumuzda KDV oranlarından bahsetmemek olmaz. Birçok sektörde olduğu gibi örme sektöründe de bakıyorsunuz iplik, kumaş ve iç ve dış giyimde KDV yüzde 8 olarak uygulanıyor. Tamam ama iş boya vede kumaşa yapılan işlemlere ve üretimde kullanılan makine ekipmanlarına gelince bu oran %18’e çıkıyor. Uzun zamandır müteaddit defalar çeşitli platformlarda dile getirilmesine rağmen düzeltilemeyen bu haksız KDV yükü ortadan kaldırılsın. Nihai ürün satışında uygulanan oran üretim aşamasındaki bütün işlemlere uygulansın. Üretimde maliyetleri yukarı çeken ekstra finansal bir yük oluşturan bu unsurların bir an önce düzeltilmesi şarttır. İstihdam üzerindeki vergi yükü bu yükler her sektörde olduğu gibi örme sektöründe maliyetleri artırıyor. Küresel rekabette katma değeri artıran maliyetlerin aşağı çekilmesi önemli.
İSTİHDAM VERGİ KAYNAĞI GÖRÜLMESİN
İstihdamı ise bir vergi kaynağı olarak görmek, ekonominin geneli için yanlıştır. Değerli dostlar şimdi biz iş dünyası olarak bu tür vergilerle ilgili önerilerimizi dillendirdiğimizde kamu bütçesinden bahsediliyor. Vergi elbette önemli kamu gelirlerinin önemli bir bölümü vergilerden karşılanıyor. Bunların topyekün ortadan kaldırılması yönünde bir talebimiz yok. Ama şunu bilmesi gerekir ki, vergi oranı yükseldikçe kayıt dışılık da artıyor. 2 kere 2 - 4 ettiği kadar basit.
Bir başka konu da işçi, işveren ilişkileri, çalışma hayatında iş barışını sürdürülebilir olması hakikaten çok önemli. Özellikle kıdem tazminatı üzerinden işveren aleyhine ulaşan ciddi bir dengesizlik var.
KIDEM TAZMİNATINA FON OLUŞSUN
Kıdem tazminatı sürekli olarak işverenin sırtına yükleniyor. Bu olamaz. Bunun yerine gelen bir fon tesis edelim, kıdem tazminatı primi fonu çatısı altında bu işi hal yoluna koyalım. Fon yöneten ilgili kurum hangisi ise bu ödemelerde o çatı altında yapılsın. Mahkeme kapılarında işçimizle karşı karşıya gelmeyelim.
Diğer taraftan iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin işyeri, tehlike sınıfları tebliği kapsamında yapılan sınıflandırmalar olan sektör açısından hakkaniyetle olmadığı, örme sektörünün tehlike sınıfı kapsamından çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Ülke genelinde bütün sektörlerde mevcut kapasitelerin tespit edilmesi, özelde örme sektöründeki makine envanteri çıkarılmalı. 2020 yılında dünya genelinde yaşanan salgına rağmen Türk verilerine göre ülkemize 1779 adet örme makinesi girişi olmuş ve bunun karşılığında milyonlarca dolar döviz çıktısı olmuş. Diğer birçok sektörde olduğu gibi örme sektöründe yaşanan dönemsel talep fazlalığına bağlı olarak kontrolsüz makine yatırımları yapıldığı görülmektedir. Yoğun siparişlerim bitmesi sonucunda arz fazlalığı sektörden yarı kapasite ile çalışan işletmeler gibi birçok sorunu getirmektedir. Sanayi ve Ticaret Odaları veya merkezi yönetimin ilgili kurumları bahse konu makine yatırımları ile ilgili örgüt cinslerine göre sınıflandırılmış toplam makine sayısı, iç piyasada tüketilen ihraç edilen kumaş miktarı gibi parametreleri göz önünde bulundurularak detaylı bir rapor hazırlanmalıdır. Yatırımcılar bu bilgiler doğrultusunda yönlendirilmelidir.
İPLİK SATIŞLARINDA BİR STANDART OLMALI
Sadece ihtiyaç olan makine gruplarına yönelik yatırım yapan firmalara teşvik verilmelidir. Öte taraftan iplik satışlarında belli bir standart yoktur iplik ihraç edilirken net kg baz alıyor, iç piyasadaki kumaş üreticilerimize satılırken, naylon karton, plastik gibi ağırlaştırılmış ambalajlar kullanılarak brüt fiyat üzerinden satılıyor. İplik, yurt içi ve yurt dışı ayrımı yapılmadan belirli standartlarda piyasaya sunulmalıdır. Ayrıca küresel krizlerin yaşandığı ve gelecekte de yaşamasına muhtemel gözüyle baktığımızda hammadde kaynaklarımız ve bunların kullanımları son derece önem arz etmektedir. Sektörlerimizin en önemli hammaddesi şüphesiz pamuktur ve stratejik ürün olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla pamuk ekiminden başlamak suretiyle hazır giyime kadar uzanan süreçle ilgili detaylı çalışmalar yapılarak üreticinin desteklenmesinden Pamuk'un kalitesinin artırılmasına kadar uzun vadeli çalışma programları oluşturulmalıdır. Sektör olarak üzerinde durduğumuz bir başka konu da organize bir sanayi bölgesinin kurulması talebimizdir. İstanbul'da 750 civarında örme kumaş imalatçısının büyük kısmını bir araya getirecek. Örme ihtisas sanayi bölgesi kurulmasıdır. Hakikaten bu iş çok çok önemli. Kümelenme hem sektörlerin iletişimi ve dayanışmasını kuvvetlendiriyor hem de lojistik üretim, dağıtım ve benzeri bir çok konuda avantaj oluşturuyor. Üstelik teorik ve uygulamalı eğitimler yoluyla nitelikli insan kaynağı açısından da ihtisas bölgeleri stratejik rol oynuyor. Bu iş hem sektöre fayda hem İstanbul'un şehir planlamasına trafiğe fayda hem de ekonomiye fayda demektir. Odamızın öncülüğünde kamu desteğiyle bu kümelenmeyi kısa sürede gerçekleştirebiliriz.
SIKINTILARIMIZI AŞMAK İMKANSIZ DEĞİL
Sektörlerimizin sıkıntılarını aşmak imkansız değil. Her şeyden evvel o sorunları geride bırakmak için çok güçlü dayanakları var. Başta ticaret bakanımız ve ilgililerin iş dünyası ile olan ilişkileri sıcak tutması çok önemli. Bu ciddi bir avantaj. Bunu ileriye taşımak için de yapılması gerekenler var. Örneğin bürokratik engellerin kalkmasıyla mevzuat kaynaklı sıkıntıların aşılması için daha fazla temas ve çözüm odaklı önerilerin sunulması gerekiyor. Girişimciliğin özendirilmesi, nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi ve işçi işveren ilişkilerinin düzenlenmesi ile ilgili makro ölçekli başlıklarda daha sıkı güç birlik yerine ihtiyacımız var. Biz burada İstanbul Ticaret Odası ailesi olarak hem kurumsal düzeyde hem de fert fert bu işi takip ediyoruz. Yönetim kurulumuzun başta sayın başkan olmak üzere bu konulardaki hassasiyetini biliyoruz. Pek çok sıkıntıya yönelik gereken adımların atılması için hakikaten gayret gösteriyor, çalışıyorlar. Diğer yandan sayın meclis başkanımızın bütün odaların ve borsaların çatı kurumu olan top yönetimindeki görevi de bizim için diğer bir dayanak. Örneğin biraz evvel ifade ettiğim birden çok sektörü ilgilendiren kronik bir hal alan KDV oranları ve bütün sektörleri ilgilendiren kıdem tazminatı gibi sorunların çözümünde sayın meclis başkanımızın da ufuk açıcı girişimlerini bekliyoruz.”
İstanbul
21.11.2024